Davut Aleyhisselam zamanıydı. İki kadın çocuklarını da alarak kıra çıkmışlardı. Evlerinden de biraz uzakta idiler.
Yanlarında birbirlerinden ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzeyen küçük çocukları bulunduğu halde beraber otururlarken bir kurt gelip çocuklardan birini kapıp götürdü. Kadınlardan biri diğerine: Kurdun götürdüğü çocuk seninki idi, dedi. Diğeri ise, hayır senin çocuğun idi diyordu. Her biri kalan çocuğa sahip çıkıyordu. Anlaşamadılar. Bu ihtilaf üzerine davalaşmak için Davut aleyhisselamın huzuruna geldiler. Davud aleyhisselam kurdun saldırısından kurtulan çocuğun, yaşlı olan kadına ait olduğuna karar verdi. Yine mesele bitmedi. Kadınlar daha sonra Davud aleyhisselamın oğlu Süleyman aleyhisselamın huzuruna çıktılar ve meseleyi ona anlattılar. Süleyman aleyhisselam ben bu meseleyi hallederim, dedi. Daha sonra:
- Bana bir bıçak getirin, çocuğu kesip aranızda taksim edeyim, madem anlaşamıyorsunuz, yarısı birinizin, yarısı da birinizin olsun dedi. Genç olan kadın:
- Aman, hayır hayır. Allah sana rahmet ihsan etsin, çocuk benim değil, yaşlı kadınındır ben istemiyorum dedi. Bu sözler üzerine Süleyman aleyhisselam kalan çocuğun yaşlı kadına değil, genç kadına ait olduğuna hüküm verdi.
Zira genç kadın, çocuğun gerçek anası olduğundan kesilmesinden endişe ettiği için, onun ihtiyar kadında kalması pahasına da olsa hakkından vazgeçmişti.
İhtiyar kadın ise kesileceğini duyduğu halde endişelenmemişti.
Böylece genç olan kadın kendi çocuğuna kavuşmuş oldu.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !