Zebâyih: Zebîhanın cemidir. Zebîha: Zebh boğazlanması gereken her hayvandır. Balık, zebh edilmeden yenildiği için, zebîha değildir.

Zebh, malûm olduğu üzere, boğazlamaktır ki, hayvanın boğazına bıçak vurup - evdaeını - kesmektir (1). Eğer bıçak, hayvanın göğsü üstünden vurularak - evdacı - kesilirse, ona nahr tâbir olunur.

Deve kesmekte sünnet olan, nahrdır. Sığır nevi, ganem ve kuşlar gibi zebh olunur. Deveyi zebh, ve sığırı ve koyunu nahr etmek, mekrûh olur.

Zebh ve nahra şâmil olan tâbir, kitab-us-sayıdta, zikr olunan zekât lâfzıdır.

Bu bapta, onun yalnız yenilen hayvanlar hakkında olan, ihtiyarî kısmından bahsedeceğiz. Boğazlayana (zâbih) yahut (müzekki) diyeceğiz.

İhtiyarî zekâtın rüknü: Kitab-us-sayıdta zikir olunduğu üzere, zebh olunanın zebhinden ve nahr olunanın nahrından, ibarettir.

Şartı : Zâbihin ehli zekât olması ve besmeleyle kesmesidir. Ehli zekâtın erkek olması ve sünnetli bulunması, şart değildir. Dilsiz bulunması da, mânî değildir.

Hükmü: Mezbuhun temizliği ve yenmesinin helâl olmasıdır.

Tesmiyede - ki, besmele çekmektir - şart olan, halis zikri ilâhi olmak ve - inşa tarikiye - okunmaktır (2). (Bismillâhi, Allahu ekber) demek müstahaptır.

Arapçanın gayri dil ile dahi. - tesmiye - sahihtir.

Zekâtın mahalli: Koyun, kuzu, ve sığır, tavuk gibi yenilen hayvanlardır.

Bunlar, ehli zekât tarafından - besmeleyle - boğazlarından kesilmek şartiyle yenilir. Zekât edilmeyerek, ölen hayvan yenilmez.

Zekât yahut tezkiye: Evdacın kesilmesinden ibarettir.

Evdac: Boğazın iki tarafında olan veridlerin (iki büyük damarın) ve nefes yolu olan hulkumun ve onun arkasındaki yemek borusunun yâni merinin, ismidir.

Zebh ve nahrda bunların dördü de kesilir. Üçüncü yâni hulkumu ve meriyi ve iki veridin birini kesmek dahi kâfidir.

Tezkiye: Etin tatyîbi için, meşru olmuştur. Kanı çıkmayarak ölen hayvan, meyyitedir.

Zebh edilmeksizin ölen hayvan, meyyite olduğu gibi, veçhi şer'î üzere boğazlanmayıp ta, boğulmak ve başı koparılmak yahut beyni üzerinde tokmak vurulmak veya kulak tozuna şiş saplanmak misilli, şer'î usulün dışında öldürülen hayvan dahi, meyyite demektir.

Hayvanın evdacını kesmeğe, ensesinden başlanırsa, mekruh olur. Ensesinden kesilen hayvan, evdacı kesilmeden ölürse, meyyite olur.

Bir yerden yuvarlanarak yahut başka bir hayvan ile süsüşüp döğüşerek veyahut kurt paralayarak ölen dahi meyyite hükmündedir. Ölmeden yetişip zebh olunmuş olmadıkça yenilmez.

Diriden ayrılmış olan parça dahi, meyyitedir: Diri bir koyunun bir tarafını kesip yemek, helâl değildir. Bundan zebh edilmiş olan müstesnadır.

İhtiyarî zekâtın âleti: Keskin bıçaktır. Hayvanın boğazına aşağıdan yukarıya yürütülür.

Evdacı paralayıp, kanı akıtıcı bir şey ve hattâ çakı ve keskin taş veya kamış, zekâta âlet olabilir.

Diş ve tırnak ile, zebh menhîdir. Bunlar, yerinden sökülmüş bulunursa - kerahetle - zekât âleti olarak istimal olunabilir. Kerahetinin sebebi de, kör bıçakla kesmek gibi, hayvana ezâ vermesidir.

Kör bıçakla boğazlamak ve hayvanı yere yatırdıktan sonra, bıçak bilemek ve ayağından çekip sürümek ve boğazlamakta, hayvanın - murdar iliğini - dahi koparmak ve kellesini kesip almak ve ölmeden yüzmek mekrûhtur.

Zebîhadan zuhur eden yavru, hükümde ayndır. Yâni anası mezbûh olmakla, o dahi zebh edilmiş olmaz. Diri ise ve şer'î vech üzere zebh olunursa yenir, ölü ise yenilmez.

Hasta hayvan kesildiği vakit, hareket eder yahut kan akar ise yenir (3) Bu iki alâmetin biri olmaz ve zebih sırasında diri olduğu bilinmez ise, yenilmez (4).

Vahşet gösteren ve saldıran eti yenen ehlî hayvanın iztirarî zekâta mâruz olması, tabiî olduğu gibi, ülfet ve istinas etmiş olan eti yenen vahşî hayvanın dahi, aksi olarak, ihtiyarî zekât ile, zebh edilmesi, lâzımdır.

------------------

(1) Evdac, bundan sonraki sayfada, izah edilecektir.

(2) Meselâ, zebih sırasında aksırıp da, elhamdülillâh demek, âlâ tarikil-inşâolmadığı için, kâfi ve muteber değildir.

(3) Boğulmak ve bir yerden yuvarlanmak ve süsüşmek ve başına tokmak vurulmak ve canavar gelip karnını yarmak gibi, bir sebeple, ölmek üzere olan hayvanhayatına yetişilerek boğazlanır ise, «yetişip boğazlayabildikleriniz müstesnadır.»(Mâide: 3). kavli kerimindeki itlâka mebni, hareket etmese ve kan çıkmasa dahi,yenir. Bu şer'î cevazdır. Tıbbî cevâzdan bahsimiz yoktur.

(4) Zebh sırasında, hayat ve mematı malûm olmayan ve kanı akmayan hayvanın ağzını yahut gözünü açması ve ayağını uzatması ve tüylerinin yatışması ölümalâmetidir. Yenmesi helâl olmaz. Ağız ve göz yumması ve ayağını çekmesi ve tüylerinin dikilmesi hayat alâmetidir. Yenmesi, helâl olur.

   
© incemeseleler.com