Adı, Bilâl bin Râbih... Rasûlüllah Efendimiz’in müezzini, hazine muhâfızı ve ilk îman eden bahtiyar-lardan...
Köleyken Müslüman olup müşriklerin ezâ ve işkencelerine tahammül gösteren ashâbtandır. Hz. Ebû Bekir (R.A.) kendisini satın alıp âzât etmiş, Bilâl-i Habeşî Hz. de Rasûlüllah Efendimiz’in devamlı hizmetinde olmuş, Bedir’de ve bütün gazâlarda bulunmuştur.
Hak yolunda ağır işkencelere uğradığı hâlde, hepsine sabır ve tahammül gösterdi. Kendisine en ağır işkenceleri Ümeyye bin Hâlef yapmıştı. Onun ölümü de Hz. Bilâl’in elinde olmuştur.
Esmer. Uzun boylu, nahif yapılı olan Hz. Bilâl (R.A.) Habeşistanlı olup, Mekke’de doğmuş, 63 yaşında Şam’da vefat etmiştir.
İlk ezan okuyan ve kaamet getiren odur.
Fecrin tulûundan (imsak bitiminden) evvel ezan okuyarak teheccüd kılanları uyandırırdı. Vakit girince de sabah ezânını İbn-i Ümmi Mektûm okurdu. Seferlere Bilâl-i Habeşî (R.A.) gider, ibn-i Ümmi Mektûm Hz.‘de Medine-i Münevvere’de kalırdı.
Sabah ezânına mahsus “Namaz uyumaktan hayırlıdır” kısmı Bilâl-i Habeşî Hz.’nin ilâvesidir. Bir sabah ezânında bu kısmı okumuş ve Seyyid-i Âlem Efendimiz tasvip ve tasdik etmiştir.
Bilâl-i Habeşî Hz. Rasûlüllah Efendimiz’in vefatından sonra kederinden ve “Yâ Bilâl! Ameller içinde fisebîlillah cihâttan daha fazîletlisi yoktur” hadisi şerifi mûcibince, Rum hudutlarında bulunmayı arzûladığından, Şam’a hicret etmeye karar vermiş ve üzerinde büyük hakkı bulunan Hâlife Hz. Sıddık’tan izin istemiş, Hz. hâlife rızâ göstermişti. Bilâl-i Habeşî Hazretleri:
-“Beni kendi nefsin için satın aldıysan alıkoy. Allah için satın aldın ve âzat ettiysen Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına terk et!” demişti. Sonra:
Sıddık-ı Ekber Hz.’nin yemin vermesi üzerine onun vefâtına kadar Medine-i Münevvere’de kalmış Hz. Ömer’in hilâfetinde müsâade alarak Şam’a gitmiş ve orada vefat etmiştir.
Hz. Ömer’in Sûriye’yi teşriflerinde bir defa ezan okumuş, hem kendisi ağlamış hem de hâlka zaman-ı saâdeti hatırlatıp coşturmuş, göz yaşları sel olmuştur.
İbn-i Esir der ki: Bilâl-i Habeşî Rasûlüllah Efendimizi mânâda görmüş Rasûlüllah’ın “Yâ Bilâl, nedir bu cefâ!” buyurması üzerine Medine-i Münevvere’ye dönerek Ravza-i Mutahhara toprağına yüz sürüp ağlarken Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizi görmüş, onların ayaklarına kapanmıştı. Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin iltimasıyla bir ezan okumuş; Medine-i Münevvere hâlkı sanki Rasûlüllah hayattaymış gibi cezbeye gelmiş, aşk ve şevk ile inleyenlerin sedâsı âfâkı tutmuş, göz yaşları sel olmuştu. Daha sonra Şam’a dönmüştür...