Ashabı kiramdan Huzeyfetül Adevi anlatıyor:
Yermük Harbi'nde bulunuyorduk. Muharebe bitmiş, harp meydanı yaralı ve ölülerle dolmuştu. O arada amcamın oğlu aklıma geldi. Biraz suyum vardı. Eğer amcamın oğlu şehit düşmemiş ve yaralıların içindeyse, ona su vereyim diye düşündüm. Aradım ve onu yaralı bir vaziyette buldum. Yarası ağırdı. Son anında ona su vermek istedim. "Su vereyim mi?" diye sordum. "Evet" manasında işaret etti.
Suyu tam ağzına yanaştırmıştım ki, başka bir yaralı "Suu" diye inledi. Amcamın oğlu suyu içmekten vazgeçti ve bana "Suyu ona götür" diye işaret etti.Suyu alıp o yaralıya götürdüm. Tam ona içireceğim sırada başka bir yaralı "Suu" diye inledi. O yaralı da içmedi ve diğer yaralıya götürmemi işaret etti. Suyu alıp ona götürdüm. Fakat ben suyu götürene kadar ruhunu teslim etmişti. Bari bir öncekine içireyim düşüncesiyle geri döndüm. Fakat o da şehid olmuştu. Son olarak amcamın oğlu kaldı. Suyu ona bari çireyim diye ona yöneldim. Fakat o da ruhunu teslim etmişti. Böylece hiçbirine veremeden elimde suyla ayakta kalakalmıştım.
Değerli okuyucular, İslam kardeşliğine bundan daha iyi bir misa lolabilir mi? Ölüm pahasına, din kardeşi için son nefeste çok kıymetli olan bir yudum sudan, müslümanlardan başka kim vaz geçebilir?
.
.
Ali Eren - Dini Hikayeler
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !