Beynunet: Zevceyn arasında, zevcin nedameti, ve iddet içinde müracaatı zâil olmamak üzere, vâki olan (1) ayrılıktır.
Bain olarak verilen talâk, bir veya iki (2) ise, o ayrılış beynuneti sugra'dır ki, zevcesinin rızası ve iki şahit ikamesi ile, akit tecdit olunabilir. Talâkı rec'îde olduğu gibi, bunda yalnız zevcin rızası ve nedameti üzerine müracaati, kâfi olmaz.
Verilen talâk üç veya üçüncü ise, rec'î dahi olsa, bu firkat, beynuneti kübra'dır ki, hem milki ve hem halliyyeti derhal, izale edicidir. Ona beynuneti galîza dahi denir. Bunda tarafların rızası olsa da, hûlle olmadıkça, akit tecdit dahi olmaz (3).
(Hûlle): Hürreye göre üç, ve hürre olmayana göre iki, talâk ile mutallâka olan zevce, velev ki, kendisine verilen talâkın cümlesi, rec'î olsun, İddetin temamlanmasından sonra, şer'î nikâhı sahih ile (4), başka bir erkeğe varıp, onun kendisine duhulünden sonra, ya vefatı veya talâkı vukubularak, ondan dahi iddet çıkarmış olmaktır.
Hûlleden sonra, o mutallâka yeni akit ile, evvelki zevcine yeniden zevce olabilir. İkinci zevcin şu fiiline (tahlîl) ve kendisine (muhallil) tâbir olunur ki, o evvelki kocadan hâsıl olan (hürmeti galîza) yı hedm ve iskat etmiş olduğu gibi, (hürmeti hafîfe) nin yâni üç talâkın aşağısı olan, talâkların dahi, hâdimidir (o talâkların dahi hükmü iskat edicidir). Zevcinden bir veya iki talâk ile, mutallâka olan kadın, iddetinin bitmesinden sonra, diğer zevce varıp, medhule olduktan sonra ,ondan ayrılmış ve iddetini çıkarmış bulunursa, evvelki zevcinin nikâhına — onun kendisini üç talâk ile tatlîke hakkı olmak üzere — avdet edebilir.
İkinci koca, muhallil olabilmek için, zevceye fiilen dahil olmuş bulunmak lâzımdır ki, eşlerin talâk haklarını kötüye kullanmamaları için bu, bir şer'î zecirdir. Duhulden evvel boşar veya vefat ederse, kadın evvelki zevcine helâl olmaz.
Bu bapta, yalnız halveti sahiha, kâfi olmadığı gibi, hürmeti galiza ile mutallâka olan zevce, gayrin memlûkesi olduğuna göre, diğer kocaya nikâhlanmayarak, mevlâsı tarafından - milki yemin ile - istifraş edilmiş olmak dahi, kâfi değildir. Müslime olmayan zevceye göre, iddet müddetinin inkizası şartiyle, muhallilin ehli kitap olması da câizdir.
Beynunet, kübrâ olsun, sugrâ olsun, talâkı bâinin hükmü: Zevcin zevce üzerinde olan, malikiyyet ve helâliyyet hakkı - kübraya göre, her ikisi beraber, ve sugrâya göre, yalnız helâliyyeti - zail olmak, ve aralarındaki zevciyyetten — iddetten ve ona müteferrî nafakadan başka — eser, kalmamaktır. Ondan sonra, zevcenin yanına varmak kocaya, ve zevcine nefsini temkin ve teslim etmek kadına, câiz olmaz.
Talâkı bâinin iddetinde bile, zevce zevcinden tesettür eder ve onların ikisi, bir yerde bulunmaz. Ve beynûnet, sugrâ olduğuna göre, nikâh yenilenmeden ve kübrâ olduğuna göre, hulle olmadan, birleşmeleri câiz olmaz. İddet bâki olsa da, zevcin müracaati, fâide vermez. İddetin beka ve ademi bekasınca fark, adedi hitam bulmuş olmayan, talâkı rec'îde zahir olur ki, o İddetin devamı, ricâti mümkün kılmakta iken, inkizasiyle beynunet, hâsıl olur.
Bâin olan iddette, Zevceynden birinin vefatı vukubulsa, diğeri ona vâris olamaz. Meğer ki, Firakı-firar ola.
(Talâkı firarın hükmü, talâkı marîz babında mezkûrdur).
Beynûnet, talâkı bâinin hükmü olduğu gibi, İddetin inkizasında, talâkı rec'înin dahi hükmüdür ki, talâkı rec'î, İddetin inkizasiyle, talâk bâindir. Nitekim, zevceye duhulden evvel talâk, sarih lâfız ile dahi olsa, bâin olur. Gayri medhûlenin iddeti olmamakla, kendisi artık, mahalli talâk dahi, olmaz. Binaenaleyh, onu üç talâk ile boşamak, ancak defaten mümkün olur. Nitekim beyan olunacaktır.
Âtîde zikrolunacak, iylâ ve lianın, intaç ettiği talâk dahi, muhalâa neticesi gibi, talâkı bâindir.
Zevcenin, yahut başka birinin — Allah korusun — din ve imanına sövmek ve küfür kelimelerinden birini söylemek dahi, firkat ve beynuneti muciptir ki, tecdidi iman ve tecdidi nikâh lâzım gelir (5).
------------------
(1) Zevciyyet, yeni akid ve yeni mehir ile avdet edebilir. Bu bapta İddetinbitip bitmemesinde fark yoktur. Hattâ üzerine evlenmem, diye yemin veya şart etmiş ise, onun bainen talâkını müteakip, evlenebilir. Mezkûr fark, kadının mahallitalâk olmasında zahirdir ki, talâk dahi rec'î olsun, bain olsun, son olmadıkça, mutallâka iddeti içinde, mahalli talâktır. İddetin inkizası ile. o mahalliyet zail olur.
(2) Müntehayı talâkın ikiden ziyade olması, hürre hakkındadır. Hürre olmayana göre, müntehayı talâk, ikidir.
(3) Talâkı selâsenin, beynuneti kübrayı mucip olması, sahih nikâha göredir.Fâsid olan nikâhta, onun hükmü yoktur.
(4) İkinci kocaya, fâsit nikâh ile menkuha olan kadın, ona bu suretle vikâ'vâki olsa da, evvelki zevcine helâl olmaz. İddeti çıkmadan veya şahitsiz nikâhlanmak ve yahut akdi belli bir müddetle edilmek, yahut ikinci koca el çekmeyip, velilerin ârını müeddi bulunmak ve yahut onun dört menkuhası olmak, yahut birininkölesi olup da, mevlâsından izinsiz onu tezevvüç etmiş olmak gibi.
(5) Zeyd, zevcesi müslime Hinde «bire din ve imânım ettiğim» diye, sin kâf ile sövse, Hind Zeydden mübane olur mu? Cevabı: Olur.
Müslim Zeydden, küfür icap eden bir iş sâdır olmakla, zevcesi Hind mübane olduktan sonra, Zeyd tecdidi iman edip, lâkin nikâhını yenilemeden, Hindin iddeti bitmiş olup, ondan sonra, Zeyd Hinde üç talâk boş ol dese, Zeyd Hindi rızasıyle, —hullesiz— tezevvüç etmek, câiz olur mu? cevabı: olur.
Kocasından küfür kelimesi sâdır olmasiyle, mübane olan Hindi, kocası tecdidi imandan sonra, rızasız cebren tezevvüce kaadir olmaz.
Zevce, kendinden küfür kelimesi suduru ile, mübane oldukta, tecdidi iman ettirilip, nikâha dahi cebrolunur.
Zevceden kelimei küfür sâdır olup, tecdidi iman ederek, nikâhını yenilemeden, zevci vefat etse, o zevce varis olamaz.