İmam-ı Azam hazretlerinin hocaları sayılamayacak kadar çoktur. İmam Ebu Hafsı’l-Kebir Buhari hazretleri dört bin kadarını zikretmiştir. Fakat diğer ulema, “İmam-ı Azam hazretlerinin, tabiinden dört bin kadar hocası vardır, tamamı saymak imkan haricidir” derler.
Daha önceleri ticaret ile meşgul olan İmam-ı Azam hazretleri, İmam Şa’bi’nin delaletleriyle ilim tahsiline koyuldu. Az zamanda İlm-i Kelam’da kemal mertebeye ulaştı. Gün geldi, akaid hususunda önüne çıkmaya cesaret edebilecek münkir, bulunamaz oldu.
Bir gün, Hammâd hazretlerinin ders halkasının yakınlarındayken, bir kadın, sünnet yoluyla olan boşamanın keyfiyetinden kendisine sual etti. Hali hazırda bir cevabı olmayınca, kadına, sualini Hammad hazretlerine sormasını ve alacağı cevabı kendisine de bildirmesini tembih etti. Kadın, sualinin cevabını Hammad hazretlerinden duyduğu şekilde aktardı. Cevabın güzelliğinden tesir altında kalan İmam-ı Azam hazretleri ders halkasına kabulünü Hammad hazretlerinden rica etti ve o günden itibaren fıkıh ilmiyle meşgul olmaya başladı.
Aradan on yıl geçmiş, artık İmam-ı Azam hazretleri arkadaşlarının sorularına cevap verebilecek hale gelmişti.
Bir gün kalbinde ders okutma, talebe yetiştirme arzusuyla sabaha ulaştı. Bu arzusunu hocasına açma niyetiyle huzuruna çıktığında, Hammad hazretleri, yakınlarından birinin vefatı sebebiyle iki aylığına ayrılması gerektiğini ve bu zaman zarfında talebelerinin dersleriyle meşgul olmak üzere kendisini yerine bırakmak istediğini haber verdi.
Böylelikle arzusuna nail olan İmam-ı Azam hazretleri tam iki ay hocasının naipliğini yaptı.
Bu zaman zarfında kendisine sual olunan 60 meseleye dair verdiği fetvaları, hocası döndüğünde kendisine arzeyledi.
Hazret-i Hammed bu fetvalardan kırk tanesini isabetli, yirmi tanesini ise hatalı buldu. İmam-ı Azam hazretleri işin mesuliyetinin farkına varınca, bir daha, hocası sağ olduğu müddetçe onun meclisinden asla ayrılmayacağına dair ahdetti.