(Zâl) harfi ile zekât ki zebh mânâsınadır, maksut zebhi şer'îdir. Her deri ki, debg ile tahir olur, zebh ile dahi tahir olur (3).
Şart, zebhi şer'i olmaktır.
(Zebhi şer'i): Ehli zebhin, muztar olmayarak (hali teslimiyette) hayvanı besmeleyle boğazından kesmesidir. Buna zebhi ihtiyarî denir. Bir de iztirarî zebih vardır ki, av hayvanı ve azgın olan ehli hayvan, hakkında olur. Bu takdirde, hayvanı her neresinden rast gelirse yaralayarak öldürmektir (Kitabı zebayihte tafsil olunur). O dahi, bir kısım şer'i zebihtir. Ehli zebhin, (bil-ihtiyâr veya bil-iztirâr olan) zebihleri - hınzırdan mâdâ - eti yenmeyen hayvanların yalnız derilerini ve eti yenenlerin et ve derilerini tathir eder. Ehli zebih: Müslim veya ehli kitab olandır.
Şer'a uygun olarak boğazlanan (4) - hınzırdan başka hayvan eti yenmese bile derisi tahirdir. Etinin taharet ve ademi tahareti hakkında olan, iki kavlin muftabihi, ademi taharetidir.
Yenen hayvanatın eti, zebhi şer'i ile hem tahir ve hem tayyib olur. Öldüğü takdirde, lâşe olup yenmesi haramdır.
------------------
(3) Bunun mefhumu: Debg ile tahir olmayan, zebh ile de tahir olmaz'dır. Filvâki derisi kabili debagat olmayan fareyi, zebh etmenin de faydası olmaz.
(4) Mecûsinin zebhinden, ihramlının zebhinden, kasden besmeleyi terk edenin zebhinden sakınmak gerektir ki, bunlar zebhi şer'î değildir.
Bunların kestiği yenmese de, tahir olduğu hakkında bir kavli musahhah vardır. Velâkin (zekâtı şer'iyenin, taharet hakkında dahi iştiratı azhar olduğunu, sahibi tenvir ifade etmiştir.)
Bunlar, zabih hakkında şartlardır. Zebih yeri hakkındaki şartlar dahi muteberdir. Burada maksut, zebhi iztirarî olduğundan, onunla tekayyud olunmamıştır.
Mecûsinin avladığı veya boğazladığı hayvanın derisi, taharette, debagate muhtaçtır. Mecûsi ateşperesttir. Maksut ehli kitab olmayandır. Ehli kitab ise Yahudi ve nesaradır.