Kelam ve munazara ilmini ihtiyaçtan fazla öğrenmek ise mekruhtur. Rivayet edildiğine göre, İmamı A’zam Ebu Hanife, oğlu Hammad’ı bundan sakındırmıştır.  (Halbuki ilmi kelam ın-del Ulema makarrardır ki; ilmi kelam İlimlerin en şereflisidir. Çünkü ilmi Kelam Ahkam-ı Şeriyyenin esası Ulum-u diniyyenin reisidir. Malumatı Akaidi İslamiyyedir. Gayesi dünyada ve ahirette saadete nail olmaktır.)

 Bunun üzerine oğlu Hammad;

“Babacığım! Bana yasakladığın şeyi senin yaptığını görüyorum.” Dedi. Bunun üzerine İmamı A’zam Hazretleri buyurdu ki; “Evladım! Bizler münazarada biri ile konuşurken, arkadaşımızın ayağının hak yoldan kayması endişesi ile her birerimizin başı üstünde uçmasından korktuğumuz bir kuş varmış gibi davranırdık, ona göre hesaplı konuşurduk. Halbuki sizler konuşurken, munazara ederken her biriniz arkadaşınızın ayağını kaymasını (sapmasını) istiyorsunuz. Bu, arkadaşının kafir olmasını istemek gibidir. Kim arkadaşının kafir olmasını isterse, arkadaşı kafir olmadan kendisi kafir olur. Mantık ve benzeri ilimlerle meşgul olmadaki ölçü de böyledir.

 Nitekim Şair bir şiirinde konu ile ilgili olarak şöyle diyor.

 “Hikmetsever filozofa de ki;

 Mantık ilminin okunması haramdır, mantık öğrenme,

 (Atının) yularını, mantık ilmini okuma yollarından koru,

 Zira mantık ilmi bela olarak yeter.  TA’LİM’ÜL MÜTEALLİM – 17

   
© incemeseleler.com