- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 8213
İsim konulurken çocuğun kulağına ezan ve kamet okumanın hikmeti: Musallada kıldığımız cenaze namazı için ezan ve kamet okunmamasının sebebi nedir? Bu namazın ezan ve kameti, doğduğu zaman çocuğun kulağına okunmuştur. İslamiyet o yavruya ilk dersi doğduğu zaman vermekte ve: "Ey yavrucak, sakın dünyanın göz alıcı renklerine aldanıp da Allah'a karşı kulluğunu unutma. Dünyada ebedi kalacağını zannetme. Senin ömrün, bir ezanla kamet arasındaki zaman kadar azdır ve çabuk geçecektir. Bu kısa dünya hayatında faniyi, baki olan bir hayata tebdil etmeye bak" demek istemektedir.
Bazı kimseler, ırkçılık taassubu ile, geçmiş zamanlarda yaşamış ve fakat Müslüman olmayan şahısların adlarını çocuklarına isim olarak takmaktadırlar. Allah bizi İslam dini ile şereflendirmiştir. Bu şeref biz Müslümanlara yeter. Irk taassubu ile bu gibi isimler almak asla doğru görülmez.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 33406
Akika Kurban:
Doğumunun yedinci günü, çocuğun adını koymak ve kurban kesmek, Resu1lüllah Efendimizin edeblerindendir.
Akika, ana babaya isyan manası taşıdığı için Peygamber Efendimiz buna NESİKE adı vermişlerdir.
Erkek çocuklar için iki, kız çocukları için bir kurban kesilir.
Erkekler için de bir kurban kesileceğine dair rivayetler vardır. Eti, kurban eti gibi, hem yenilir hem de fakirlere tasadduk edilir.
Allame İmam Abdü'l-Vehhab Şa'rani, Resu1lüllah Efendimize Peygamberlik vazifesi geldikten sonra kendisi için akika kurbanı kestiğini ve boğazlarken, "Bismillah, vallahü ekber" dedikten sonra "Bu benim akika kurbanımdır" buyurduğunu rivayet etmektedir."
Resulüllah Efendimizin oğlu İbrahim, dünyaya geldiği zaman, Ebu Raf'i (r.a.)'in zevcesi Selma ebeliğini yapmıştı. Bu sebeple Ebu Raf'i, Peygamber Efendimize oğlunun doğumunu müjdelediğinde çok sevindiler. Müjdesine karşı bir köle vererek taltif ettiler.
Doğumunun yedinci günü, çocuğun saçını tıraş ettirerek gümüş ile tarttırıp gümüşü tasadduk etti ve saçlarını gömdürdü.
Fahr-i Kainat Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in doğumlarında ikişer -diğer bir rivayete göre birer- kurban kesmişlerdir.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:
"Çocuk, akika karşılığında rehin alınmıştır. Onun için (kurban keserek) kan akıtınız ve ondan eza (verecek saçları) gideriniz.
Peygamber Efendimiz, torunu Hz. Hüseyin doğduğu zaman kızı Hz. Fatıma'ya hitaben şöyle buyurmuşlardır: "Hüseyin'in saçını (gümüş ile) tart ve onun ağırlığında gümüş tasadduk et (kesilecek) akika kurbanının bir ayağını (budunu) ebeye ver.(20)
Doğumdan sonra yapılacak vazifelerden birisi erkek çocuğu için iki koyunu akika kesmektir. Kız çocuğunun akikası ise bir koyundur. Fakat erkek için de, kız için olduğu gibi, bir koyun akika verilirse, herhangi bir beis yoktur. Aişe validemiz (r.a.) Allah Resulünün erkek çocuk hakkında iki koyunu, kız çocuğu hakkında da bir koyunu "akika" olarak kesmeyi, emir buyurduğunu rivayet etmektedir. Ve yine rivayet ediliyor ki. Allah'ın Resulü (s.a.v.) Hazret-i Hasan'ın akikası olarak bir koyun kesmiştir. Resulüllah'ın böyle yapması bir koyun ile iktifa etmenin de ruhsatlı olduğuna delalet eder.
Hadis-i şerifte Duyuruluyor ki:
"Akikayı doğan çocuğun ismi üzerine (niyet ederek) kesin.
Bismillah. Allahım falan çocuğun akikası senin içindir ve senin rızana yöneliktir, deyin."
Akika, hayat belirtisi görülen çocuğu Allah’a yaklaştırmaya vesile olan bir kurbandır. Çocuğu bela ve afetlerden korur; İsmail (a.s.) için gönderilen koç gibi. İslam dininin bir vecibesini yerine getirmenin bir sevincidir. Mü’min bir kimsenin hayata başladığının sevincinin ifadesidir.
Çocuğun kesilen saçının karşılığı altın veya gümüş tartıp sadaka olarak vermek sünnet-i seniyyedendir. Bu hususta bir haber varid olmuştur ki, Allah'ın Resülü (s.a.v.) Hazret-i Hüseyin'in doğumunun yedinci gününde Hazret-i Fatıma'ya emretti: "Onun saçını kes ve karşılığında gümüş tart, sadaka ver."
Aişe validemiz (r.a.) buyuruyor:
"Akika olarak kesilen hayvanın kemikleri kırılmamalıdır."
20) İslamda Kadın ve Aile, Mehmed Emre
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 5203
Toplumların temeli ailedir. Aile ise çocuk, karı ve kocalardan oluşmuştur. Baba ve anneler gelecek nesillerin sağlam bir yapı arzetmesini istiyorlarsa, çocuklarına gereken ilgiyi eğitim ve öğretim ve bilhassa terbiye alanında göstererek vermelidirler. Sağlam bir temel üzerine bina kurmayanların yaptıkları inşaatlar, birer birer çökmeye mahkumdur.
Kur'an-ı Kerim'de zikrolunan ayeti kerimelerde çocuğun değeri belirtilmiştir. "Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür."
"Muhakkak ki mallarınız ve oğullarınız birer fitnedir (imtihan vesilesidir) büyük sevap O'nun katındadır." Çocukların yetiştirilmesi ve terbiyesinin nasıl olacağı hakkında Kur'an-ı Kerim'i incelediğimizde, değişik ayetlerde zaman zaman baba-evlat münasebetlerinin çoğunda nezaket, hoşgörü, sevgi ve şefkat, müsamaha yüklü telkinlerin bulunduğu görülecektir. Bu da İslam nizamının aileyi teşkil edenlere verdiği önemi belirtir. Lokman suresinin hemen hemen birçok ayetleri bununla yakından ilgilidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz çocuklarla ilgilenmenin önemini belirterek bizi uyarmıştır. "Kişinin öldükten sonra amel defterinin kapanmayıp devamlı sevap yazılmasına sebep olan şeyler, kendisine dua eden salih bir evlat, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i cariye, kendisinden sonra halkın amel ettiği ilimdir."
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 5509
Davut Aleyhisselam zamanıydı. İki kadın çocuklarını da alarak kıra çıkmışlardı. Evlerinden de biraz uzakta idiler.
Yanlarında birbirlerinden ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzeyen küçük çocukları bulunduğu halde beraber otururlarken bir kurt gelip çocuklardan birini kapıp götürdü. Kadınlardan biri diğerine: Kurdun götürdüğü çocuk seninki idi, dedi. Diğeri ise, hayır senin çocuğun idi diyordu. Her biri kalan çocuğa sahip çıkıyordu. Anlaşamadılar. Bu ihtilaf üzerine davalaşmak için Davut aleyhisselamın huzuruna geldiler. Davud aleyhisselam kurdun saldırısından kurtulan çocuğun, yaşlı olan kadına ait olduğuna karar verdi. Yine mesele bitmedi. Kadınlar daha sonra Davud aleyhisselamın oğlu Süleyman aleyhisselamın huzuruna çıktılar ve meseleyi ona anlattılar. Süleyman aleyhisselam ben bu meseleyi hallederim, dedi. Daha sonra:
- Bana bir bıçak getirin, çocuğu kesip aranızda taksim edeyim, madem anlaşamıyorsunuz, yarısı birinizin, yarısı da birinizin olsun dedi. Genç olan kadın:
- Aman, hayır hayır. Allah sana rahmet ihsan etsin, çocuk benim değil, yaşlı kadınındır ben istemiyorum dedi. Bu sözler üzerine Süleyman aleyhisselam kalan çocuğun yaşlı kadına değil, genç kadına ait olduğuna hüküm verdi.
Zira genç kadın, çocuğun gerçek anası olduğundan kesilmesinden endişe ettiği için, onun ihtiyar kadında kalması pahasına da olsa hakkından vazgeçmişti.
İhtiyar kadın ise kesileceğini duyduğu halde endişelenmemişti.
Böylece genç olan kadın kendi çocuğuna kavuşmuş oldu.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !
- Ayrıntılar
- Kategori: İzdivaç ve Mahremiyetleri
- Gösterim: 5329
Taberani'de şöyle bir rivayet vardır:
"İbn-i Mübarek kardeşleriyle beraber bulunduğu bir gazvede onlara sorar: İçinde, bulunduğumuz cihaddan daha efdal bir amel biliyor musunuz? Hayır. bilmiyoruz cevabını alınca, "Ben biliyorum. İffetli bir adam düşünün, ailesi, çoluk ve çocuğu var. Geceleri kalkarak; uyumakta olan çocuklarını yoklar, üstü açılanları örter. İşte bunun ameli bizden efdaldir" der.
İtikadı sağlam, amelleri ihlaslı, davranışları İslami ölçülere uygun olan bir çocuğun yetişmesini arzulayan mükelleflerin, önce kendileri bu şartlar dahilinde şahsiyetlerini oluşturmalı, daha sonra ailede bunu uygulayacak pratiğe geçirmelidir.
Çocuğun yetiştirilmesinde birinci.derecede anneler sorumludur. Annelere gereken ilgiyi ve uygun nasihatları telkin etmek ise, babaların görevidir. İslam nizamı mükemmel bir toplumu kurmak için ilk önce mükemmel bir aile kurmayı şart koşmuştur. Aileyi kuracak fertler, İslami kimliklerine gereğince dikkat etmeli, İslami ve imani şuuru bir arada bulunduran eşler seçilmelidir.
15. Hicri yüzyılın içinde bulunan Müslümanlar, yeniden İslami bir toplum oluşturmak ve İslam şeriatını o toplum üzerinde ikame etmek mecburiyetindedirler. İşte bu hedefe yönelmiş olanlar da; yarınların büyükleri olacak çocukları iman, ibadet ve diğer konularda iyi yetiştirmelidirler.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !