Bir erkek, boşamak istediği karısını bir kere boşayabileceği gibi, ayrı ayrı zamanlarda veyahut toplu olarak iki kere veya üç kere boşayabilir. Ancak doğru ve münasip olan "toplu halde boşamamasıdır. Üç kere boşamak istese bile, teker teker ve ayrı ayrı zamanlarda boşaması uygun olur. Çünkü toplu olarak, bil­hassa üç talakla boşarsa, pişmanlık duyup karısını tekrar al­mak isterse buna hiçbir çare bulamaz.

Sünen-i Ebu Davud'da Mücahid'den rivayet edilmiştir:

Mücahid diyor ki: "Ben İbni Abbas'ın yanında bulunuyordum. Bir adam gelip karısını üç talakla boşadığını söyledi. İbni Abbas süküt etti. Hatta ben onun karısını kendisine reddedeceğini (karısını tekrar alabilecek olduğunu söyleyeceğini) sandım. Sonra ibni Abbas şöyle dedi: "Sizden biriniz kalkar abdallar gibi iş işler, sonra ey İbni Abbas, ey İbni Abbas der. Şüphesiz Allahü Teala: " ... Kim de Allah'tan korkarsa, ona bir çıkış yolu ihsan eder" buyuruyor. Şüphesiz ki sen Allah'tan korkmadın.

Bunun için sana bir çıkış yolu bulamıyorum. Sen Rabbine asi oldun, karın da senden kesinlikle boş oldu."

(Ebu Davud, c,1, s. 508),

İmam Malik'in Muvatta'ında şöyle rivayet edilmiştir:

Adamın biri Abdullah ibni Abbas'a: "Ben karımı yüz talak ile boşadım. Bana ne lazım geldiği hususunda görüşün,nedir?", dedi. Bunun üzerine Abdullah ibni Abbas şu cevabı vermiştir:

"Karın senden üç talak ile boş olmuştur. Doksan yedi talak ile de Allahü Teala'nın ayetlerini eğlenceye aldın."

Yine İmam Malik'in Muvatta'ında şöyle rivayet edilmiştir':

Adamın biri İbni Mes'ud'a gelerek: "Ben karımı sekiz talakla boşadım" dedi. Bunun üzerine ona: "Sana ne denildi?" diye sordu.

Adam: "Karımın üç talak ile boş olduğunu söylediler" dedi.

İbni Mes'ud: "Doğru söylemişler, o dedikleri gibidir" diye karşılık verdi.

Üç talakın kullanılış tarzı şu dört şekilden biri ile olmak­tadır:

1- Ayrı ayrı zamanlarda ve birer birer boşama yaparak üç talakı kullanmak ile.

2- Önce bir, daha sonra iki talak ile boşamak suretiyle,

3- Önce iki, sonra bir boşama vermek ile,

4- Bir defada üç talak vermekle.

Bir defada üç talakı birden kullanmak, bid'at olup sünnete aykırı bulunmaktadır. Boşamanın sünnete ayrılığı ile, geçerli olması birbirinden ayrı şeylerdir. Bu dördüncü şekil boşama, sünnete uygun bir ayrılış şekli olmamakla beraber geçerli sayılmaktadır. Bu hususta dört mezhebin fakihlerinin görüşleri aynı bulunmaktadır

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

Peygamberimiz buyuruyarlar ki:

"Üç şey vardır 'ki ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: (Onlar): Nikah, boşama ve ricat (boşadıktan sonra zev­cesine dönüş yapmak) dır."

(İbni Mace c, 1, s. 658).

Nikah ile kurulan yuva, dini bakımdan büyük bir ehemmiyet kazanır. Onun kopmasına sebep olacak bir sözü, hiçbir erkeğin ağzına almaması lazımdır. Şayet böyle bir sözü ağzından çıkaracak olursa neticesine katlanması gerekir. Öfkesi geçtikten sonra "Ben onu şaka söylemiştim, veya niyyetim başka idi" demesi hukuki bir kıymet ifade etmez. Nikah da böyledir. Bir kimse, bir şahsa hitaben, "Senin beşikteki kızını şu kadar mehir karşılığında ve şu şahidlerin huzurunda oğluma nikahladım" dese, babası da ''Verdim'' demiş olsa, dinen nikah olur ve bunu başka birine nikahlaması haram olur. Kişi gerek nikahta, gerekse kadın boşamakta önce iyi düşünmeli, sonra ağzından çıkacak sözü konuşmalıdır.

Bir kimse hanımını boşamayı kalbinden geçirmiş olsa, boşama ile ilgili bir lafzı söylemedikçe boşamış olmaz. Ebu Hanife hazretlerinin ictihadı bu merkezdedir.

Fakat, bugün boşa, yarın al, tekrar boşa birkaç ay sonra pişman olup tekrar müracaat et, sonra kalk gene boşa! Bu iş oyuncak değildir. Bu gibi sözler infilak eden şeyler gibidir, oy­narken patlar ve bir yuvayı harap eder.

Kadın boşarken de çok dikkat etmeli, çok düşünmelidir.

Yuvanın dağılmaması için elinden gelen gayreti göstermeli, ancak çaresiz kalınca boşama işine başvurmalıdır.

Peygamber Efendimiz hazretleri buyuruyorlar:

"Allah'a göre helalların en sevimsizi (dini bir sebebe dayanmayan) boşamadır." 

(İbni Mace c. l, s. 650).

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

 

Bir, insan, ölümüne sebep olan hastalığı esnasında, bain talakla karısını boşasa da ölse, karısı da henüz iddetini tamam­lamış olmasa, kocasına varis olur.

Koca, karısının üç hayız müddetinden ibaret iddetini dol­durduktan sonra ölse, kadın mirascı olamaz.

Kadın kocasına: "Beni üç talakla boşa" dese de, koca boşasa, kadın kocasına varis olamaz.

Ric'i talak, nikahı ortadan kaldırmadığından varis olmaya engel olmaz.

Ölüme sebep olan bir hastalık içinde veya ölmesi kuvvetle muhtemel olan bir hastalık halinde olan koca, karısını nikahı izale edecek şekilde bain talakla boşarsa, bu kimse miras kaçırıyor hükmünü giyer ve onun için bain talakla boşadığı karısı, iddeti içerisinde ölen kocasına mirasçı olur. Böyle bir hastalık halinde bulunanın, verdiği hayırlar, ancak malının üçte birinden olmak şartıyla geçerli olur.

Boşanan kadın, iddeti çıktıktan sonra hiç bir halde, ko­casının ölümüyle varis olamaz.

Bir kadın, ölümüne sebep olan bir hastalık devresi içinde, (kocasındaki iktidarsızlık, alet kesikliği gibi meşru sebeplere dayanarak hakim kararı ile) kocasından ayrılsa ve henüz iddeti dolmadan ölse, kocası da ona mirascı olur. Çünkü kadın da ko­casından miras kaçırıcı sayılır.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

Boşama ehliyeti ve salahiyeti erkeğe aittir. Karısını boşamak isteyen erkekte şu şartlar aranır:

Erkeğin akıllı olması, erginlik çağına ermiş ol­ması, uyanık bulunması.

Bir kölenin karısını efendisi, bir çocuğun karısını da babası boşayamadığı gibi, delinin de, karısını boşaması geçerli sayılmaz. Şayet deli olan kimse, henüz akli muvazenesini kay­betmeden önce, karısının boş olmasını bir şarta bağlar, sonra deli olursa ve deliliğinde o şart tahakkuk ederse karısı ondan boş olur.

Büluğ çağına ermeyen çocuğun talakı da geçerli değildir. Bunak olan, yahut baygın halde bulunan kimsenin boşaması ve uyuyanın ağzından çıkan boşamakla ilgili söz de geçerli değildir.

Sözünden gerek hakiki ve gerekse mecazi bir mana kasdet­meyip şaka niyeti ile yaptığı boşama geçerli sayılır. Çünkü yu­karda geçtiği gibi, Resulüllah (s.a.v.):

"Üç şey vardır ki, cid­disi de ciddi, şakası da ciddidir. (Onlar) Nikah, talak ve ric'at (boşadığı kadına dönmek) buyurmuştur.

Mükreh (boşanmaya zorlanan kimse) ve sarhoş olanın boşaması geçerlidir. Sarhoş olan kimsenin sarhoşluğu isterse sulu içkilerden olsun, isterse afyon, esrar, eroin ve benzerleri gibi maddelerden olsun, fark etmez. Dilsiz olan kimsenin talakı ise işaret ile olur. Yani kendine mahsus işaretle boşadığı za­man, o boşama da geçerlidir.

İşaret yerine yazı yazsa, o yazıyla da boşama yerine gelmek­tedir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

Cinsi münasebete gücü yetmeyen kimseye, fıkıh ıstılahında "innin" denir. Böyle bir illete tutulmuş olan erkeğin karısının kocasından ayrılmak için dava açmaya hakkı vardır. Eğer koca iktidarsızlığını kabul ederse, hakim dava anından itibaren mahkemeyi bir kameri yıl erteler. Bu müddet zarfında temas olursa, artık davaya lüzum kalmaz. Fakat iktidarsızlık yine de­vam ederse, kadının talebi üzerine hakim aralarını ayırır.

Bu ayrılık bir bain talak olur. Kadına, halvet olması sebebiyle tam mehrini vermek gerekir ve kadın iddetini bekler.

Yumurtaları alınmış (buruk) bir erkeğin durumu İnnin gibidir.

Tenasül aleti kesik olan erkek, kadının istemesiyle yine mahkemece derhal karısından ayrılır.

İktidarsızlıkla ilgili bir hadise Hz. Resülüllah zamanında olmuştu:

Ashab'dan Rifaa (r.a.) karısını boşadı. O da Abdurrahman bin Ezzebir ile evlenmişti hadise onunla ilgilidir.

Aişe (r.a.)in şöyle dediği rivayet olunmuştur:

Rifaatü'l-Kurazi'uin zevcesi (iken boşanan kadın), Peygamber (s.a.v.)e gelerek:

- "Ben, Rifaa'nın (nikahı) altında idim. O, beni boşadı ve talakımı (n tamamını) kesinleştirdi. Ben ondan sonra Abdürrahman bin Zebir ile evlendim. Onun yanında, elbisenin pürçeğini andırandan başka, bir şey yok" dedi. Resul-i Ekrem bunun üzerine:

- "Sen Rifaa'ya dönmek mi diliyorsun?" dedi.

Kadın:

- "Evet" cevabını verdi. Resul-i Ekrem:

- "Asla! Sen onun balcağızından, o da senin balcağızından tatmadıkça (bu olmaz)" buyurdu.

(Mişkat s. 284; Müslim c.4,s.154)

Kocası, "Ya Resülallah! Yemin ederim ki yalan söylüyor. Ben onu ham deri gibi yere çalıyorum. Ama o dik kafalılık edip eski kocasını istiyor" dedi. Resülüllah Efendimiz, adamın yanındaki iki oğlunu gördü ve "Bunlar senin oğulların mı?" dedi. O da "Evet" deyince, kadına "Buna rağmen bu iddiada bu­lunuyorsun. Bu çocuklar karganın kargaya benzemesi gibi babalarına benziyorlar" dedi. Yani, eğer adamın erkekliği olmamış olsaydı çocukları da olamazdı.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com