kurandakidin.net isminde, ismi büyük kendi küçük, acaip safsatalarla derlenmiş komik bir site gördüm. Yazan kişi dinsiz olmalı ki, edille-i şer'iyyeyi bu denli inkara teşebbüs edebiliyor ve Kur'ân-ı Kerîm'i kendi anladığı (daha doğrusu anlamadığı) şekilde yorumlayabiliyor.
Kısaca bu dinsize göre, hadisler, riayetler, kıyaslar, ictihadlar vs. hepsi din dışı olup, netice itibariyle 1400 sene müslümanlar "kafir" ve "zalim" olarak yaşadılar.
Gerçi bu sitedeki gariplikler saymakla bitmez, ancak ne zaman var, ne yer var, en önemlisi ne de keyif var. Bir tanesi ise dikkatimi çekti, sizlere sunmaktan da kıvanç duyarım.
Şöyle:
10. DEPREMLERİN SEBEBİ OLAN BALIĞIN CİNSİ NE?
Kuran: "Bundan sonra yeri yumurta biçimine soktu.” (Naziat Suresi, 30)
Hadis: "Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya'da depremler olur.”
İbni Kesir Tefsiri 2/29 68/1’in açıklamaları
Kuran, mucizevi bir şekilde dünyanın yumurta biçiminde elipsoid olduğunu, ceninin oluşumunu, evrenin oluşumunu, rüzgârların aşılayıcı olması gibi bir çok konuyu açıklarken (Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize kitabında bu konuyu çok detaylı bir şekilde işledik), hadislerde yer alan yukarıdakilere benzer hurafeler hem Kuran'la, hem de mantıkla çelişirler. Dünyayı balığa oturtan, depremleri balığın kuyruğunun sallanmasına bağlayan bu zihniyete bir soralım: Bu balık palamut mudur, yunus mudur, lüfer midir? Lütfen bir hadis daha bulup, bizi aydınlatın!
Ayet'in mealine, hadis-i şerîf'e ve açıklamaya dikkat ediniz. Bu ve buna benzer komiklikleri çok vatandaşların.
Ayet-i Kerîme'nin bir kaç mealde geçen şeklini nakledeyim:
• Ardından yeri düzenleyip döşedi. (Diyânet Meali)
• Ondan sonra da yeryüzünü döşedi. (Elmalılı Meali)
• Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı. (Suat Yıldırım Meali)
• Ondan sonra yeri döşemiştir. (Ahmed Davudoğlu Meali)
• Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı. (Yaşar Nuri Ö. Meali)
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın tefsirinde açıklama şöyledir:
Yerküreye gelince, ondan sonra da onu yayıp döşedi. Göğü yaratıp bir nizama koyduktan ve gecesini giderip gündüzünü çıkardıktan sonra yerküreyi, üzerinde yaşama ve yerleşme imkanı olacak şekilde yayıp serdi. Yerkürenin, üzerinde yaşadığımız kabuğunu ondan sonra yaratıp döşek halinde döşedi.
DEHÂ , yaymak mânâsına "dahv" veya "dahy" kökündendir. Bast da döşek serer gibi yaymak, döşemektir. Bundan açıkça anlaşılan da yerkürenin kendisinin daha önce yaratılmış olmasıdır...
Evet merhum'un ifadesi ve açıklamasınde "deha" kelimesinin tarifi pek güzel yapılmış.
Ahter-i Kebîr lügatında kelimenin izahı:
DEHÂ: Bir nesneyi yayıp döşemek. Serme gibi. (Cild 1, Sahife 301)
İslam düşmanları el birliği yapıp müslümanların zihinlerini bulandırmak için "Uydurulan Din ve Kurandaki Din" adı altında neşriyat yapıyorlar. İddia ve iftiralarını da çarpık ve bozuk manalandırmalar ile destekliyor, cahil müslümanları kandırıyorlar. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v.) ehadisine, İslam alimlerine düşmanlık için ellerine geleni yapıyorlar.
Kişinin (hangi mealden aldı ise) ayete verdiği mana, Yaşar Nuri zındığı dışında kimin mealine uymakta, hangi lügat kaidesi ile bağdaşmaktadır. Tefsîrî meal yazanların dışında kimin açıklamasına göredir. Kaldı ki bu tür bir (bozuk) meali Yaşar Nuri dışında kaç kişi yazmıştır.
Allahu teala müslümanları zındıklardan muhafaza buyursun.
Muallim abi / incemeseleler.com editörü