Müslüman hanımlar hem kendileri için hem de örtünmeye düşman olanlara cevap verebilmek için yukardaki ayetin ma­nasına dikkat etmelidirler.

Ancak iyice ihtiyarlamış kadınlar süs mahallerini erkeklere göstermemek şartı ile dış elbiselerini, bugünkü tarifiyle manto veya pardesülerini üzerlerine olmadan dışarı çıkabilirler. Bu müsaade sadece ihtiyar nineler içindir. Buna iyi dikkat edip, müslüman hanımların sevap kazanmalarını istemeyen bazı kötü niyetli insanların sözlerine kanmamalıdır.

Üst elbiselerini yani çarşafı manto veya pardesülerini alma­dan dışarı çıkmak, doğru değildir. Bu müsaade yani örtüsüz dışarı çıkmak sevap bakımından diğer kadınlardan daha ileride olan peygamber hanımlarına ve kızlarına bile tanınmadığı gibi, diğer müslüman hanımlara da tanınmamaktadır.

İslam dini gelmezden önce, Arap kadınları başlarına bir örtü koyarlar, fakat uçlarını iki omuzlarının arasından arkaya doğru sarkıtarak gerdanlarını ve göğüslerinin bir kısmını açıkta bırakırlardı. O günün kadınlarında erkekten kaçma ve çekinme diye bir şey yoktu. Evlerinde giyinip süslendikten sonra, dışarı çıkarlar, iyi veya kötü her erkekle karışık oturur­lar ve konuşurlardı. Medine-i Münevvere'de örtünme ayeti indi­rilinceye kadar bu çirkin adet, eskiden olduğu gibi devam etmiştir.

Resülüllah (s.a.v.) efendimiz, tesettürün fayda ve lüzumunu bilmekle beraber, bu hususla alakalı ayet-i kerimenin indiril­mesini beklemekte olduğu için, kendiliğinden bir şey söyleme­mekteydi.

Nihayet örtünme ayeti geldi, bütün kadınlar hemen örtünüp Allah'ın emrini yerine getirdiler.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Müslüman bir erkek müslüman bir kadından bir şey iste­yeceği zaman, perde arkasından veya yari dönerek istemeli, doğrudan doğruya yüz yüze gelerek, teklifsiz rahatça konuşmak ilerde bazı tehlikelere yani günahlara sebep olabilir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Tirmizi'nin Enes'den (r.a.) rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifde ise Peygamber aleyhisselam buyuruyor ki:

- Edepsizlik hangi şeye girerse, onu mutlaka ayıp kılar. Haya nerede bulunursa ona muhakkak ziynet (ve şeref) verir.

Mü'min bir kadın, giydiği elbisenin şehveti tahrik etmeyecek şekilde olmasına ve bu şekilde avret yerini örtmesine dikkat et­melidir. İnce ve ipekli bir elbise giyip etrafa kendini göstermek, açık-saçık gezmek gibidir. Çünkü her ikisi de şehveti tahrik eder, kem gözleri üzerine çeker. Ebu Hüreyre'nin rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifde Resülüllah (s.a.v.) şöyle buyurmak­tadır:

"Bazı kadınlar vardır ki, giyiniktirler, fakat hakikatte çıplaktırlar. (Onlar) kendileri erkeklere, meylet­tikleri gibi, başkalarını da ayartıcıdırlar. Bunlar cen­nete giremeyecekleri gibi, beşyüz yıllık mesafeden du­yulan cennet kokusunu dahi hissetmeyeceklerdir."

Başka bir hadis-i şerifde ise Peygamber aleyhisselam şöyle buyurmuştur:

"Cehennem ehlinden olup, (zamanımızda bulunmayan, fakat benden sonra zuhür edecek) iki sınıf İnsan vardır ki, henüz onları ben görmedim. (Onların birincisi) bir ka­vimdir ki, ellerinde sığırın kuyruğu gibi değnekler bu­lunacak, bununla insanları döveceklerdir. (İkincisi) kadınlardır ki, hakikatte giyinik oldukları halde (ince elbise giydikleri için) çıplaktırlar. Böylece kendileri taat­ten, haktan saptıkları gibi, başkalarını da yoldan çıkarırlar. Bunlar, devenin sarkık hörgücü gibi başlarını sararlar."

Bugün müslüman olmayan kadının örtünmek diye bir me­selesi yoktur. Onda hakim olan düşünce, vücudunu ne kadar açarsa, erkekler tarafından o kadar beğenileceğinden ibarettir.

Rühunu şeytanlara, vücudunu erkeklere satmış olan za­vallıları örnek alan kadınlar, cazip giyinişleri ile kendilerini er­keklerin gözlerinin önüne serip teşhir etmeyi düşünmektedirler. Bazı müslüman kadınlar da maalesef moda ismine aldanarak veyahut aldatılarak bunları taklit etme sevdasına düşmüşlerdir.   

Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtul­mazmış!

İslamın ana prensiplerinden olan gerçekleri dile getirmek, müslüman kadınını düşmüş olduğu bataklıktan kurtarmak, onu kelimenin tam manasıyla bir hanımefendi yapmaya çalışmak, insanlığa ve özellikle kadınlara yapılacak en büyük hizmet, en büyük iyiliktir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Sadece bir şey istemek perde arkasından olursa, saatlerce kadın-erkek karışık, aynı odada oturmak nasıl olur. Bu pek tabii ki doğru olmaz. Misafirliklerde, aile ziyaretlerinde mutlaka kadınlar ayrı erkekler ayrı oturunuz. Bu bize dinimizin getirdiği bir vazifedir. Bu bize ağır gelmez ve seve seve yerine geti­ririz. Aksi şekilde hareket edildiği zaman nice kötü durumlarla karşılaşıldığı duyulmakta ve görülmektedir. Halbuki en temiz ve en namuslu aileler daima müslüman aileler olagelmiştir.

Müslüman kadınlar içersinde Allah'a en yakın olanlar hiç şüphesiz peygamberimizin hanımlarıdır. Onlara olan emirler, aynı zamanda diğer müslüman kadınlaradır. İslam kadınlarının evlerinde ağır başlılıkla oturmaları ve ibadetleriyle, iş-güçleriyle meşgul olmaları gerekir. Allah'ın kendile­rine emri şöyledir:

"(Vakar ile ağır başlılıkla) evlerinizde oturun. Evvelki cahiliyyet (devri kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstere göstere) yürüyüşü gibi yürümeyin. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin. Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey ehl-i beyt, Allah sizden ancak kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister."

(Sure-i Ahzab 33)

İslami esaslara riayetkar olan faziletli bir kadın, evinde bir ışık gibidir. Dolaştığı her yeri pırıl pırıl parlatır. İslam esas­larına riayet etmeyen, İslam terbiyesinden mahrum olarak yetişen bir kadın, güzel de olsa evini karanlığa boğar.

Kadın, namus timsalidir. Namussuz kadın ne olursa olsun çirkeftir. Kadın bir vakar timsalidir. Vakarsız kadın kukla ol­maktan öteye geçemez. Namuslu, ahlaklı ve iyi terbiye almış kadın, milyonlar değerinde bir hazinedir. Kadının pisliği milleti pisler, ahlaksızlığı da milleti ahlaksızlığa götürür. Çünkü o, in­sanlığın mektebidir.

Temiz ve iyi kadın da, Allah'ın kendisine verdiği her türlü güzelliği sokaklarda, orda burda teşhir eden kadın değildir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

 

Ey muhterem Müslüman-Türk hanımları!

Allah’ü Teala'nın sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a. v.) vasıtasıyla size gönderdiği şu emrine kulak kesilin:

"Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerin giymelerini söyle (ihtiyaçları için dışarı çıkacakları zaman giysinler). Bu onların tanınıp eza edilmemelerine daha uygundur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.”

İslama inanmayan, onun ulvi prensiplerini benimsemeyez bir milletin kadınlarında, giyinme şekli hayasızlıkla birleşmektedir. İslam dışı çevrelerde namuslu olan kadınla namus mefhumundan nasibi olmayan kadını ayırdetmek mümkün değildir. Çünkü düşük bir kadınla bu çirkeflikte uzak olan kocalı kadın açık saçık bir halde çarşı pazar dolaşmak suretiyle azami müşterekte birleşmektedirler.

Günümüzün insanları, maalesef Avrupa'yı taklit etmekte birbiri ile yarış halindedirler. Rezalet ve çirkeflik yoluna düşmüş olanlar, önder edindikleri  şeytanın, teşviklerine kapılmış, sapıklığın en kötü, en çirkin örneklerini vermektedir­ler.

Bu gayri ahlaki adi yolun kılavuzluğunu yapanlar,

Müslüman-Türk kadınının iyiliğini isteyen, onların huzurunu dileyen kimseler değillerdir. Bu şeytani görevi yüklenenler kendilerine tabi olanlardan daha ilerde bulunmak arzu ve ihti­rası ile her gün biraz daha gayrı İslami kıyafetler icat etmekte ve müslüman kadın ve kızlarını peşlerinden sürüklemektedirler. Bunlar müslüman kız ve kadınlarını artlarına takmakta çok büyük bir maharet göstermektedirler. Onlara uyanlar ise hoca­larından geri kalmamaya çalışmaktadırlar. Elbiseleri santim santim kısaltarak dize indirdiler. Sonra mini, etek, sonra mini mini etek derken kadın ve kızlarımız erkekler gibi pantolon giymeye başladılar.

Böylece alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber aley­hisselamın "Kendilerini erkeklere benzeten kadınlara, kendilerini kadınlara benzeten erkeklere Allah lanet etsin" ve "Erkek elbisesini giyen kadına, kadın elbisesi giyen erkeğe Allah lanet etsin" diye beyan buyurmuş olduğu hadis-i şerifine muhatap oldular. Bir milleti, çeşitli elbi­selerle, kendi dini duygularından, milli geleneklerinden uzaklaştırmak, o milleti yozlaştırmak en büyük kötülüktür.

Bunlar kadına kolsuz ve kısa etekli elbiseler giyilmesini, saçlarının türlü şekle sokulmasını, tırnaklarına, dudaklarına boyalar sürülmesini ve daha nice maskaralıkları empoze ederek onları kendi tabii güzelliklerinden uzaklaştırmış ve insanlar nezdinde sevimsiz, hürmetsiz bir hale sokmaya çalışmış bunda da maalesef muvaffak olmuşlardır.

Fakat Allah'a bağlı, Peygamber aleyhisselam'a gönül vermiş olan müslüman kadının hali bambaşkadır. Onun du­rumu tamamen ayrıdır. O ne Avrupa'nın modasına aldanır, ne de onun bunun yalan sözüne kulak verir. O yalnız ve yalnız evinin içinde eşi için İslami ölçüler dahilinde süslenir. Süslenmesi, güzel giyinmesi başkaları için değil, sırf kocası için olur. Çünkü o satılık bir meta değildir ki, giyindiği zaman elbi­sesini, soyunduğu zaman sinesini teşhir etsin.

Ne yazık ki, senelerden beri İslam dışı çevrelerin gayreti ve çabası sonucu bugün müslüman kadınlarının bir kısmı İslamdan önceki cahiliyet adetlerine taş çıkartacak bir şekilde ve aynı çirkin adetlerin ötesinde adetler ihdas ederek müslüman toplumunu allak bullak etmişlerdir. Bunun vebalini Müslüman-Türk kadınını ve bütün müslüman kadınlarını İslamın ana prensiplerinden uzaklaştırıp İslam dışı çevrelerin ellerine teslim edenler çekecektir.

Ey müslüman hanımı! İyi bil ki, seni dininden, örf ve adetinden uzaklaştırıp İslam dışı çevrelerin -Yahudi ve Hıristiyan aleminin- örf ve adetlerinin kucağına itenler, senin en azılı düşmanlarındır. Seni bir dünya metaı gibi kullanmak isteyen bir zihniyetin kurbanı olduğunu bil! Yarın Kıyamet Günü'nde, Allah'ın huzurunda sen de hesaba çekileceksin. O gününü düşün; o gündeki felaketten kurtulman için bugünden tedbirini al. Eğer dünya ve ahiret hayatında bahtiyarlık, yu­van da huzur ve saadet istiyorsan İslama sımsıkı sarıl. İyi bil ki, sen yeryüzünün en kıymetli varlığısın. Bu kıymetini yitirme. Buna sahip çık. Seni Allahtan başka hiç kimse kurtaramaz. Yaratanın emirlerine karşı çıkma; sokakta, çarşıda, canavar gözlü, çirkef zihniyetli erkekler arasında çırılçıplak gezme. Peygamber Efendimiz'in, "Cennet anaların ayakları altındadır" buyruğunu unutma. İslamın ana prensiplerine uymayarak, onları hiçe sayarak ayaklarının altını cehen­nemleştirme. Dikkat edersen anlarsın ki, Allah, harama bak­masın diye gözlerine kapak yaratmıştır. Bunun gibi vücudunun diğer azalarını Cenab-ı Hak en güzel şekilde yaratıp sana ema­net etmiştir. Bu emanete ihanet etme!

Helal olmayan şeylere bakışın, şeytanın oklarından bir ok olduğunu unutma. Seni yaratan Allah'tan korkarak, helal ol­mayan şeylere bakmazsan, kendini kem gözlerin önüne teşhir etmezsen, Rabbin sana öyle bir iman nasip eder ki, onun tadını ta kalbinin derinliklerinde hissedersin.

Kadının Kapatılması Gereken Uzuvları

Kadının kapatılması gereken vücud parçaları şu uzuvlardır.

1 - Cinsiyet organı ve etrafı,

2- Arka organ ve etrafı,

3- Arka taraftaki kaba etler,

4- İki oyluk (dizler uyluklara dahildir),

5- Göbek ile kasığın arası,

6- Topuklar dahil olmak üzere iki incik,

7 - Göğüsler,

8- Dirseklerle beraber iki pazu,

9- Dirsekten bileğe kadar olan kollar,

10- Gerdan,

11- Baş,

12- Saç,

13- İki kulak,

14- Boyun,

15- Omuzlar ...

Sayılan bu vücut parçalarının herbiri ayrı bir uzuv kabul olunmuştur. Bunlardan birinin dörtte biri, namaz içinde üç kere "Sübhanallah" okuyacak kadar açılacak olsa namaz bozu­lur.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com