İtaat müessesesi İslam dininin manevi derinliklerinde bel kemiği mesabesindedir. Zira kendisine yapılan riayet neticesinde ameller ile elde edilemeyecek hasene kazanılırken, dikkat edilmediği zamanda müminin sevap hazinesinde derin yaralar açmaktadır. İşte itaat ile alakalı sözler..
Ey Mü'minler, Allahü Teâlâ'ya ve Resûlüne ve sizden olan (halife, kadı, âlim ve diğer hak ve adâlet üzere hükmeden) emir sahiplerine itâat ediniz. Eğer (din işlerinden) bir şeyde ihtilâf ederseniz, -Allah'a ve âhiret gününe îman ediyorsanız- Allah'(ın kitâbın)a ve Resûlü'(nün sünneti)ne mürâcaat ediniz. Bu (sizin için) daha hayırlı ve neticesi daha güzeldir. (S. Nisa 59)
H.Ş.: Neşede, kederde, zorlukta, kolaylıkta ve başkaları kendi arzûlarını senin haklı durumuna tercih ettiklerinde, her hal ve kârda, emîre itâat etmek vâciptir. (Müslim 6/1856)
H.Ş.: Emire itâat, bana itâat; ona isyan bana isyandır. (Râmuz 405/5)
H.Ş.: Emîre itâatin mükâfâtı harp meydanında alınan sevaba müsâvîdir. (Birlik ruhunu korumak, muvaffakiyetin sırrıdır. İdâreci muhîtinin itâatiyle muvaffak olur. Tefrika yıkılmaya yol açar.)
H.Ş.: Emîre isyan eden kimsenin ecri tamâmen yok olur. (Râmuz 431/2)
H.Ş.: Üzerinize, sizi Allah'ın kitabına göre sevk ve idâre eden burnu kesik siyah köle de olsa, itâat ediniz. (Müslim 6/1838)
H.Ş.: Kim emîrinin bir hareketini beğenmezse, sabretsin. (Ona karşı isyankâr tavır takınmasın). İtâatten bir karış dışarı çıkan, muhakkak câhiliyet ölümüyle (küfür üzere) ölür. (Müslim 6/1849)
H.Ş.: Emîre itâat etmeyene cennet helâl olmaz.
(Bu hadis-i şerif Hayber Günü, harbin kesilmesi îlan edildiği halde kıtâle devam edip o anda öldürülen kişi hakkında vâkî olmuştur.)
H.Ş.: Âdil olan imama isyandan ve yer yüzünde fesat çıkarmaktan sakın! Emir, halife, vâli... hâsılı sultan, baba; sen evlâtsın Sultan hata etse de itâat şarttır. (İhya C.2 S.843)
H.Ş.: Ülül’emre itâatten elini çeken, kıyâmet günü Allah'ın huzûruna hiçbir hucceti bulunmadığı halde çıkar. Ülül’emre bîat etmeden (tâbi olmadan) ölen, cahiliyet (küfür) üzere ölür. (Riyazü’s-Sâlihîn C. 2 S.83)
(Onu bulamayan, ruhuna bir Fâtiha üç İhlas hediye edip medet dilesin, denilmiş.)
H.Ş.: Kafası kuru üzüm gibi küçük (siyah) bir Habeşî köle dahî üzerinize âmir olsa, onu dinleyin ve itâat edin. (Riyazü’s-Sâlihîn C. 2 S.83)
H.Ş.: Bir kimse imama (emire) bîat eder, (elini tutar) ve ona uyarsa, elinden geldiği kadar ona itâat etsin. Sonra birisi çıkıp ondan idâreyi almak isterse sonuncunun boynunu vurun. (Riyazü’s-Sâlihîn C. 2 S.85)
Birliği bozmak maddî ve mânevî zararlara yol açar. Tevâzu ve teslimiyetin kâr u kerâmeti de izaha muhtaç değildir.
Hak dostları tevazu edip isimlerini dahî ortaya koymamışlar. Misal: “İmam-ı Rabbânî Yolu – İmam-ı Rabbânî Evlâtları – İmam-ı Rabbânî Kerâmeti” buyurmuş, kendilerini gizlemişler. Ancak ağaç meyveyi gövdesinden değil kolundan verir... Süleyman A.S.’ın veziri Asıf İbn-i Berhayâ Hz. Belkıs’ın tahtını bir anda getirmesi üzerine, “Bu Rabb’imin fazlındandır” diyerek hamd etti. Çünkü tahtı getiren vezirse de o, Süleyman A.S.’ın meyvesidir...
Benzeri bulunmayan eserlerle hizmet eden Hak dostlarına iftira etmek, küfre yardım olur; Müslüman’a yakışmaz... Bunun şuuru içinde fitneden vazgeçmeli, bilmiyorsa araştırıp öğrenmeli, yerli yersiz konuşmak, dirlik ve düzeni bozmak, hadis-i şeriflerle sâbit olduğu üzere, nifak alâmetidir.