İsim konulurken çocuğun kulağına ezan ve kamet oku­manın hikmeti: Musallada kıldığımız cenaze namazı için ezan ve kamet okunmamasının sebebi nedir? Bu namazın ezan ve kameti, doğduğu zaman çocuğun kulağına okunmuştur. İslamiyet o yavruya ilk dersi doğduğu zaman vermekte ve: "Ey yavrucak, sakın dünyanın göz alıcı renklerine aldanıp da Allah'a karşı kulluğunu unutma. Dünyada ebedi kalacağını zannetme. Senin ömrün, bir ezanla kamet arasındaki zaman kadar azdır ve çabuk geçecektir. Bu kısa dünya hayatında faniyi, baki olan bir hayata teb­dil etmeye bak" demek istemektedir.

Bazı kimseler, ırkçılık taassubu ile, geçmiş zamanlarda yaşamış ve fakat Müslüman olmayan şahısların adlarını ço­cuklarına isim olarak takmaktadırlar. Allah bizi İslam dini ile şereflendirmiştir. Bu şeref biz Müslümanlara yeter. Irk taas­subu ile bu gibi isimler almak asla doğru görülmez.

 

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Akika Kurban:

Doğumunun yedinci günü, çocuğun adını koymak ve kurban kesmek, Resu1lüllah Efendimizin edeblerindendir.

Akika, ana babaya isyan manası taşıdığı için Peygamber Efendimiz buna NESİKE adı vermişlerdir.

Erkek çocuklar için iki, kız çocukları için bir kurban kesilir.

Erkekler için de bir kurban kesileceğine dair rivayetler vardır. Eti, kurban eti gibi, hem yenilir hem de fakirlere tasadduk edi­lir.

Allame İmam Abdü'l-Vehhab Şa'rani, Resu1lüllah Efendimize Peygamberlik vazifesi geldikten sonra kendisi için akika kurbanı kestiğini ve boğazlarken, "Bismillah, vallahü ekber" dedikten sonra "Bu benim akika kurbanımdır" buyurduğunu rivayet etmektedir."

Resulüllah Efendimizin oğlu İbrahim, dünyaya geldiği za­man, Ebu Raf'i (r.a.)'in zevcesi Selma ebeliğini yapmıştı. Bu se­beple Ebu Raf'i, Peygamber Efendimize oğlunun doğumunu müjdelediğinde çok sevindiler. Müjdesine karşı bir köle vererek taltif ettiler.

Doğumunun yedinci günü, çocuğun saçını tıraş ettirerek gümüş ile tarttırıp gümüşü tasadduk etti ve saçlarını göm­dürdü.

Fahr-i Kainat Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in doğumlarında ikişer -diğer bir rivayete göre bi­rer- kurban kesmişlerdir.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:

"Çocuk, akika karşılığında rehin alınmıştır. Onun için (kurban keserek) kan akıtınız ve ondan eza (verecek saçları) gideriniz.

Peygamber Efendimiz, torunu Hz. Hüseyin doğduğu zaman kızı Hz. Fatıma'ya hitaben şöyle buyurmuşlardır: "Hüseyin'in saçını (gümüş ile) tart ve onun ağırlığında gümüş tasadduk et (kesilecek) akika kurbanının bir ayağını (budunu) ebeye ver.(20)

Doğumdan sonra yapılacak vazifelerden birisi erkek çocuğu için iki koyunu akika kesmektir. Kız çocuğunun akikası ise bir koyundur. Fakat erkek için de, kız için olduğu gibi, bir koyun akika verilirse, herhangi bir beis yoktur. Aişe validemiz (r.a.) Allah Resulünün erkek çocuk hakkında iki koyunu, kız çocuğu hakkında da bir koyunu "akika" olarak kesmeyi, emir bu­yurduğunu rivayet etmektedir. Ve yine rivayet ediliyor ki. Allah'ın Resulü (s.a.v.) Hazret-i Hasan'ın akikası olarak bir koyun kesmiştir. Resulüllah'ın böyle yapması bir koyun ile iktifa etmenin de ruhsatlı olduğuna delalet eder.

Hadis-i şerifte Duyuruluyor ki:

"Akikayı doğan çocuğun ismi üzerine (niyet ederek) kesin.

Bismillah. Allahım falan çocuğun akikası senin içindir ve se­nin rızana yöneliktir, deyin."

Akika, hayat belirtisi görülen çocuğu Allah’a yaklaştırmaya vesile olan bir kurbandır. Çocuğu bela ve afetlerden korur; İsmail (a.s.) için gönderilen koç gibi. İslam dininin bir vecibe­sini yerine getirmenin bir sevincidir. Mü’min bir kimsenin ha­yata başladığının sevincinin ifadesidir.

Çocuğun kesilen saçının karşılığı altın veya gümüş tartıp sadaka olarak vermek sünnet-i seniyyedendir. Bu hususta bir haber varid olmuştur ki, Allah'ın Resülü (s.a.v.) Hazret-i Hüseyin'in doğumunun yedinci gününde Hazret-i Fatıma'ya emretti: "Onun saçını kes ve karşılığında gümüş tart, sadaka ver."

Aişe validemiz (r.a.) buyuruyor:

"Akika olarak kesilen hayvanın kemikleri kırılmamalıdır."

 

 

20) İslamda Kadın ve Aile, Mehmed Emre

 

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Toplumların temeli ailedir. Aile ise çocuk, karı ve kocalar­dan oluşmuştur. Baba ve anneler gelecek nesillerin sağlam bir yapı arzetmesini istiyorlarsa, çocuklarına gereken ilgiyi eğitim ve öğretim ve bilhassa terbiye alanında göstererek vermelidirler. Sağlam bir temel üzerine bina kurmayanların yaptıkları inşaatlar, birer birer çökmeye mahkumdur.

Kur'an-ı Kerim'de zikrolunan ayeti kerimelerde çocuğun değeri belirtilmiştir. "Mal ve oğullar, dünya hayatının sü­südür."

"Muhakkak ki mallarınız ve oğullarınız birer fitne­dir (imtihan vesilesidir) büyük sevap O'nun katındadır." Çocukların yetiştirilmesi ve terbiyesinin nasıl olacağı hakkında Kur'an-ı Kerim'i incelediğimizde, değişik ayetlerde zaman za­man baba-evlat münasebetlerinin çoğunda nezaket, hoşgörü, sevgi ve şefkat, müsamaha yüklü telkinlerin bulunduğu görüle­cektir. Bu da İslam nizamının aileyi teşkil edenlere verdiği önemi belirtir. Lokman suresinin hemen hemen birçok ayetleri bununla yakından ilgilidir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz çocuklarla ilgilenmenin önemini belirterek bizi uyarmıştır. "Kişinin öldükten sonra amel defterinin kapan­mayıp devamlı sevap yazılmasına sebep olan şeyler, kendisine dua eden salih bir evlat, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i cariye, kendisinden sonra halkın amel ettiği ilimdir."

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Davut Aleyhisselam zamanıydı. İki kadın çocuklarını da alarak kıra çıkmışlardı. Evlerinden de biraz uzakta idiler.

Yanlarında birbirlerinden ayırt edilemeyecek kadar birbi­rine benzeyen küçük çocukları bulunduğu halde beraber otururlarken bir kurt gelip çocuklardan birini kapıp götürdü. Kadınlardan biri diğerine: Kurdun götürdüğü çocuk seninki idi, dedi. Diğeri ise, hayır senin çocuğun idi diyordu. Her biri kalan çocuğa sahip çıkıyordu. Anlaşamadılar. Bu ihtilaf üzerine davalaşmak için Davut aleyhisselamın huzuruna geldiler. Davud aleyhisselam kurdun saldırısından kurtulan çocuğun, yaşlı olan kadına ait olduğuna karar verdi. Yine mesele bitmedi. Kadınlar daha sonra Davud aleyhisselamın oğlu Süleyman aleyhisselamın huzuruna çıktılar ve meseleyi ona anlattılar. Süleyman aleyhisselam ben bu meseleyi hallederim, dedi. Daha sonra:

- Bana bir bıçak getirin, çocuğu kesip aranızda taksim ede­yim, madem anlaşamıyorsunuz, yarısı birinizin, yarısı da biri­nizin olsun dedi. Genç olan kadın:

- Aman, hayır hayır. Allah sana rahmet ihsan etsin, çocuk benim değil, yaşlı kadınındır ben istemiyorum dedi. Bu sözler üzerine Süleyman aleyhisselam kalan çocuğun yaşlı kadına değil, genç kadına ait olduğuna hüküm verdi.

Zira genç kadın, çocuğun gerçek anası olduğundan kesilme­sinden endişe ettiği için, onun ihtiyar kadında kalması pa­hasına da olsa hakkından vazgeçmişti.

İhtiyar kadın ise kesileceğini duyduğu halde endişelenme­mişti.

Böylece genç olan kadın kendi çocuğuna kavuşmuş oldu.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

Taberani'de şöyle bir rivayet vardır:

"İbn-i Mübarek kardeşleriyle beraber bulunduğu bir gazvede onlara sorar: İçinde, bulunduğumuz cihaddan daha ef­dal bir amel biliyor musunuz? Hayır. bilmiyoruz cevabını alınca, "Ben biliyorum. İffetli bir adam düşünün, ailesi, çoluk ve çocuğu var. Geceleri kalkarak; uyumakta olan çocuklarını yoklar, üstü açılanları örter. İşte bunun ameli bizden efdaldir" der.

İtikadı sağlam, amelleri ihlaslı, davranışları İslami ölçü­lere uygun olan bir çocuğun yetişmesini arzulayan mükellefle­rin, önce kendileri bu şartlar dahilinde şahsiyetlerini oluşturmalı, daha sonra ailede bunu uygulayacak pratiğe geçirmelidir.

Çocuğun yetiştirilmesinde birinci.derecede anneler sorum­ludur. Annelere gereken ilgiyi ve uygun nasihatları telkin et­mek ise, babaların görevidir. İslam nizamı mükemmel bir top­lumu kurmak için ilk önce mükemmel bir aile kurmayı şart koşmuştur. Aileyi kuracak fertler, İslami kimliklerine gereğince dikkat etmeli, İslami ve imani şuuru bir arada bu­lunduran eşler seçilmelidir.

15. Hicri yüzyılın içinde bulunan Müslümanlar, yeniden İslami bir toplum oluşturmak ve İslam şeriatını o toplum üze­rinde ikame etmek mecburiyetindedirler. İşte bu hedefe yö­nelmiş olanlar da; yarınların büyükleri olacak çocukları iman, ibadet ve diğer konularda iyi yetiştirmelidirler.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com