Hz. Davud'a verilen davudi sesin nerden geldiği, teganni, gına  ve Kur'anı Makamla okumadan kasdedilenin ne olduğu ve müzik üzerine kitaplardan yer alan malumatlardan derlenen bir çalışma..

“Şanım hakkı içün, biz Davud’a tarafımızdan bir fazilet verdik. “Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin” dedik. Ve bunu kuşlara da emrettik ve O’na demiri yumuşattık.”  
(34. Sebe’ 10 Elm. 6-sh-353)



 Dağları ve kuları Davud ile birlikte tesbih etmek üzere boyun eğdirdik" (21. Enbiya 79)


Gerçekten biz, dağları kendisine ram eyledik ki, bunlar akşamleyin ve kuşluk vakti onunla birlikte durmayıp tesbih ederlerdi. Toplanıp gelen kuşları da… her biri ona dönücü idi” (38.Sad18-19)

    Yani Davud’a öyle güzel bir ses, öyle şanlı bir eda verilmiştir ki, akşam, sabah tesbih ettikçe onun sesine bütün dağlar ve kuşlar katılırlar, çınlar öterlerdi.
    Demek ki, güzel sesle nağmeler DAVUD’un özel bir üstünlüğü, kuşları dahi başına toplayan bir mucizesi olmuştu. Bu mana iledir ki, Davudi ses meşhur olmuştur.

    Bu güzel sanatı, İslamda kesin olarak kınanmış bir sanat zannedenler olmuştur. Fakat, bilmek gerekir ki kınanmış olan fâsıklığa yol açan nağmelerdir. Yoksa kur’an okunurken, tertil (Kur’anı usulüne göre okuma) ve sesini güzelleştirme, emrolunan bir şeydir. Bu konuda sahih hadis kitaplarında birçok hadis-i şerifler vardır.

 Bir çokları “GIN” nın yani musikınin etkisini RUHÂNÎ zannederler. Böyle bir zan, RUHU, “HAVA” zannetmektir. Ses, bir hava titreşimi olduğu için, müziğin doğrudan doğruya verdiği etki ve heyecan, bir öpme zevki gibi cismâni ve sinirsel bir etkidir.

“TEGANNİ” yani bir parçayı makamla okuma, ancak bir kelimenin, bir sözün manasını RUH’a duyurmaya hizmet etmesi itibariyledir ki, RUHÂNÎ BİR DEĞER ALABİLİR.

FÂSIKLAR hep şehvete yönelen konularla cismâni heyecan aradıkları için, manayı öldürerek sâdece sinirlere basan kuru nağmelerle CİSMÂNİ ETKİ arar.

Bu ise RUHÂNÎ ŞUURU terbiye değil yok eder. Bekli fâsık için tamamıyla kendinden geçip hiçbir şey hissetmeyerek mest olmak bir zevkdir. Fakat DİN’in ŞERİAT’ın vermek istediği ZEVK bu değil, güzel, manalı, mukaddes, şuurlu bir hayat yaşatmaktır.

Şeriat istiyor ki, Kur’an okunurken SES, GÜZELLEŞTİRİLSİN, MAKAMLA OKUNSUN, ancak ifadenin metnini bozarak, MANAYI UNUTTURARAK, “kuru Ses” izleyen fâsıkların BESTESİYLE ve NAĞMELERİYLE değil, sözlerin TECVİDİNİ, fasihliğini bozmayarak MANASININ, BELÂĞATININ (yani iyi, güzel, pürüzsüz söz söyleme) incelikleriyle duyurarak şuurlu bir hayat yaşatacak olan BİR sadâ ile okunsun ki, buna peygaber aleyhisselamı’ın Hadis-i şeriflerinde:
    “LÜHUN-İ ARAB” denmiş, kıraat ilminde “TECVİD” diye tarif olunmuştur. Bu suretle biz kur’an okunurken, Hazreti DAVUD’un mucizesini yaşamış oluruz. Nitekim, Güzel kur’anı, güzel okuyan kimse :
    “Davud ehlinin mizmarlarından (surelerinden) bir mizmar verilmiştir” diye övülmüştür.
    Hz. Davud’un, dağları boyun eğdiren, uçan kuşları durduran mucizesi de, kuru bir SES hareketinden ibaret, kuru bir TERENNÜM değil, RUH’DAN KOPUP ALLAH’A ARZ OLUNAN MUKADDES TESBİHLER İDİ.

Nitekim, (yüce kur’anda) bu manayı belâğatla ifade için onunla birlikte “DAĞLAR” akıllı varlıklar gibi gösterilerek :
    Ey Dağlar” diye seslenilerek,

    KUŞLAR
    kelimesi onun mahalline atfedilmiştir.
    DAĞLAR, KUŞLAR, böyle emrine râm edildiği gibi :

    “Ve ona demir’i de yumuşattık” buyurulmuştur.


    (Ki, DEMİRİ, kızdırmaya ve dövmeye muhtaç olmaksızın elinde bal mumu gibi dilediği şekle koyuverirdi)   (Elmalılı tefsiri cilt 6-sh-353)

 


    ÇALGI ÇALMAK DİNLEMENİN DÎNÎ HÜKMÜ
    İslâm âlimlerinin, (Müzik ruha zehir ve nefse gıdadır) sözüne ve hadis-i şeriflerle de yasak edilmesine rağmen, Bir takım reformcuların çalgıları teşvik etmesi kıyâmet alâmetidir. Müziğin, çalgının haram olduğu hakkında çok uzun bilgiler vardır. Burada kısa bilgi verelim:
    Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:

    (İlk teganni eden şeytândır.) [Taberani]
    (Müzik, kalpde nifak hâsıl eder.) [Beyheki]
    Kur’an-ı kerimi, musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Bezzâziye)
    Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur’an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)
    Müzik âletlerinin haram olduğu konusunda icmâ vardır. (İbni Salâh)
    Fudayl bin İyâd hazretleri,
    -Müzik ve şarkı, zinânın teşvikçisidir” buyurdu. (İbni Ebi-d-dünya)
    Muhammed Rebhâni hazretleri buyuruyor ki:
    Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgılar, Allah’a isyândır. (Riyâdün Nâsıhin)
    Saz dinlemekten kulakları korumalıdır. (Risâle-i Birgivi)
    (Resulullah çalgı âletleriyle para kazanmayı yasakladı.)[Begavi]
        (Ben, mizmarları [yani çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.)
        [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]
        (İblis dünyaya inince yemek istedi. Besmelesiz yenen yemekler senin denildi. Müezzin istedi. Mizmarlar [çalgılar] müezzinin denildi.) [Taberani, İbni Ebi-d-dünya, İbni Cerir]
        (Nimete kavuşunca mizmar çalmak Allah’ın gazabına sebep olur.) [Deylemi, Bezzar]
        (Çalgıcılar çoğalınca, belâ zuhur eder.)[Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, İ. Ahmed]
        (Bir zaman gelecek, zinâyı, içkiyi ve çalgıyı helâl sayanlar çıkacaktır.)[Buhari]
        -Müslüman ülkelerde bile genelevlerin yaygın olması,
        -Müslümanım” diyenler tarafından içki festivallerinin düzenlenmesi,
        -çatlayana kadar içki içilmesi,
        -haram olduğu inkâr edilerek ve ruhun gıdası denilerek her yerde çalgı çalınması, -Sahih-i Buhâri’de bildirilen son hadis-i şerifteki hususların meydana çıktığını göstermektedir.
        Abdullah ibni Abbas hazretleri, (Çalgı haramdır) buyurdu. (Beyheki)
        Âişe (r. anha) validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona,
        -Yazıklar olsun sana! Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar.(Buhâri)
        (Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler. Şarkıcı kadın ve çalgı âletleriyle eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır.) [İbni Mace]
        İbni Teymiye bile, (Şarkı ve müzik, şeytâni duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir) demiştir.(Mecmu-ul Fetâva)
        Şarkı, Kitap ve Sünnet ile yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)
            İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
            İmam-ı Ziyâeddin-i Şâmi, Mültekıt kitabında, (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu. (m. 266)
            Burhâneddin-i Mergınânî hazretleri buyurdu ki:
            Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hâfıza, ne güzel okudun diyenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)
            Müzik, nefsin gıdâsı, ruhun zehridir, kalbi karartır. (Dürr-ül meârif)
            Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetâva-i Bezzaziye, Hadika, Ahlak-ı alâiyye)
            Müzik bütün (semâvi) dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)
            Çalgı çalmanın haram olduğu, icmâ ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)
            Bu kadar belgeye rağmen, aksini iddia eden çıkarsa, câhil değilse, mezhepsiz olabilir.

 

H. Yılmaz /incemeseleler.com

   
© incemeseleler.com