Silsilei zehebin 4. sü olan Caferi Sadık hazretlerinin ismine benzemesi yönüyle Caferilik, gerçekte de bu zatın yolunda gitmeyi mi kendisine düstur edinmiş ?
İmam-ı Cafer-i Sadık hazretleri Sünni’dir. 12 imamın hiç birisi Sebeci, Rafizi veya Vehhabi değildir. Hepsi de Sünni’dir, yani Resulullahın yolundadır. Sünni demek, sünnete uyan, yani Resulullahın yolunda olan demektir.
Şia, Hz. Ali’nin taraftarı demektir. Sünniler Hz. Ali’yi ve Resulullahın diğer eshabını sever, ayrım yapmaz. Çünkü hepsinin Cennetlik olduğunu bilir. Kur’an-ı kerimdeki, eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğunu bildiren âyetlerden birisinin meali şöyledir:
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal verip savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlarla eşit değildir. Onların derecesi, sonradan Allah yolunda harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah onların hepsine hüsnayı [en güzel olanı, yani Cenneti] söz vermiştir.) [Hadid 10]
Şimdi soruyoruz: İmam-ı Cafer Sadık hazretlerinin, babası Muhammed Bakır hazretlerinin, oğlu Musa Kazım hazretlerinin, torunu Ali Rıza hazretlerinin mezheplerine niye uymuyorsunuz? Yine biz cevap verelim. Çünkü onların toplanmış bir mezhepleri yoktu. Onun için bu mübarek zatların mezhebine uyan yoktur.
Musa Kazım ve dedesi Muhammed Bakır’ın tedvin edilmiş mezhepleri olmadığı gibi, diğer Sünni âlimlerin de mezhepleri tedvin edilmiş değildi. Mesela imam-ı Sevri de büyük bir âlimdir, imam-ı a’zam ayarında bir âlimdir ama mezhebi tedvin edilmediği için onun mezhebine uyulmamıştır. Hz. Ali’nin Hz. Ömer’in de mezhepleri vardı, ama tedvin edilmediği için bir sistem halinde olmadığı için onların mezheplerine uyamıyoruz. Hak mezheplerin dört mezheple sınırlandırılmış olması bundandır.
Peki, imam-ı Cafer hazretlerinin mezhebi tedvin edilse idi, Müslümanlar imam-ı a’zamın hocasının mezhebini inkâr mı ederdi? Bu hiç mümkün mü? Ehl-i beyti sevmeyen Sünni olamaz. Çünkü Resulullahı seven onun akrabalarını da, torunlarını da arkadaşlarını da, hanımlarını da sever.
Peki bugün Caferiyiz diyenler gerçekten imam-ı Cafer hazretlerinin mezhebinde mi?
Seadet-i Ebediyye kitabında diyor ki:
Şiiler, kendilerine (Caferi) diyor. Halbuki, bu büyük imam, Ehl-i sünnet idi. Ehl-i sünnet âlimlerinin ve Evliyanın üstadı idi. Büyük İslam âlimlerinin gözbebeğidir. Din bilgisi üzerinde hiç kitap yazmadı. Şiilerin dört esas kitabı olan Küleyni’nin (Kafi)si, İbni Babeveyh Ebu Cafer Muhammed bin Ahmed Ali Kummi’nin (Menla yahdur)u, Ebu Cafer Muhammed bin Hasen Tusi’nin (Tehzib) ve (İstibsar) kitaplarında, imam-ı Cafer Sadıktan emirler, haberler yazılı ise de, bunları bildirenlerin sağlam ve sahih olmadıklarını kendileri de bildirmektedir. İmamiyyenin otuzikinci fırkasına Caferiyye denilir. Bunlar, Hasen-i Askeri öldükten sonra, kardeşi Cafer bin Ali imam oldu. Hasen-i Askeri’nin evladı yoktu derler. Bu Caferilerin, imam-ı Cafer Sadık’la bir ilgileri yoktur.
Şiilerin bugün ellerinde bulunan hadis ve fıkıh kitaplarını Ebu Cafer Muhammed bin Yakub Küleyni ile Ebu Cafer Muhammed bin Hasen Kummi yazdıkları için, kendilerine Caferi diyorlar.
Demek ki Caferiliğin, imam-ı Cafer sadıkla ilgisi yoktur. İlgisi olsa idi, bu kadar ehl-i sünnet âlimi, Resulullahın torunlarından kıymetli bir zatın mezhebine girmez mi idi?