a) Kadın-erkek karışıklığı:

Kadın ve erkeklerin birbirleriyle karışıp görüşmeleri sonucu çok zaman, aralarında şehvet meydana geldiği, onun da daha ileri giderek zinaya sebep olduğu için, müslümanlıkta harem­lik, selamlık vardır.Yani kadınlar ayrı, erkekler ayrı olmalıdır.

İslam dini hem zinayı, hem de ona sebep olacak yolları ya­sak etmiştir.

"Kadınlarla-erkekler, kızlarla-oğlanlar bir arada olurlarsa, karşı cinse şehvetsiz yaklaşmaya alışırlar" sözü bir aldatmaca­dan ibarettir. Avrupa ve Amerika'da bu karışıklık vardır da, zina önlenmiş midir? Aksine fuhuş sarmıştır oraları.

Zinanın okumakla önlenebileceği de yalandır.

Bugünün okumuş insanları arasında görülen fuhuş hesap edilecek olursa, besmelesiz okunan ilmin fuhşu kaldırmaya ve­sile olması şöyle, dursun, fuhşu teşvik ettiği kesin olarak görüle­cektir. Esasen, insanın kalbine Allah korkusunu koyamayan her türlü ilim ve terbiye, ferdleri fenalıklardan ve bozgunculuk­lardan uzaklaştıracak olan faziletli ahlakı meydana getiremez.

Esasen ahlaksızlığa set çekecek tek yol, insanları İslam terbiyesiyle yetiştirmektir. Fakat bu dahi kafi değildir. Bununla be­raber zinaya giden yolları da kapamak gerekir. İşte bu yollar­dan birisi kadın-erkek karışıklığıdır.

İslam dini bunu yasaklamaktadır.

Fuhuş şakşakcısı ve namus düşmanı kimseler, "kızlar er­kekler bir arada bulunur, beraber okurlarsa kardeşçe birbirle­rine yaklaşırlar" diye bu milleti senelerce oyaladılar. Söylediklerine kendileri de inanmıyorlardı ama, namus ve iffete düşmanlıkları böyle söylemelerini gerektiriyordu.

Daha sonra ağız değiştirip "evlilik öncesi ilişki şart" çiftler birbirlerini daha iyi anlarlar" demeye başladılar. Bu, "zina yapmak şart" demekti.

Her iki sözlerini de gerçek hayat yalanlıyordu. Karışık eğitimde, öğrenciler diplomalarını alırken, bir çokları bekaret ve namuslarını okulda bırakıyorlardı.

İkinci sözlerine yani evlilik öncesi ilişkiye gelince; onu da kulu-kölesi oldukları Avrupa ve Avrupalılar yalanlıyorlardı. Buna örnek olması bakımdan ibret alınması düşüncesiyle aşağıdaki gazete haberini sunuyorum:

Florida'da bizim çağdaşları çileden çıkartacak yemin töreni yapıldı.

b) Bakmak:

Bakmak şehveti kamçılayan harekete geçiren sebeplerden­dir. Peygamberimiz:

"Gözler zina ederler" buyuruyor.

Kadın ve erkeklerin göz kırpışmaları, kadınların gözlerini süzmeleri ve cinslerin birbirlerine bakmaları, gözün zinasıdır. İslam dini bunu yasaklamaktadır. Kur'an-ı Kerim harama bakmayı hem kadınlara hem de erkeklere haram kılmıştır.

Nur suresi 31. ayette,

"Ey habibim, mümin erkeklere söyle gözlerini ha­ramdan korusunlar," buyurmaktadır. Kadınlara emir de aynı sürenin 31. ayetindedir:

"Ey habibim mümin kadınlara söyle, gözlerini ha­ramdan sakınsınlar."

Babalar ve anneler, çocukları on yaşına girince yataklarını ayırmaları gerekmektedir. Bu, dinen onların görevidir. Çünkü çocuklar bu yaşta aynı yatakta uyudukları takdirde uyanık veya uyku halinde birbirlerinin utanç yerlerini görmelerinden, cin­sel bir arzunun uyanmasından ve ahlaklarını bozmasından endişe edilir.

Evet, bu, İslam'ın çocuk velilerine gereken tedbirleri alma­larının, koruyucu tedbirlere başvurmalarının vacib olduğuna kesin delildir. Çocuğun iç guddesinin tehyic edilmesini gerekti­ren ortamı bertaraf etmeleri gereklidir. Böylece çocuk düzenli, ahlaklı, edepli, faziletli ve iffetli yetişip gelişir.    .

Peygamberimizin Tatbikatı:

Bir kurban bayramı gününde Resülüllah (a.s.) Efendimiz terkisine amcası oğlu Fazl'ı almıştı. Fazı o günlerde ergenlik çağına girmek üzereydi. Has'am kabilesinden güzel yüzlü bir kadın bazı dini meseleleri öğrenmek için Peygamber (a.s.) Efendimizden bir şeyler soruyordu, Fazl da o kadına bakıyordu. Hz. Peygamber (a.s.) Efendimiz onun bu halini görünce çe­nesinden tutup yüzünü başka yana döndürdü."

Resulüllah (a.s.) Efendimiz Fazl'ın çenesini tutup yüzünü başka tarafa çevirdiğinde, amcası Abbas (r.a.) da orada bulunu­yormuş. Durumu görünce, "Amcan oğlunun boynunu çevir­din?" demiş. Resulüllah (a.s.) da ona: "Bir genç erkek ve bir de genç kadın gördüm, aleyhlerine bir fitneden emin olamadım ... " buyurdu.

Peygamberimiz bir defasında "Ya Ali! Bir bakıştan sonra tekrar bakma. Zira birinci bakış senin için caiz ise de ikincisi değildir" buyurdular. İnsan gözü ansızın namahremi görebilir. Bu husus Resulüllaha sorulunca: "Gözünü başka tarafa çevir" cevabını vermişlerdir.

Gözü harama bakmaktan korumak insana bir iman ve iba­det lezzeti tattırır. İnsan zevk aldığı bir şeyden, helal olmadığı için vazgeçerse Allah Teala buna mukabil ona manevi bir zevk ihsan eder. Bu hakikatı Resul-i Ekrem (s.a.) şöyle ifade ederler:

"Herhangi bir müslüman, bir kadının güzellikle­rini görürde sonra gözünü kaparsa Allahü Teala ona, lezzetini ta kalbinde duyacağı bir ibadet nasip eder."

Resulümüz buyuruyorlar ki:

"Her kim bir kadını görüp iştahı çekerse, gidip he­laliyle cinsi münasebette bulunsun."

Ahmed İbni Hanbel

Peygamberimiz önemli bir hususu, bilhassa kadınlara hatırlatmak kabilinden buyuruyorlar ki:

"Hiç bir kadın kocasına başka bir kadının özellikle­rini anlatmasın. Çünkü kocası o kadını görmüş gibi olur."

c) Dokunmak:

Bu hususu izah bakımından emekli müftülerimizden sayın Mehmet Emre şöyle yazıyorlar:

Zinaya yol açmada eller, gözden daha ilerdedir. Bir erkek, nikah düşen bir kadının eline veya vücudunun herhangi bir ta­rafına şehvetle dokunacak veya tutacak olursa, bu, elinin zi­nasıdır. Çünkü kadına şehvetle el dokunduracak olursa kal­binde menfi hisler peyda olur. Bunun aksini iddia eden ya ya­lancıdır veya erkeklik hissinden mahrumdur. Elektrik so­basının fişini, prize taktığınız zaman tedrici bir ısınma başlar. Aksi halde, ya soba bozuktur veya ana hatta cereyan yoktur.

Bu hususta Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz buyuruyorlar ki: "Birinizin başına demirden bir iğne batırılması kendine helal olmayan kadına el sürmesinden hayırlıdır."

Kalb, vücud ikliminin sultanı; el de onun arzularını yerine getirmeye memur ve icra vasıtasıdır. El, hayırlı ve şerli işlerin zuhura geldiği yerdir. Bu sebeple birçok şeylerde mecazen elin zikri geçmektedir. Mesela, hırsıza "eli uzundur" deriz. Cömerdi, "eli geniştir" diye tanıtırız. Müsrifi, "eli açıktır", çare­sizi "eli kolu bağlıdır" diye tavsif ederiz. [38]

Yabancı bir kadına şehvetle bakan, onunla zina yapmak ar­zusunu taşıyan bir kimse, bunun kendi yakınına başkası ta­rafından tatbik edilmesini düşünmelidir. Nasıl ki, bir kimse­ kendi ailesine, anne ve kız kardeşine, kızına akrabasına yabancı bir erkeğin bakmasını, onunla zina yapmasını istemezse, başkasının da istemeyeceğini ve arzu etmeyeceğini bilmesi ve ona göre hareket etmesi lazımdır.

d) Dinlemek:

Şehveti tahrik edecek olan şarkı-türkü gibi şeyleri dinlemek ve aralarında nikah olmayan erkek ile kadının birbirlerine şehevi şeyleri konuşup dinlemeleri de günahtır.

Bunun yanında, kadınlar konuşurken, kelimeleri eğip bük­mek yerine ağırbaşlı, olgun bir şekilde konuşmalıdırlar.

Harama, zinaya götüren sözlerle beraber çalınan ve şehevi hisleri uyandıran çalgıları da bu cümleden sayabiliriz.

Demek ki azalarımızı da günahtan korumakla vazifeli bulu­nuyoruz. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de buyuruluyor ki:

"Kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumlu­dur."

(İsra Süresi, ayet:36)

Bazı kadınlar, ses yapan ayakkabılar giyip, tak-tak diye ses yaparak yürümektedirler. İslamiyetten önce kadınlar ayak bi­leklerine halkalar takar ve ayaklarını sertçe basarak ses çıkarırlardı. Şimdiki kadınların sert topuklu ayakkabıları da onların bir benzeridir. İkisi de yasak, ikisi de çirkindir. Çünkü ikisi de dikkat çekmektedir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

[38] İslamda Kadın ve Aile, s.:

 

 

Evlilik Öncesi Cinsel İlişkiye Hayır Yemini 

   
© incemeseleler.com