Evlenecek olan damat adayının, daha evlenmeden önce malı, mülkü, serveti olması şart değildir. Fakir de olsa evlenirse Allah (c. c.) onu kereminden rızıklandırır. Yeter ki o, evliliği Allah rızası için yapmış olsun. Bu husus ayet ile Kur’an’da beyan buyurulmaktadır. Şu kadar var ki, ileri derecede saf, anormal ve bu durumda bir aileyi geçindirmekten aciz ve sorumsuz olduğu apaşikar olan birisi olmamalıdır.
Cemiyetimizde, evli olup da zengin olanlar ve zengin olmasa da evini ve ailesini normal olarak geçindirenler, bekarlıklarından beri böyle değildiler. Zamanla, çalışıp o hale gelmişlerdir. Zamanımız da damat seçecek olanların yüzde doksanı; din-iman, ahlak, soy-sop, namus gibi değerleri düşünmeyip sadece "para, pul, mevki" gibi şeylerle değerlendirme yapmaktadır ki, büyük bir yanlışlıktır. Bu yanlışlığın büyüklüğünü boşanma dosyaları bağırıp durmaktadır. Lüks yerlerde yaşayıp huzuru olmayan bir kadınla, bir gecekonduda yaşadığı halde kalp huzuruyla dolu olan bir kadını düşününüz ...
Altın bir köşk içersine konulup devamlı işkence edilen bir insan, o köşkten tat alabilir mi?
Onun için, kendine koca seçecek olan kızlar, değerlendirmelerini iyi yapmalıdırlar.
"Herkes kötü olabilir ama, benimkisi yapmaz" saflığında bulunmamalıdır. Pişman olup da sonradan oturup ağlamak hiç bir şeyi halletmez.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !