Bir namazın ikmalinden evvel, onun rekâtlarının sayısında, şüphe etmek, yâni üç veya iki kıldığım kestirememek, musâllîce mutat hükmünde olmadığına göre, o namazı iptâl eder. Zimmetine terettüp eden namazı musâllî, yakîn üzere İskata kaadir olduğuna ve hadîsi şerifte : «Eğer biriniz kaç rekât kıldığında şüphe ederse namazı yeniden kılsın.» buyurulduğuna mebni, o kimse namazını yeniden kılar. Nitekim, vakit bâki iken, namazı kılıp kılmadığında şek eden, o namazı kılar (1).
Salâtın ikmalinden sonra, olan şekke, itibar yoktur. Buna binaen, musâllî selâm verdikten veyahut son kadede tahiyyatı okuduktan, yahut okuyacak kadar oturduktan sonra, rekâtın sayısında şek ederse, onun halini salâha yâni, salâtını itmamına hamlen, o şekki muteber olmaz. Ve bir şey ona, lâzım gelmez. Meğer ki, noksanını tevekkun etmiş ola. O halde, anlaşılan noksanı, itmam eder.
Mezkûr şek, itiyat halini alır yâni, musâllîye sık sık vâki olursa, o kimse, - hususiyle - müvesvis bulunduğuna göre, - harecin defi için salâtın iadesi ile mükellef olmayıp, taharri eder (2) ki, şekkin husulünden sonra, kendisine âşikâr olan (3) galip reyi ile âmil olur (4). Eğer galip reyi, yok ise, azı esas tutup, farz veya vâcip olan, kuudu, terketmiş olmamak için, kendince namazın sonu sanılan, her rekât sonunda oturur ve tahiyyat okur ve namazın hitamında, secdei sehv eder (5).
Musâllîye, selâmdan sonra bir âdil kimse, eksik kıldığını ihbar edip halbuki musâllî, kendinin tam kıldığını muteyekkin bulunsa, o kimsenin ihbarına iltifat etmez (6). Eğer iki âdil kimse ihbar ederlerse, onların kavlini ahz ve itibar etmek gerekir (7).
İmam ile cemaat ihtilâf etmek suretinde, imam yakın üzere ise, cemaatin sözünü ahz etmez. Yakin üzere değilse, ahz eder. Cemaat ihtilâf edip te, imam onlardan bir kısım ile beraber olmak takdirinde, bir kişi de beraber olsa, imamın bulunduğu kısım, muteber olur.
Namaz içinde, rekâtların adedinin gayride, meselâ iftitah tekbiri alındığında, ve yahut kendisine necis isabet eylediğinde, veya kendisinden hades vâki olduğunda, şek eyleyen kimse dahi, - şek etmek kendince mûtâd veya çok vâki değilse, - istînaf, ve mûtat gibi ise, namazına devam eder.
Namazın iftitah tekbirinde şek edip, onu ve sübhânekeyi iade ettikten sonra, iftitah tekbirini almış olduğunu, hatırlayan kimse, namazına devamla, sonunda sücudu sehiv eder. Eğer iftitah tekbirini evvelce almış olduğunu hatırlamaz ise, sücudu sehiv dahi lâzım gelmez.
------------------
(1) Ve nitekim, bir gün ve bir gecelik namazlardan birinin terkini teyekkunedip te, tâyininde şek eyleyen kimse, uhdeden yakînen çıkmak için, bir gün ve birgecelik namazları kazâ eyler.
(2) Taharrî, neticesinde galip rey ne ise, odur.
(3) Bu kaydın ilâvesine mebni, «meselenin konusu, şek sahibi hakkındadır.Zannı, galip olan hakkında değildir» itirazı varit olmaz.
(4) Eğer taharrî ile amel, bir rükün edâ edecek kadar, tefekkürü müstelzemolmuş ise, secdei sehvi dahi eder.
(5) Bu bapta zikrolunan, hadîsten başka, iki hadî3 daha olup, fukahâ, onlarınaralarını cemi ve tevfik etmişlerdir.
(6) Çünkü, onun yakini, başkasının yakını ile zail olmaz, bununla beraber ki.başkasının sözü onu mülzim dahi değildir.
(7) Çünkü bu ihbar, şehadet nisabındadır. Onların sözü ise, nice hükümlerde,mülzimdir.