Tarabbus müddeti: Yâni iddet müddetinin, ne suretle sona erecek diye, bekleme müddeti: kurû ve eşhür ve doğurmak ve ebadi eceleyn, ile olmak üzere, mütenevvi olduğundan, iddette dahi bir kaç nevi hâsıl olmuştur. (Bunlar aşağıda izah olunur.)
Kurû, hayiz mânâsına olan (kure) nin cemîdir.
Eşhur, ay mânâsına olan (şehr) in cemidir. Murad, kamerî aylardır.
Hamlin vaz'ı; çocuk doğurmaktır.
Eb'adi eceleyn: Talâk ve vefat iddetlerinin, en uzunu demektir.
Kurû ile iddet: Hayiz görüp de (3), kocasından bain veya rec'î talâk, yahut fesih tarikiyle, ayrılmış olan ve gebe bulunmayan — medhüle veya o hükümde — olanlar, hakkındadır (4) ki, o kadın müslimin nikâhında kitabiye dahi olsa (5), hürre olduğuna göre, tam üç hayiz (6) ve hürre olmadığına göre (7), tam iki hayiz görmedikçe, başka kocaya, varamaz.
Bidiyyen (yâni sünnet hilâfı olarak), tatlik olunduğuna göre, tatlik edildiği hayız hesaba dahil olmaz.
Hürre — beyan olunduğu üzere, — üçüncü ve hürre olmayan, ikinci hayizden pâk olmakla (8), iddet sona erer. Ondan sonra, diğer kocaya nikâh akdolunabilir.
Talâkı rec'î ile mutallâkaya göre, zevcinin ricat hakkından kesilmesi dahi, İddetin inkizası ahkâmındandır.
(Talâkı rec'îden olan iddet içinde, âzâd edilen cariyenin iddeti, hürre iddetine münkalip olur (9). Cariyei mutedde, eğer talâktan kesilmiş ve yahut zevci vefat etmiş ise, iddeti hürre iddetine inkilâp etmez.)
Hayiz sahibi iken, hayzi büsbütün kesilmiş olan kadın dahi, iyas sinnine ermedikçe, eşhur ile iddet tutmayıp, hayiz ile mutedde olur. Ve bu suretle, iddet müddeti, çok uzayabilir.
Eşhür ile iddet: İki nevidir. Biri sagire yahut âyise (10) hakkında, âdete bedeldir ki. küçük veya ihtiyar olmasına mebni, hayiz sahibi olmayan, ve baliga olup da, hayiz görmemiş bulunan, gayri hâmil medhule kadın, mutallâka oldukta, her ay bir âdet makamına kaim olmak üzere, hürre ise üç, ve gayri hürre ise bir buçuk, ay iddet bekler.
Mebdei: ayın evveli olursa, hilâl ve evveli olmazsa, otuz gün olarak hesap olunur.
İddet esnasında hayiz gören, murahika iddetini hayiz ile yeniden başlatır. Eşhurün hitamından sonra görülen hayzi, yeniden başlatmayı mucip olmaz.
Temiz halinin imtidadı ile, hayiz beklerken sinni iyasa eren dahi, o sinne erişmesinden itibaren, eşhur ile iddet bekler.
Diğeri: Zevcinin vefatı üzerine ayrılışta, gebelik olmadığına göre, akdi sahih olan hürre hakkında (11) dört ay ve on gün hürre olmayan hakkında, iki ay ve beş gün, iddet terettüp etmektir.
Ümmü veled olmayan cariyeye, iddet yoktur. Yâni bir kimse, veledi kendinden sabit olmayan, odalık cariyesini, azatlı ve azatsız olsun — iddetsiz olarak — başkasına tezviç edebilir. Ümmü veledi dahi, itaktan evvel, — bilâ iddet — tezviç eder.
Ümmü velede iddet, efendisinin vefatında yahut azat oldukta, lâzım olur.
Efendisi, vefat, yahut kendisini azat etmiş olan, gayri hâmil ümmü veledin, iddeti, ve şüphe ile olan yahut fâsid bulunan, nikâh ile — takarrüb edilmiş — olan, gayri hâmil kadının vefat ve firkat suretlerindeki iddeti dahi, — hayiz sahibi olduğuna göre, — kurû ile ve olmadığına göre, eşhur ile hesap olunur (12).
Doğurmak ile iddet: Gebeler içindir ki, zevcinden gebe olarak, ayrılan kadın, doğurmadıkça diğer kocaya gidemez. Zevci gerek ölmüş (13), gerek kendisini boşamış ve yahut aralarında fesih ve tefrik veya mütareke vâki olmuş (14) olsun ve kendisini, gerek hürre veya memlûke, yahut müdebbire veya mükâtebe veya ümmü veled veya müstesaat (15) ve müslime veya kitabiye bulunsun, ve karnındaki çocuk, gerek nesebi sabit veya gayri sabit olsun.
Haml ile mûtedde olan kadın için, doğumdan başka iddet olmayıp, kadıncağız, zevcinin talâk veya vefatından bir gün veya bir saat sonra dahi, doğurmuş olsa, iddeti sona ermiş olur. Doğurduğu çocuk, birden ziyade ise, müddetin hitama ermesi, son çocuğun doğması iledir.
Mutallâkai rec'iyye, çocuğun ekserinin zuhuru ile, zevcinden bâin düşer.
Hılkiyyeti vâzıh ve aşikâr olanın — düştüğü — dahi, doğumu gibidir. Bâinen boşamış, ve iddet esnasında vefat etmiş, bulunan kimsenin medhule mutallâkası hakkındadır ki, o mutallâka, talâk, yahut vefat iddetlerinden hangisi — daha uzun — ise, onunla mutedde olur.
Tarafeyn indinde, meselenin hükmü, işte budur ki, talâk iddeti olan, meselâ: üç hayiz munkazî olup da, vefat iddeti munkazî olmazsa, vefat iddetinin inkizasına intizar olunmak, lâzım gelir. Mevt iddeti munkazî olup da, talâk iddeti munkazî olmazsa, talâk iddetinin inkizası beklenir (16).
Vâki olan boşama, rec'î olduğuna göre, gerek sıhhatte ve gerek maraz halinde, ika edilmiş olsun, nikâhın hükmü bâki olmakla, zevcin iddet esnasında vefat etmesiyle, talâkın iddeti münhedim olarak, kadına — ittifakla — vefat iddeti teayyün eder ki, vefat gününden itibaren, dört ay ve on gün, bekler. Çünkü, nikâh mevt ile zâil olmuştur.
İddetin nevileri, bunlardır ki, zikrolundu. Hülâsası, ahvalin ve zevatın ihtilâfı ile, muhtelif olmaktır: Medhule ve o hükümde olan kadın, her ne sûretle olursa olsun, zevcinin hayatında ayrılmışsa, — hayiz sahibi — hürre olduğuna göre, üç ve hayiz sahibi memlûke olduğuna göre, iki hayiz ile mutedde olur. Hayiz sahibi olmayan hürre, üç ve hayiz sahibi olmayan memlûke, bir buçuk ay ile mutedde olur. Medhule olsun olmasın, sahih akd ile menkuhası bulunduğu, zevcinin vefatiyle ondan ayrı düşen, kadın ve kız, hürre ise, dört ay ve on gün, ve gayri hürre ise, iki ay beş gün, ile mutedde olur. Bunlar hâmile olmayan hakkındadır. Hâmilenin iddeti, ancak doğum iledir. Talâkı fâr ile mutallik olan kimsenin, medhule zevcei mutallâkası, iddet esnasında, zevci vefat etmek takdirinde, zikrolunduğu üzere — eb'adi eceleyn — ile mûtedde olur (17).
İddetin başlangıcı, ayrılığın vukubulduğu zamandır ki, zevcin talâkını veya vefatını, ve fesih veya mütareke ile firakını, müteakip mutedde olması lâzım gelen zevce, iddet beklemeğe başlamış olur (18).
İddet sebebi olan, talâkı, yahut vefatı, kadının bilmesi lâzım değildir. Kadın kendisinin mutallâka olduğunu, yahut zevcinin vefat ettiğini, bilmese bile, muayyen müddetin geçmesiyle, iddeti son bulmuş olur. Hattâ, talâk veya vefat haberi, kendisine İddetin inkizasından sonra, vâsıl olan kadına başkası ile evlenmek artık helâldir. Vâki talâkın, zevc tarafından ikrar veya inkârı müsavidir.
Zevcesini boşayıp ondan sonra, talâkı inkâr eyleyen kimsenin, aleyhine beyyine ikame olunarak — ayrılmağa — hâkimin hükmü lâyık olmak suretinde, iddia, şevvalde ve hüküm, muharremde vâki olsa, iddet hüküm vaktinden değil, talâk vaktinden muteber olur.
İddetin rüknü: Hurumatın lüzumudur ki, muteddenin diğer kocaya tezevvücü ona ve tezevvüç edene, ve iddet evinden çıkması kendisine haram olmak, ve hemşiresini, yahut hala veya teyzesini tezevvüç etmek, onun zevcine haram olmaktır.
İddeti içinde, zevcenin dört zevce tezevvüç edememesi ve mutedde hürre olduğuna göre, onun üzerine, zevcinin, başkasına memlûkesini tezevvüç eylememesi dahi, hurumat cümlesindendir.
İddet, boşayan zevcin gayrisi için, nikâh mânâsından ise de, onun nikâhına, mâni değildir. Ve onun, iddet ve adet üzere, talâkı ika etmesi dahi, sahihtir. Bu da, nafaka gibi, iddet hükümleri cümlesindendir.
Mutallâka, iddetinin sona erdiğini söylemek, ve mutallik kocası, onu tekzip etmek suretinde, zevcenin sözü — eğer müddet ona mütehammil ise — yeminle kabul olunur (19). Eğer müddet ona, mütehammil değil ise, kabul olunmaz (20).
İddetin mahzuru: Mûtedde, iddet menzilinden çıkmak, ve talâkı baine göre, tetayyüp ve tezeyyün etmektir. Nitekim, Hidad faslında mezkûrdur.
İddet evi ve diğer tâbir ile iddet menzili: zevceynin aralarında zevciyyet kaim iken, oturdukları evdir.
İddet müddetinde, kadın oraya mülâzim olup, zaruret olmadıkça, harice çıkamadığı gibi, şer'î hakkı olduğu için, kendisi oradan ihraç dahi olunamaz. (Talâkı rec'î ve bain ahkâmına, ve hidad faslına bakınız.)
Ehlî kitap, İddetin vücubünü mutekid olduklarına göre, onların zimmî olanlarının, kendi mutallâka ve muhalefetlerine dâir iddet — ittifakla — lâzımdır.
(Harbînin mutallâkası olan kadına — harbiyyeye — bilittifak — iddet yoktur.)
İddetin vücubünü mutekid olmadıklarına göre, onların mutallâka veya muhallefesi, gebe değil ise, imam indinde iddet dahi lâzım değildir.
Binaenaleyh, onu bir müslim veya gayri müslim — derhal — tezevvüç edebilir.
Gebe ise, — ittifakla — doğurma iddeti lâzım olduğu gibi, müslimin zevciyyetinden mutallâka veya muhallefe olan, zimmî kitabiyyeye dahi — gebe olsun olmasın, ve onlar iddeti mutekid bulunsun veya bulunmasın — iddet ittifakla lâzımdır. Çünkü, müslim onu, mûtekiddir.
Dâreynin tebayünü ile, zevcinden müfarik olan mesbiyye, gebe olmadıkça, ona iddet lâzım değildir. Çünkü, iddet — vâcip olduğuna göre, — ibad hakkında vâcip olup, harbî bundan hariçtir.
(Mesbiyye, düşman memleketlerinden sürülüp getirilen kadın demektir.)
İslâm dinini veya ehli İslâmın zimmetini, kabul ederek, dârı İslâma gelen ve yahut mesbiyye olarak gelip, burada müslime veya zimmiye olan kadın dahi böyledir ki, ona da iddet lâzım olmaz. Meğer ki, gebe ola. O halde, doğurmadıkça tezevvüç olunamaz.
------------------
(3) Kitab-ut-taharenin, ahvali nisâ faslına bakınız.
(4) Gebe olanın iddeti, doğum ile biter. Medhule olmayana iddet yoktur.
(5) Müslimin nikâhında olan kitabîye, gebe olmadıkça, ona iddet lâzım olmaz.
(6) Birinci âdet, rahmin beraetinin tebyîni ikinci âdet, nikâh nimetinin meziyyetinin anlaşılması ve üçüncü âdet, hürriyetin fazileti, içindir.
(7) Kasm babında mezkûr olduğuna göre, gayri hürrenin iddeti iki hayizdir.
(8) Pâk olmak: Hayiz müddetinin ekserine göre, on günü tamamlamak, onunaşağısına göre, kanın kesilmesiyle igtisal etmektir.
(9) Elgazı fıkhiyyeden (Fıkıh problemlerinden):
(Mesele): O hangi kadındır ki, zevci boşamış olmakla, ona dört iddet beklemek lâzım gelmiştir? Cevabı: O; şol sagire cariyedir ki, bir hürrün nikâhı altında iken, zevc onu boşamış olur. Sagire bulunduğu için, şühur üzerine iddet beklemesi lâzım gelip, câriye olmak hasebiyle, nısıf mukadderi olan, bir buçuk ay üzerine iddet beklemekte, ve iddeti sona ermek üzere iken, âdet görerek bâliğa olur, ve bu halde iddeti, âdet haline inkılâp ederek iki hayiz beklemekte iken, âzât olunur, ve inkızaya yüz tutmuş olan ikinci iddeti, şimdi hürreler iddetine münkalep olarak, üç âdet —hayiz— beklemek lâzım gelir. Bu kere onu hitama erdirmek üzere iken, zevcinin vefatı vukua gelmekle, ona vefat iddeti olarak, dört ay on gün beklemek lâzım gelir.
(10)Sagire: Bülûğa ermemiş, ayise: sinni iyasa (âdetten kesilme yaşına) ermişolan kadındır. Kitab-ut-taharenin kadınların halleri faslına bakınız.
(11) Fâsid nikâhta, vefat iddeti yoktur.
(12) Bunlarda, mevt ile talâkın müsavatı, nassı kerimde (ve yezerune ezvacen)buyurulup, bunlar ise, zevce olmadığına binaendir. Bunlardaki gayri hâmil kaydi,hâmilin doğumdan başka iddeti olmadığına mebnidir. Dürrü muhtarda, ümmüveledin, efendisine haram olmaması kaydi dahi, ziyade edilmiştir ki, başkasınamenkuha yahut mûtedde olmak veya efendisinin, yetişmiş oğlunu öpmek gibi, sebepler ile, efendisine haram olan, ümmü velede, iddet yoktur. Ümmü velede âit,ince meselelerdendir ki, ümmehatı evlâdını, kendini hür olan huddamına tezviç etmek isteyen bir zâtın reyini, zamanının âlimleri sevap gördükleri halde, Şemsül-eimme tahtie edip: O hadimlerden her birinin nikâhı altında birer hürre vardır,onların üzerine, kendilerine cariye tezviç olunamaz, demiştir. Buna çare olmaküzere, o zat: Ben onları azat ettim, demiş ve ulemâ tarafından yine tasvip görmüşken, Şemsi müşarünileyh bu da, şimdi olamaz, çünkü, ümmehatı evlât, azattan sonra iddet lâzımdır. Müteddeleri tezviç etmiş oluyorsunuz, demiştir.
(13) Sûrei talâkın sûrei nisâdan sonra nâzil olduğu, Hazreti Alice, müteayyenolmadığından, nusüs mütearez ve iddet, ihtiyat mevzii olmak hasebiyle, zevci vefateden, gebe kadının iddeti, hazreti müşarünileyh nezdinde, vefat iddeti ile gebelikiddetinin, hangisi daha uzun ise, odur. Nitekim, usulün umumî bahsinde mezkûrdur.Bundan sonraki (eb'adi aceleyn) bu değildir.
(14) Nikâhı fâsid babına bakınız.
(15) Erikka kısımları için, nikâhı rakik faslına müracaat ediniz.
(16) Tarafeyne yâni İmam Ebû Hanîfe hazretleriyle İmam Muhammed hazretlerine göre, o kadın, şöyle bir, dört ay ve on gün, iddet beklemek lâzım geliyor ki, o müddet içinde, talâkı sünnî vaktinden itibaren, kadının başladığı talâk iddeti, tam üç hayiz olarak, mevcut ve mutahakkak olmuş olsun. Tuhur imtidadının vukuu ile, sinni iyâsa değin seneler geçebilir. Dört ay ve on gün geçip te, tuhurun imtidadı cihetiyle, üç hayzini ikmal etmeyen o mutallâka, iddeti içinde bulunur sayıldığı gibi, dört ay on günün tamamından evvel, üç hayzini ikmal eden dahi, iddeti içinde, olup, henüz iddeti munkaziyye olamamıştır.
İmam Ebû Yûsufça, ona lâzım olan talâk iddetidir ki, üç hayizden ibarettir.
Kıyasın muktezası dahi budur. Çünkü, nikâh, mevt ile değil, talâk ile zail olmuştur. Vefat iddeti, nikâhın mevt ile zevalindedir. İrs hakkında, nikâhın bekası, ashabın icmaından dolayı, ihtiyata mebni hükmendir. Recî'de olduğu gibi, nikâhın bekası yoktur ki, iddet değişebilsin.
Kavli tarafeyn olan, istihsanın veçhi budur ki, kadın ona vârise kılındığı için, nikâh vefata değin, hükmen kaim (mevcut) sayılmıştır. Zira, irs ancak nikâh iledir.İrs hakkında, mevcut itibar olunan nikâh, iddet hakkında dahi kaim (mevcut) sayılmıştır, ve sayılmağa ehak olmuştur. Çünkü, şek ile irs câri olamaz ise de, şek ile iddet vâcip olur.
(17) Fâsit nikâh ile veya şüphe ile — takarrüp — edilmiş olan, mütevaffa anhanın, ve mutaka, yahut efendisi vefat etmiş bulunan ümmü veledin iddeti, evvelkikısımdandır ki, ya üç ay, yahut üç hayizdir.
(18) Bundan, talâkı müphem müstesnadır ki, iki zevcesine hitaben: «Sizin biriniz, mutallâkadır» diyen kimse, tâyin ile mülzem olacağından onun mutallâkasınıniddeti, tâyin ve beyandan başlar. Eğer, beyandan evvel zevc vefat ederse, onlarınher birine — şöyle — birer vefat iddeti lâzım gelir ki, onda üç hayiz istimal edilmiş ola.
(19) Çünkü, bu bapta kadın, vedianın red veya helâkini iddia eden, mûdâ gibi,emindir. Tahlif dahi, kavli imam olmayıp, kavli imameyndir.
(20) Çünkü, yemin ancak zahire muhalif olmayan hususta, tasdik olunur. İddetşühur ile, olduğuna göre, mikdar: âyette mezkûr olan, üç aydır. Hayiz olduğunagöre, onun hürre hakkında en azı altmış gündür. Hürre olmayan hakkında, kırkgündür.