Akîka ki islâmî adı (nesîke) dir. Doğan çocuğun, yedinci günü, başı tiraş edilerek, kesilen kurbandır. Doğan çocuğun başındaki ana tüyü demek olan, akika o kurbana isim olmuştur.

«Onlardan biri kız çocuğu ile müjdelenince yüzü gölgelenir, utanır ve üzülür.» (Nakl:,58) âyeti kerimesi, delîl olduğu üzere, cahiliyye arapları kız çocuğu istemedikleri, ve hattâ bâzıları - onları diri olarak - gömdükleri için, akîkayı erkek çocuğa yaparlar ve çocuğun başını, tıraş edip, akîkanın kanını, çocuğun başına sürerlerdi.

Peygamberimiz (Sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) efendimiz hazretleri, bu câhiliyye âdetini, kurbanı - şükren lillâhi teâlâ - kız çocuğa dahi, teşmil ve çocuğun başına, kan sürmeği, safran sürmeğe ve tüyleri ağırlığınca, tesadduk etmeğe tebdîl yolu ile tâdil, ve akîka lâfzını, onda akla gelen - ukûk _ mânâsına mebni (1), Nesîkeye tahvîl buyurdular (2). Bundan dolayı hadisi şerifte «Nesîke deyin, akîka demeyin.» buyurulmuştur.

Hanefî fıkhının, kaynak kitaplarında, akîka bahsi görülemez. Hindiyye fetvalarının kerahet kitabi ebvabının, yirmi ikincisinde, şu kadarcık mezkûrdur: Oğlan ve kız çocuğuna akîka - ki doğumunun yedinci günü bir şat yâni koyun, veya keçi kesip ziyafet etmek ve çocuğun saçını tiraş eylemektir - mübahtır, ne sünnet ve ne de vâciptir. İmam Muhammed, akîka hakkında: «İsteyen yapar, isteyen yapmaz» demiştir ki, bu söz, ibahayı ifade eder. Artık, onun sünnet olduğu teslim edilemez. Camii sagirde: «Ne oğlan ve ne kız çocuğa akîka edilmez» denilmekle, onun kerahetine işâret olunmuştur. Bedayiin (uhdiye kitabında) böyle zikredilmiştir.

Hâmidiyye tenkîhinin, zebayihinde Siracı Vehhactan olan nakilde dahi, Akîka meselesi, tetavvudur. Dileyen yapar, dileyen yapmaz denilmekle beraber, Nebiyyi ekrem (Sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem) efendimiz hazretlerinin, hazreti Haseneynden nesîke olarak, birer koç, kurban ettikleri dahi, zikrolunmuştur.

Şâfiiyye ulemasına âit kitaplardan, Mizan-ı Şârânîde mübeyyen olduğuna göre, Akîka kurbanı, imam Malik ve Şafii kavlinde, müstahap ve imam Hanîfe mezhebinde, müstahap değil, mübah olup, İmam Ahmet bin Hanbel hazretlerinden, iki rivayetin meşhur olanında sünnet ve diğerinde vâciptir. Eimmei selâse, çocuk, erkek olursa erkeğin mirası ve şehadeti, iki kat olduğu gibi (3), onun akîkası da, iki şat ve kız olursa, bir şat olmasına kaillerdir.İmam Malik kavlince, erkek çocuğa dahi akîka, kız çocuğunda olduğu gibi, bir şattır.İmam Şâfii ve Ahmette, çocuğun selâmetini, tefeülen - akîka - kemikleri kırılmayıp, büyük büyük parçalar halinde, pişirilmek müstahap olup, diğerlerinin kavlince - aksi olarak - çocuğun, tevazuunun tezayüdüne ve beşeriyyet ateşinin köreltilmesine tefeülen, akîkanın pişirilmesinde, kemikleri kırılmak, müstahap olur.

Câmii sagir, hadîslerinden anlaşıldığına göre, çocuğun nesîkesi, velâdetinin yedinci, yahut on dördüncü veya yirmi birinci günü, zebh olunur.

Hâmidiyye tenkîhinde, şöyle zikrolunmuştur: Doğumundan bulûğuna değin, nesîke vaktidir. Doğumun yedinci günü değildir. (Nesîke), sabahleyin gündüzün ön kısmında, kerahet vakti çıktıktan sonra, kesilir, kemiği kırılmayarak pişirilir (4). Sonra tesadduk olunur. Yenir ve yedirilir. Budu ebeye verilir. Çocukluğunda, akîka kurbanı kesilmeyen kimse, kendisi için kesebilir.

------------------

(1) (Ukûk) isyan mânâsınadır ki, bilhassa, evlâdın ebeveyne isyanıdır.

(2) (Nüsük) Hac ve omre bahsinde, menasik hakkında geçen hamişe müracaatoluna. Orada bildirildiği üzere, taattir. İbni Âbidinin, hâmidiyye tenkitlinde beyanına göre, nesîke yahut zebiha tesmiyesi, mendup, akîka denilmesi, mekruh olur:Ebî Dâvûdun haberi, buna delildir ki, onu sual eden bir kimseye, Hazreti Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem «Allah ukûku sevmez.» buyurmuşlardır ki; isyanısevmez demektir. Ve hadis hasendir.

(3) Tenkihte bu nükte, şöyle beyan olunmuştur: akîka, doğum sevincine birşükran borcudur.

(4) Kemikleri, kırılarak pişirilirse, mekruh olmaz.

   
© incemeseleler.com