Hz. İsa (a.s)'ın nüzulü, kabir azabı ve benzeri meseleler hakkında genellikle şu tarz değerlendirmeler yapılıyor: "Bu meseleler Kur'an'da geçmiyor, bazı hadislerde yer alıyor. Ama hadis Kur'an'a aykırı olamaz. Dolayısıyla bu konulardaki hadisler uydurmadır." Ya da, "Evet, bu konuda bazı hadisler var, ama bu hadisler itikadî sahada bir şey ifade etmez."

İtikad ve imanla alakalı ilimlerin genel adı olan ilmi kelam ismi neden ulemaca bu isimle kullanılagelmiştir. Şerhi Akaid (Taftazani hz.) isimli eserde bu husus şu şekilde ifade ediliyor.

Peygamberler, insanlara Allahın verdiği en büyük nimetlerdendir. Hatta birincisidir. Allah’ı bilmek ve bulmakda ancak Peygamberler vasıtası ile mümkün olur. Peki kendisine hiç Peygamber daveti ulaşmayan insanların Ahiretteki durumu ne olur? Mes’uliyyetleri nedir? Akıbetleri ne olacaktır?

Berzah aleminin ilk merhalesi olan sual ve cevabın keyfiyyeti farklı durumlar arzetmektedir. Çünkü kabre gömülemeden ölen insanlarda oluyor. Münker ve Nekir melekleri ne zaman sual sorarlar? Kabre girmeden uzun zaman dışarıda kalanlar ne zaman sual olurlar. Hayvanların parçaladığı ve yanan insanların suali olur mu? Bu tür sorulara cevap niteliğinde bir yazı..

Mezhebin gerekliliği konusunda bazen cühelaca ithaflarda bulunanlar oluyor. Rasülüllah zamanında mezhep mi vardı, zihiniyetli bu kuru mantıkla ibadetler eda edilebilir mi?
Osmanlı Şeyhül İslamlarından  M. Zahid El Kevseri' nin  "Mezhepsizlik Dinsizliğin Köprüsüdür" sözüyle de ifade ettiği gibi mezhepsiz bir şekilde islam dinini yaşamaya çalışmak güneşi balçıkla sıvamaktan farksızdır.
Bu sorunun cevabını, söz konusu 4 aslın sonuncusundan başlayarak verecek olursak..

   
© incemeseleler.com