İlim ma’lûma mı, yoksa ma’lûm ilme mi tâbîdir? sorusuna ehli sünnetin cevabı nedir? Mesela birisinin kafir olacağı malum mudur yoksa ilmi bir durum mudur?


Cevap: Cenâbı Hakk’ın ilmi, ma’lûma tâbîdir. Yani ilerde nasıl vâki’ olacak ise öyle bilir.

İlim, Cenâb-ı Hakk’a ait bir sıfattır ki, onunla bütün eşya ve ahvâl, Zât-ı Bâri’ye mâlûm ve münkeşif (zâhir) olur.

Cenâb-ı Hakk, hem külliyâtı, hem de cüziyyâtı bilir. Hiçbir şey onun ilminin ihâtasından hâriç kalmaz.

Meselâ: Bu âlemde cereyân edip-edecek, bütün hâdiseler ve insan nev’inin muttasıf ve mürtekip olup-olacağı bilcümle ahlâk ve ef’âli, umûmî olarak bildiği gibi, insan ferdinin her birinin ahvâlini, kalbî fiillerini, zâhirî ve bâtinî işlerini tamamen bilir.

 Cenâb-ı Hakk’ın lâyezâlde (gelecekte) eşyayı halk ve îcâdı, ezeldeki takdirine bağlıdır. Allah’ın takdiri, irâdesine, irâde-i ilahiyye ilmine, ilim ise mâlûma tâbîdir.

Mâlûm: Bizim kendi irâde-i cüziyyemiz ile sabit olacak fiillerimizdir.

Bunu başka şekilde îzâh edecek olursak; bizim kendi irâdemiz ile murâd edip yapacağımız fiilleri, Mevlâ bildiği için bu fiillere irâde-i ilâhiyye taalluk etmiş, irâde buyurduğu için de, istikbâldeki vâki’ olacağı şekilde takdir buyurup yaratmıştır.      

Allahü Teâlâ’nın bazı kimselerin, îmâna gelmeyeceğini bilmesi ve Kur’ân-ı Kerîm’inde bunu böylece haber vermesi, onların kendi arzuları ile küfrü îmân üzere, tercih etmeleri sebebiyledir. Cenâb-ı Hak bu tercihlerini ezelî olan ilmi ile daha önce bilmiş ve bu hal üzere öleceklerini bildirmiştir. Yoksa, onların kâfir olması, Allahü Teâlâ’nın onları kâfir bildiği ve böyle haber verdiği için değildir. Çünkü ilim mâlûma tabidir. (Şerh-i Akâid)

   
© incemeseleler.com