Kadının yolculuk yapması, yanında mahremi olan bir erkek veya kocası bulunması şartına bağlanmıştır. Bunlardan biri olmadıkça dinen yolculuğa çıkmasına izin verilmemiştir. Bazı hadis-i şeriflerde bir günlük, bazılarında ise bir gecelik mesafelere gitmesine yasaklama getirilmiş bulunmaktadır.
Bu hususla ilgili beyanların ortak tarafları, yanında kocası veya kendisine nikahı haram olan erkeklerden bir mahremi bulunmadıkça, kadının seyahate çıkmasının yasaklanmış olduğudur. Gidilecek mesafenin uzunluğu arttıkça yolculuk günahı da katmerleşmektedir. Mesafe kısalmakla sorumluluk kalkmaz. Belki biraz hafiflemiş olur.
İslam dini, yanında, sayılan erkeklerden biri veya kocası bulunmayan bir kadının hacca gitmesine bile izin vermemiştir. Kadınlık iffetini korumayı kendisine şiar edinen bir kadın, dinimizin bu sınırını asla aşmamalıdır. Gerek yurt içinde, gerek yabancı memleketlerde tek başına seyahate çıkmaya cür'et, ya kadınlık şerefini hiçe sayan veya bu gibi değerleri esasen çiğnemiş bulunan bir kadına mahsus davranışlardandır.
Yüce dinimizin getirdiği yasaklamalar, seyahat hürriyetini ortadan kaldıran hükümler olmayıp, kadının şeref ve iffetine gelmesi muhtemel zararı engellemeyi hedef almış bir tedbirdir.
Bir kadın, kendisine hac farz olunca bu vazifeyi yerine getirmekle mükellef olur. Ancak, yanında ya kocası veya nikahı ebediyyen haram olan erkeklerden birinin bulunması lazımdır. Bahsi geçen erkeklerden biri bulunmazsa, kendi başına yolculuk yapması haramdır. Hatta kız kardeşinin kocası yani eniştesi ile yolculuk yapması bile caiz değildir. Çünkü onunla evlenmenin haramlığı geçicidir. Kızkardeşinin ölümü veya boşanması halinde bu haramlık kalkmaktadır. Nitekim bu bahis yukarıda açıklanmıştır.
Zengin bir kadının yanında, birlikte yolculuk yapmasına izin verilmiş erkeklerden biri bulunduğu takdirde hacca gidip üzerindeki farzı ifa etmesine kocası engel olamaz. Çünkü Allahü Teala'nın hakkı, kocanın hakkından önde gelmektedir. Hanefi mezhebinin sarih hükmü budur.
Hal böyle iken, zamanımız kadınlarından bir kısmı, kendi başına hacca gitmekte; yurd içinde veya dışında kendi başına seyahata çıkmaktadır. Bu işin mahzurunu perdelemek için "Falan veli'nin türbesini ziyaret edeceğim" fikrini ileri sürmektedir. Bu gibi iddialar, yırtığı kapatmayan yama gibi, basit ve dini dayanaktan mahrumdur.
Harbe gitmek istemeyen ve bunun için de gönüllü olarak askere kaydını yaptıran şahsı Resul-i Ekrem (s.a.v.) efendimiz, harbe gitmekten alıkoyup karısını hacca götürmekle vazifelendirmiştir. Çünkü, askerlik ve harbin bir gayesi de namusu korumaktır.
Peygamberimiz'in bu husustaki hadis-i şerifleri gayet açıktır:
"Kadın, üç günlük yahut daha fazla (mesafede bulunan bir yere kendi başına) yolculuk yapmasın. Beraberinde babası, oğlan kardeşi, oğlu, kocası veya mahremi (bulunan bir erkek) olması müstesna. (O zaman gidebilir.)
İbni Mace c. 2, s. 968
Bu hususlar kesin olmakla beraber, bazı kadınlar kendi başlarına hacca gittikleri gibi, götürenler de, bu yasağı bildikleri halde, üç kuruşluk menfaat için onları götürmektedirler.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !