Miras konusunda kadın ve erkek farklıdır. Bir erkeğe, iki kadının hissesi verilir. Bu taksim şekli din düşmanlarının arayıp da bulamadığı bir husus olmuş ve devamlı bunu dille­rine dolar olmuşlardır. Sanki İslam Dini kadını yarım insan kabul etmiştir. Bir İslami meseleyi tek başına ele alırsak yanılırız. İslam topyekün ele alındığı zaman doğru neticeye varılır. Erkeğe göre kadına yarım hisse veren müslümanlık, onu başka cihetlerden alabildiğine koruma altına almaktadır.

Kadınlar her durumda erkeklere göre yarım hisse almazlar. Mesela: Bir kimse ölse de bunun çocukları olsa, anne ve babasından her birine altıda bir hisse verilir. Annesi kadın olduğu halde, babası kadar hisse almaktadır. Yani kadın ve erkek eşit mal almaktadırlar.

İkinci bir mesele: Eğer ölen erkek veya kadının çocuğu da babası da yok da sadece erkek veya kız kardeşleri varsa, bu du­rumda da bu erkek veya kız kardeşe altıda bir hisse vardır. Bu durumda da erkeğe de kıza da eşit pay düşmektedir.

Ama hayır, art niyetli insanlar ille bir taraf bulup, onu kendi bozuk düşüncelerine göre işlemelidirler. Evet, normal ve asıl miras yollarında erkeğe bir kadına yarım olarak hisse verilir. Dileyen inanır, kabul eder, dileyen inkar eder o da ahiretteki cezasını kabul eder.

Emekli müftülerimizden Mehmed Emre'nin bu konuyla il­gili izahını ehemmiyetli bulduğumuz için buraya alıyoruz:

"Kadın; miras, hibe ve satın alma yoluyla mal edinmek hakkına sahiptir. Bu malı, istediği şekilde tasarruf eder ve pa­rasını kocasına vermeye de mecbur değildir. Malının tamamını veya bir kısmını satmaya yahut yenisini satın almaya hak ve se­lahiyeti vardır. Yani mal edinme ve bunu idarede kadın, erkekle müsavi bir hakka sahiptir."

"Ayrıca babasından, kocasından ve çocuklarından miras alır. Ancak gayr-i müslim bir zevce feraiz hükümlerine göre, Müslüman kocadan miras alamaz. Zira din ayrılığı, İslam hu­kukunda irse mani hallerdendir."

"Kız evlat, oğlan evladın yarısı kadar miras alır. Kadının ko­casından, kardeşlerin baba ve annelerinden aldığı mirasta kadınların erkeklerden farklı ve düşük payaldığı göze çarp­maktadır. Garp müşteşrikleri ve bazı İslam düşmanları, mal bulmuş muhteris sevinci ile, bu hususu kalemlerine ve dillerine dolayıp ileri geri yazmakta ve konuşmaktadırlar."

"Bu meselenin inceliği ve hikmeti şudur: Erkek devamlı ka­zanır, kadın ise mütemadiyen tüketici (müstehlik)dir. Erkek; yorulmakta, yıpranmakta ve harbe giderek sakatlanmaktadır. Kadın için böyle bir hal bahis mevzuu değildir. Binaenaleyh o, babasının evinde bulunduğu müddetçe, bakımı babasının üzerindedir. Evlenmesini müteakip ise, nafakası kocasına ait bu­lunmaktadır. Onun bakamadığı zamanlar olursa veya kocası ölürse nafakası babasına, oğluna ve yakın hısımlarına lazım gelir."

"Devamlı üretici olan oğlan evlat ile mütemadiyen tüketici olan kız bir olabilir mi? Bunlardan ayrı olarak, erkek, aldığı ai­leyi besleyecek, doğan çocukların yeme, içme ve tahsil masraf­larını düşünecektir. Kadında bu gibi mükellefiyetler yoktur. Kendisinin ve doğacak çocuklarının nafakası ve bakımı ko­casına ait bulunmaktadır."

"Bu teminatlar kadın için sarih bir haktır ve katiyet ifade et­mektedir. Miras meselesi ise böyle bir katiyet ifade etmemekte­dir. Baba her zaman mal bırakmaz ki ... Bazen borç bıraktığı da olur."

"Şaşı gözün çarpık görmesi tabiidir. Zira başka türlü görme­sine imkan yoktur. Fakat baktığı şey için tabii değildir. Çünkü o, baktığı bir şeyi iki olarak görmektedir. Fakat hakikatte o iki değil bir tanedir. İslam düşmanlarının Kur'an-ı Kerim hakkındaki sözleri, güneşi balçıkla sıvamaya kalkmak gibi bir davranıştır."

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eserin başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com