Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz buyuruyor:

"Erkeklerinizden iki de şahid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa o halde razı (ve doğruluğuna emin) olacağınız şahidlerden bir erkekle iki kadın (yeter. Bu suretle) kadınlardan biri unutursa öbürünün hatırlatması (kolay olur).

(Sure-i Bakara 282).

Erkek, şahitte aranan vasıflar kendisinde varsa, gerek ce­zai gerekse kul hakları ile ilgili hukuk davalarında şahidlik ya­pabilir.

Bir erkek şahid bulunmakla beraber, diğer erkek şahidin ye­rini tutmak üzere ise iki kadın, şahidlik yapabilir. Bu şahidlik de ancak kul hakları ile ilgili hususlarda geçerlidir. Kısas ve hadd-i şer'i gibi hususlarda kadının şahidlik yapması makbul değildir. Zira onun acıma hissi çoktur. Merhameti aklına galip gelir ve dini hükmün yerine getirilmesini engeller.

Şahitlikte bir erkeğe mukabil iki kadının şart olması sebep­siz değildir. Hemen bunu ele alıp "İslam Dini Kadınları erkeğin ancak yarısı kadar kabul ediyor" demek -hem insafsızlık hem de bilgisizliktir. Bunu söylemek için insanın ya cahil, ya kötü ni­yetli olması gerekir.

Bir kere kadın erkeğe göre daha heyecanlıdır. Bir arabanın diğerine çarpasında, vapurun hafif sallanması anında, yangında veya en basidinden bir fare gördüğünde çığlığı ilk ba­sanlar kadınlardır. İsteri nöbetleri en çok kadınlarda görülüyor.

Her kadın ayın yarısında adeta hastadır. Şöyle ki: Zaten 3 ile 10 gün arasında adetlidir ..

Adeti yaklaşırken ve temizlendikten sonra da yine bir müd­det adetinin tesiri altında, tabiilikten uzak bir zaman geçirir. Buna yarım ay değil de, istersiniz siz bir hafta deyiniz. Yani dörtte bir. Bu da küçümsenecek bir zaman parçası değildir, insan hayatında.

Erkek, 5 dakikalık bir zamandan sonra kendi başına kalıyorken, kadın yükünü yeni yüklenmektedir. Bu yükü 9 ay taşır. Ondan sonra karnından çıkarıp kucağına alır. En az 1-2 sene de öyle taşıyacaktır. Bu haller ona, erkek ile aynı seviyede olmayı bırakın, önceki seneleriyle sonraki seneleri arasında bile farklılık getirir.

Kadının hayatından heyecan hiç ayrılmaz. Onun için hadi­selerin heyecanına kapılıp sık sık gözyaşı döker. Gözyaşı döken kadınlar, sadece ev hanımları, hatta işçi kadınlar değildir. Bir kadın Başbakan bile olsa, erkeklerin hiç ağlamıyacağı bir toplantıda, konuşmada ve kürsüde ağlayıverir. İcabında kendi konuşmasına bile ağlar.

En hayati meselelerde biraz acıklı hal görünce yine heyecan­lanıp, şahitliği şunu bunu unutup hemen heyecanına kapılır.

Dolayısıyla bir erkek yerine iki kadının şahit olmasını iste­mek, onları aşağı görmek değil, onların ruh yapısını görmektir.

Bir kadın şahidin yanında, başka bir kadın daha isteniyor ki, birisi şaşırıp, heyecanlanır veya unutursa, diğeri onu tamam­lasın. Gerçi öbürü de kadındır ama, kadın da olsa, biri ne derece tesir altında kalırsa, diğeri de aynı eşitlikte olmayıp, kendi aralarında farklı olurlar. Bu durumda birinin eksiğini diğeri ta­mamlayabilir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eserin başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com