807. Haksız olduğunu anlayıp mücâdeleden vazgeçene Allahü Teâlâ cennetin kenârında bir ev bina eder. Kim haklı olduğu halde mücâdeleyi terk ederse Allahü Teâlâ ona cennetin en iyi yerinde bir bina inşa eder. (İhya C.3 S. 265)

808. Birbirinize sırt çevirmeyin, husûmet (düşmanlık) beslemeyin, çekememezlik etmeyin, aranızı açmayın; ey Allah'ın kulları kardeş olun. Müslüman müslümanın kar-deşidir, ona zulmetmez, onu mahrum etmez, onu terk etmez. Kişiye kötülük bakımından din kardeşine hakaret etmesi yeter. (İhya C.2 S.447)

809. Mücâdeleyi terk edin; zira onun kârı az olduğu gibi dostlar arasına düşmanlık girmesine sebeptir. (İhya C.2 S.447)

810. Kardeşinle mücâdele etme, onunla alay da etme, ona verdiğin sözden de dönme! (İhya C.2 S.448)

811. Siz, size amel öğretilen zamandasınız. Yakında öyle bir kavim gelecek ki, onlara cedel (kavga) öğretile-cek. (İhya C.1 S. 107)

812. Hiçbir kavim doğru yola girdikten sonra, mücâde-le etmedikçe sapmaz. (İhya C.1 S. 106)

813. Mücâdele öğrenen kavim, amelden uzaklaşır. (İhya C.1 S. 108)

814. Putperestlik ve içkiden sonra Rabb’imin beni nehyettiği ve benden aldığı ilk muâhede, dedi kodu ve mücadeleden kaçınmaktır. (İhya C.3 S. 265)

815. Allah’ın hidâyet buyurmasından sonra hiçbir ka-vim sapıtmamıştır; ancak mücâdele edenler hâriç... (İhya C.3 S. 265)

816. Kul haklı da olsa mücâdeleyi terk etmedikçe, î-manı kemâle ermez. (İhya C.3 S. 265)

   
© incemeseleler.com