Hatim duasının arapçası ve cümle cümle manalı açıklaması

 


اَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ اْلعاَلَمينَ

Hamd âlemlerin Rabbi Allahü Teâlâ'ya mahsustur.

وَالصَّلوةُ وَالسٍّلاَمُ عَلى سَيِّدِناَ مُحَمَّدٍ وَعَلى الِه وَصَحْبِه اَجْمَعينَ

Salat[1] ve Selam[2] Efendimiz Hz. Muhammed S.A.V.e onun Al ve Ashabının cümlesine olsun

وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْلَناَ واَرْحَمْناَ اَنْتَ مَوْليناَ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمينَ

Bizi affet, bizi bağışla bize merhamet eyle Sen Mevlâ'mızsın ve sen erhamürrahiminsin.

اَنْتَ مَوْليناَ وَاَنْتَ اَكْرَم ُاْلاَكْرَمينَ

Sen Mevlâ'mızsın ve sen ikram edenlerin en fazla ikram edenisin.

اَنْتَ مَوْليناَ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمينَ

Sen Mevlâ'mızsın ve sen erhamürrahiminsin.

اَنْتَ مَوْليناَ فاَنْصُرْناَ عَلىَ الْقَوْمِ الْكاَفِرينَ *

Sen Mevlâ'mızsın Kafirler topluluğu üzerine bize yardım eyle!.

اَللّهُمَّ اِنَّا نَسْئَلُكَ رَحْمَةً مِنْ عِنْدِكَ

Allah'ım Biz senin indi mâneviyenden bir rahmet istiyoruz,

تَهْدى بِهَا رَوْعَنَا

Ki, o rahmet sebebiyle kalplerimize hidayet ver.

وَتَلُمُّ بِهَا شَعَثَنَا

O rahmetle dağınıklığımızı toparla,

وَتَجْمَعُ بِهَا شَمْلَنَا

Onunla tefrikamızı (dağınıklığımızı) birleştir.

وَتَشْفى بِهَا مَرْضينَا

O rahmetle hastalarımıza şifa ihsan eyle

وَتُزَكّى بِهَا اَعْمَالَنَا

O rahmetle amellerimizi (riya ve süm'adan) tezkiye et, temizle,

وَتُلْهِمُنَا بِهَا رُشْدَنَا

O rahmetle (feyiz yoluyla) kalplerimizin rüşte ermesini ilham eyle.

يَا جَامِعَ النَّاسِ اَللّهُمَّ اجْمَعْ اُمَّةَ مُحَمَّدٍ عَلى نوُرِ هِدَايَتِكَ

Ey İnsanları toplayan (Allah'ım) Ümmeti Muhammedi hidayet nurun üzere cem eyle topla,

يَا جَامِعَ النَّاسِ اَللّهُمَّ اجْمَعْ اَوْلاَدَ اُمَّةِ مُحَمَّدٍ اِلىَ نوُرِ هِدَايَتِكَ *

Ey İnsanları toplayan! Ümmeti Muhammed'in evlâdını hidâyet nuruna topla,

اَللّهُمَّ اِنَّا نَسْئَلُكَ

Allah'ım biz senden istiyoruz

بِصَمَدَانِيَّتِكَ وَبِوَحْدَانِيَّتِكَ وَبِفَرْدَانِيَّتِكَ وَبِعِزَّتِكَ الْبَاهِرَةِ وَبِرَحْمَتِكَ الْوَاسِعَةِ

Samadaniyetin[3] vahdaniyetin[4] ferdaniyetin[5] izzeti bahiren (açık izzet ve galeben)  ve geniş rahmetin hürmetine,

اَنْ تَجْعَلَ لَنَا نوُرًا فى مَسَامِعِنَا

Kulaklarımıza nur vermeni (ki onunla hakkı işitip ona tabi olalım).

وَنوُرًا فىاَعْيُنِنَا

Gözlerimize nur vermeni (ki onunla hakkı görüp tabi olalım).

وَنوُرًا فى اَجْدَاثِنَا

Kabirlerimize nur vermeni (ki o nur sebebiyle kabrin zulmetinden kurtulalım).

وَنوُرًا فى قُلُوبِنَا

Kalplerimize nur vermeni (ki onunla sadrımız açılıp her halimizde basiret ve tefekkür üzere olalım).

اَللّهُمَّ آتِناَ نِعْمَةً ظَاهِرَةً وَنِعْمَةً بَاطِنَةً يَاقَوِىُّ يَادَائِمْ يَا حَىُّ يَا بَاقِى

Allah'ım bize zahiri ve Batıni nimet ihsan eyle[6] Ey Kavî, dâim, Hay ve Bâki[7] olan Allah'ım

حَسْبُنَا اللهُ لِدينِنَا

Dinimiz(i mahafaza) için Allah bize kafidir.

حَسْبُنَا اللهُ لِدُنْيَانَا

(Maişetimizi temin ettiğimiz) dünyamız için bize Allah kafidir.

حَسْبُنَا اللهُ الْكَرِيمُ لِمَا اَهَمَّنَا

Bizim için mühim olan her işimizde keremi bol olan Allah bize yeter.

 حَسْبُنَا اللهُ الْحَليمُ الْقَوِىُّ لِمَنْ بَغى عَلَيْنَا

Halim[8] ve Kavi[9] olan Allahü Teâlâ, bize karşı azgınlık ve zulüm edenler için kafidir.   

حَسْبُنَا اللهُ الشَّديدُ لِمَنْ كَادَنَا بِسُوءٍ

Bize kötülük kastedenlere karşı şiddetle mukabele eden Allah bize kafidir

حَسْبُنَا اللهُ الرَّحيمُ عِنْدَ السَّامِ

Ölüm anında rahim olan Allah'ımız bize kafidir.

 حَسْبُنَا اللهُ الرَّؤُفُ عِنْدَ الْمَسْئَلَةِ فِى الْجَدَثِ

Rauf: Çok şefkatli, merhameti bol olan Allah kabirdeki sual ânında bize yeter

حَسْبُنَا اللهُ اللَّطيفُ عِنْدَ الْميزَانِ

Latif olan (İncelik gösteren, sezilmez yollardan nimetler veren, en ince işlerin içini bilen) Allah mizanda, bize kafidir

حَسْبُنَا اللهُ الْقَديرُ عِنْدَ الصِّرَاطِ

Kudret (Her şeye gücü yeten), ve azamet sahibi Allah Sırat'ta bize kafidir.

حَسْبِىَ الله ُلاَ اِلهَ اِلاَّهُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظيمْ

Bana Allah kafidir, O'ndan başka ilah yoktur; ben O'na tevekkül ettim. O büyük Arş'ın da Rabbidir

يَا رَحْمنَ الدُّنْيَا وَيَا رَحيمَ اْلآخِرَةِ

Ey dünyada inanan ve inanmayan bütün mahlûkâta iyilik ve ihsanda bulunan, ahirette ise yalnız inananlara lütuf ve ihsan eden…

وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْلَناَ واَرْحَمْناَ اَنْتَ مَوْليناَ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمينَ *

Bizi affet, bizi bağışla bize merhamet eyle Sen Mevlâ'mızsın ve erhamürrahiminsin.

اَللّهُمَّ اجْعَلْ هذَالْخَتْمَ الشَّريفَ وَالْفَاتِحَةَ الشَّريفَةَ وَاْلاِخْلَاصَ الشَّريفَه وَالصَّلَوَاتِ الشَّريفَةَ اَوَّلاً هَدِيَّةً وَاصِلَةً اِلى رُوحِ نَبِىِّ الرَّحْمَةِ

Allah'ım Bu okunan hatmi şerif, fatiha-i şerife ihlas-ı şerif ve salavat-ı şerife(den hasıl olan sevab)ı evvela rahmet peygamberinin ruhuna vasıl bir hediye kıl.

وَاِلى اَرْوَاحِ اَهْلِ بَيْتِه وَآلِه وَاَزْوَاجِه وَاَصْحَابِه رِضْوَانُ اللهِ تَعَالى عَلَيْهِمْ اَجْمَعينَ

Ve Ehl-i Beyt'inin, âlinin, ezvacının-i ve ashabının Allah hepsinden razı olsun ruhlarına,

وَ اِلى اَرْوَاحِ جَميعِ اْلاَنْبِيآءِ وَاْلمُرْسَلينَ

Ve bütün enbiya ve mürselinin ruhlarına[10],

وَاِلى اَرْوَاحِ جَميعِ سَادَاتِنَاالْكَرامِ رِضْوَانُ اللهِ تَعَالى عَلَيْهِمْ اَجْمَعينَ

Silsile-i Sâdât-ı Kiramımızın «Allah hepsinden razı olsun» ruhlarına,

 وَاِلى رُوحِ اُسْتَاذِنَا قَدَّسَ الله ُسِرَّهُ الْعَزيزَ *

Ve Hazreti Üstazımızın (Allah sırrını takdis eylesin) ruhuna vasıl hediye kıl...

اَللّهُمَّ اجْعَلْ هذاَ جُزْءًا مِنْ جُزْءِ صَدَقَاتِ نَبِيِّكَ صَلَّى الله ُعَلَيْهِ وَسَلَّمَ

Allah'ım bunu, Nebiyyin (Muhammed Mustafa S.A.V.)in sadakalarından bir cüz  kıl.

اَللّهُمَّ اجْعَلْ هذاَ جُزْءًا مِنْ جُزْءِ هَدِيَّاتِ الَّنبِىِّ صَلَّى الله ُعَلَيْهِ وَسَلَّمَ

Allah'ım bunu Nebiyyin (Muhammed Mustafa S.A.V.(in hediyyelerden bir cüz  kıl.

اِلى اَرْوَاحِنَا اِلى مَقَامِ اَرْوَاحِنَا وَاِلى اَرْوَاحِ ابَائِنَا وَاُمَّهَاتِنَا وَاَقْرِبَائِنَا وَتَعَلُّقَاتِنَا

(Bu sadaka ve hediyeleri) ruhlarımıza, ruhlarımızın makamına, babalarımızın, annelerimizin ve akraba-i taallukatımızın ruhlarına vâsıl eyle…

خَاصَّةًاِلى هِدَايَةِ اُمَّةِ مُحَمَّدِ خَاصَّةًاِلى هِدَايَةِ اَوْلاَدِ اُمَّةِ مُحَمَّدٍ.

Ve bilhassa ümmet-i Muhammed'in hidayetine ve ümmeti Muhammed'in evlâdının hidâyetine vesile kıl!

اَللّهُمَّ انْصُرْ مَنْ نَصَر َالدّينَ وَاخْذُلْ مَنْ خَذَلَ الْمُسْلِمينَ.

Allah'ım Dine yardım edene Sen de yardım et, Müslümanları rüsvâ etmek isteyenleri perişan eyle!

اَللّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ سَريعَ الْحِسَابِ اِهْزِمِ اْلاَحْزَابِ

Ey kitap indiren, hesabı seri gören Allah'ım, Ahzabı (Ahzab «Hendek» harbindeki düşman askerlerini) hezimete uğrat!...

اَللّهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ وَزَلْزِلْهُمْ

Allah'ım onları hezimete uğrat ve onlara karşı bize yardım et, onları ağır sarsıntıya uğrat!

اَللّهُمَّ يَا مُجِيبَ الْمُضْطَرّينَ وَيَا صَريخَ الْمَكْرُوبينَ

Ey çaresizlerin duasını kabul ve ey darda kalanlara imdat eden Allah'ım,

اِكْشِفْ عَنَّا هَمَّنَا وَ غَمَّنَا وَ كُرْبَتَنَا فَاِنَّكَ تَرى مَا نَزَلَ بِنَا وَبِالْمُؤْمِنينَ جَميعًا

Bizden Hemmimizi (üzüntümüzü-hüznümüzü) gamımızı kürbetimizi (sıkıntılarımızı) kaldır. Zira bizin ve bütün müminlerin başına gelenleri görüyorsun.

اَللّهُمَّ اسْترُْ عَوْرَاتِنَا وَآمينَ رَوْعَاتِنَا يَا اَكْرَمَ اْلاَكْرَمينَ وَيَا اَرْحَمَ الرَّاحِمينَ

Ey Ekremülekramin ve ey erhamürrahimin olan Allah'ım ayıplarımızı (utanılacak suçlarımızı) ört ve korktuklarımızdan emin eyle!.

بِحَقِّ اسْمِكَ الْعَظيمِ اْلاَ عْظَمِ

İsmi azim-i a'zamın hakkı için

وَبِمَعَاقِدِ الْعِزِّ مِنْ عَرْشِكَ

Arş'ındaki aziz (şerefli) akit (sözleşme)ler hakkı için

وَمُنْتَهَى الرَّحْمَةِ مِنْ كِتَابِكَ

Kitabındaki sonsuz rahmet hakkı için

وَمُنْتَهَى الْفَضْلِ فى نَبِيِّكَ الرَّحْمَةِ

Rahmet peygamberindeki sonsuz fazilet hakkı için

{ وَمُنْتَهَى الْفَضْلِ فى شَهْرِرَمَضَانَ وَمُنْتَهَى الْفَضْلِ فى لَيْلَةِ الْقَدْرِ وَمُنْتَهَى الْفَضْلِ فى نوُرِ لَيْلَةِ الْقَدْرِ}

Ramazanı şerifteki sonsuz fazilet, kadir gecesindeki nihayetsiz fazilet (ziyafet) ve kadir gecesinin nurundaki sonsuz lütuf ve ihsanlar hakkı için…

 يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمينَ وَيَا اَكْرَمَ اْلاَكْرَمينَ.

Ey ikram edenlerin en fazla ikram edeni ve merhametlilerin en merhametlisi

اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ فِى اْلاَوَّلينَ

Allah'ım Efendimiz ve peygamberimiz Hz Muhammed üzerine Evvelînde salat eyle. 

 وَصَلِّ عَلى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ فِىاْلآخِرينَ

Efendimiz ve peygamberimiz H. Muhammed üzerine âhirînde salat eyle

 وَصَلِّ عَلى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ فِىاْلمَلاَءِاْلاَعْلى اِلى يَوْمِ الدّينِ

Efendimiz ve peygamberimiz üzerine kıyamet gününe kadar mele-i a'lâ'da (en hayırlı topluluklarda) salat eyle

وَصَلِّ عَلى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ فِىكُلِّ وَقْتٍ وَحينٍ

Efendimiz ve peygamberimiz üzerine her vakit ve her an salat (rahmet) eyle..

وَصَلِّ عَلى جَميعِ اْلاَنْبِيآءِ وَاْلمُرْسَلينَ وَعَلى مَلئِكَتِكَ اْلمُقَرَّبينَ وَعَلى عِبَادِكَ الصَّالحِينَ وَعَلى اَهْلِ طَاعَتِكَ اَجْمَعينَ

Tüm enbiya ve Mürselin üzerine, Mukarreb meleklerin üzerine ve tüm senin taatin üzere olanlara da salat eyle…

 وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاحْشُرْنَا مَعَهُمْ بمَِغْفِرَتِكَ وَبِرَحمْتَِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحمِينَ

Bizi mağfiret buyur bize rahmet eyle ve bizi rahmetin ve mağfiretinle onlarla beraber haşreyle. Ey merhametlilerin en merhametlisi…

 وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاحْشُرْنَا مَعَهُمْ بمَِغْفِرَتِكَ وَبِرَحمْتَِكَ وَبِفَضْلِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحمِينَ

Bizi mağfiret buyur bize rahmet eyle ve bizi rahmetin ve mağfiretin ve fazlı kereminle onlarla beraber haşreyle. Ey merhametlilerin en merhametlisi…

اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَئٍْ قَديرٌ وَسَلاَمٌ عَلىَ الْمُرْسَلينَ وَاْلحَمْدُ ِللهِ رَبِّ الْعَاَلمينَ*

Muhakkak sen her şeye kadirsin. Selam Mürsel (kendisine kitap gönderiler peygamber)lerin üzerine olsun. Hamd âlemlerin rabbine mahsustur..

***



[1] Salat Allah'tan rahmet, meleklerden istiğfar müminlerden dua demektir,

[2] Selam Dünya ve âheret selameti

[3] Samed: Her şey ona muhtaç , o hiçbir şeye muhtaç değil 

[4] Vahdaniyet: Benzeri olmayan tek; Zat ve sıfatında bir

[5] Ferdaniyet:  Vahdaniyetle aynı manada; atfı tefsir

[6] Zahiri nimet: Rızık vb. Batıni nimet bilmediğimiz  veya sonu sena olan nimetler.

[7] Kavi: Çok kuvvetli, Daim: Evveli ve sonu olmayan ezeli ve ebedi,

Hay: Hayat sahibi diri, ve her şeyi ayakta tutan

 Baki: sonu olmayan

[8] Halim: Yarattıklarına yumuşak davranan Mukadder vakti gelmeden evvel asinin azabı için mühlet veren  veya ilerde islah olur diye azabını tehir eden

[9] Kavi: Çok kuvvetli, Düşmanlarından intikam almağa gücü yeten…

[10] Nebi: Kendisine kitap gelmeyen kendinden evvelki peygambere gelen kitapla amel eden peygamber Mürsel: Kendisine kitap verilen peygamber

 

   
© incemeseleler.com