Behlül Dana Hazretleri Halife Harun Reşid'in yakınıydı. Hatta kardeşi olduğunu söyleyenler vardır. Halifeyle yakınlığı olduğu için, teklifsiz olarak saraya girer çıkar, kimse de bir şey demezdi. Bir gün, gelip halifenin tahtına oturdu. Veli olan bu zat kendisini deli gibi gösterirdi. Yaka paça tahttan indirdiler, arkasından da iyi bir sopa attılar. Behlül Hazretleri avazı çıktığı kadar bağırarak ağlıyordu. Mesele Halife Harun Reşid'e intikal etti. Adamlarına, "Behlül ne yaptığını bilmez. Onu dövmeye ne lüzum var" derken, Behlül'ün kendisini de teselli etmeye başladı:
- Behlül, bu kadar ağlama canım. Bundan sonra sana birşey demeyecekler.
- Ben, bana sopa attıkları için ağlamıyorum.
- Ya ne için ağlıyorsun?
- Senin için.
- Neden?
- Ben bir an bu koltukta oturdum, bu kadar sopa yedim. Sen devamlı bu koltukta oturuyorsun. Onu düşündüm de senin yiyeceğin dayaktan dolayı sana acıdığım için ağladım. Ahiret dayağı dünya dayağından daha fazla acıtıcıdır.
- Peki o dayağı yememek için ne yapmalıyım.
- Adaleti elden bırakma. İdare ettiklerine şefkatle muamele yap. Onlar, senden daima memnun olsunlar. Onların dualarını al, sırtın yere gelmez.
.
.
Ali Eren - Dini Hikayeler
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !