*Bütün ilimler iki kelimenin içindedir:
1) Allah’ın emirlerine tâzim
2) Mahlûkâta şefkat. *Ahmet Gazâli-İhya)
Bütün âlimler bu kelâmı beğendiler.
*Allah’ın rızâsı iki şeyden ibârettir:
1) Allah’ın yaptığını beğenmek yânî cümle âlemlerini, dünyasını ukbâsını ve o âlemlerde olanların hepsini hikmete hamledip abes görmemek: Hak şerleri hayreyler Zannetme ki gayreyler... demek...
2) Kalb kırmayıp, gönül yapmaktır. Kalb kırmak kişinin zâhirini harap eder. Gönül yıkmak da bâtınını helâk eder. *Miftâhul-kulub Risâle-i Pendiye S.22-23)
İki cihan huzûru sığmış iki kelâma:
Dostlar ile mürüvvet, düşmanlarla müdâra
*İki şey helâke sebebdir:
1) Yapılan ikrâmı sebepten *halktan) bilip Mevlâ’yı unutmak
2) Nefsine değer verip, kendisini ikrâma lâyık görmek...*Hikem Şerhi S-250)
Cenâb-ı Hak kuluna nefsinin zilletini bildirdiği kadar izzet, ve nefsinin zilletinden gâfil etmek kadar zillet vermemiştir. *Zinnûn u Mısri K.S. Hikem Şerhi S 589)
*İki hâlin biriyle sıfatlanmadan vâsıl olunmaz:
1) Halkı görmemek.
2) Nefsini gönlünden silip hâdiselere ehemmiyet vermemek, *Hıkem Şerhi S,309)
*H.Ş.: İşlediğin gibi bir işle cezâ görürsün.
*“Darlık ve sıkıntılar Hakka dâvet, nûra hidâyet içindir. *Ebûl Fâruk K.S.)
*Muâmelâtta Dinin muhâfazası ve iki asıl:
1) Allahü Teâlâ'nın beğendiğini yapmak.
2) Allahü Teâlâ'nın yaptığını beğenmektir ki, bu daha mühim. Yıllarca Allahü Teâlâ'nın beğendiğini yapmak, belki bir saat O’nun yaptığını beğenmek gibi olamaz...
*H.Ş.: Kime nimet verilmişse hamdetmeyi çoğaltsın, kimin üzüntüsü varsa istiğfar etsin, kimin rızkı darsa, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyilazim” demeye devam etsin. Bir kavmin arasına giren yalnız onların izniyle hareket etsin. Misâfir ev sâhibinin gösterdiği yere otursun! *Ebu Hüreyre R.A.den)
*Muaz ibn-i Cebel R.A. Rasûlüllah S.A.V. bize on kelime öğretti:
1- öldürseler, yaksalar da Allah’a şirk koşma,
2- Ehlinden ve malından ayırsalar da, ana-babana âsî olma
3- Beş vakit namazı kasten terk etme; Çünkü namaz kılmayan Allah’ın zimmetinden çıkar.
4- Şarap içme, çünkü bütün kötülüklerin aslı odur.
5- Günâh işleme, Zirâ bu Allah’ın azâbını helal kılar.
6- Herkes helâk olsa da harpten kaçma.
7- İnsanlara toplu ölüm gelse de aralarından ayrılma.
8- Sâhip olduğun servetten ehline infak et.
9- Ehlini iyi terbiye etmek için asanı üzerlerinden kaldırma! *Disiplin altında tut!)
10-Ehil ve ıyâlin hakkında Allah’dan kork!
*On şey cefâdır:
1- Kendisi için dua ettiği halde ana-babasına ve mü’minlere dua etmemek
2- Kur’an okumasını bildiği halde her gün 100 ayet okumamak,
3- Mescide girip de iki rekat namaz kılmadan çıkmak,
4- Kabristana girdiği halde mevtalara selam vermemek ve onlara duada bulunmamak,
5- Cuma günü Cuma kılınan yerde bulunup da Cuma namazı kılmamak.
6- İlim sahipleriyle buluşup onlardan bir mesele öğrenmeden ayrılmak,
7- İki müslüman karşılaştığında birbirlerinin isimlerini öğrenmeden ayrılmak,
8- Söz verdiği halde arkadaşının davetine gelmemek,
9- İlim ve edep öğrenmeden gençliğini geçirmek,
10-Kendisi tok olduğu halde, aç olan komşusunu düşünmemek!.*Süfyân-ı Sevri Rh. A.)
*Bazı semavi kitaplarda beyan buyurulmuş:
Sana dünya arz olunduğunda ölümü, günah işlediğinde tevbeyi, mal kazanırsan, hesabı, yemeğe oturunca açları, zayıfların yanında şecâat arz ederken Allah’ın kudretini, bir belâya mâruz kalırsan “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azim” ile yardım istemeyi, hastalandığında sadaka ile kendini tedâvi etmeyi, musibete uğradığında “İnna lillahi ve innâ ileyhi râciûn” demeyi unutma.
*Allahü Teâlâ Dâvud A.S.’a buyurdu:
“Ey Dâvud, kullarıma nimetlerimi hatırlat. Onlar nimetlerimi hatırladıkça beni severler.”
*Dâvud A.S.:
- Yarabbi Âdem’e çok nimetler verdin; o sana nasıl şükretti?
- Âdem verdiğim bütün nimetleri benden bildi de, şükrüne saydım.
- Yarabbi, nimete şükretmek de senden gelen bir nimettir; nasıl şükredeyim?
- Sen de aczini îtiraf ettin; onu da şükrüne saydım” buyurmuştur.
*İmam-ı Suyûtî Rh. A. buyurdu:
Sadaka, fakire verilirse 10 misli, âmâ ve âcize verilirse, 70 misli, yakın akrabaya verilirse 1000 misli, ana-babaya verilirse 10 000 misli, talebe ve âlime verilirse milyon misli mukâbele görür.
* Ömer bin Abülaziz’in Hutbesinden:
Ey İnsanlar! Muhakkak biliniz ki, yarın mahşer gününde kurtuluş, bugün Allah’dan korkan küfür ve günâhlardan sakınan, fânî dünyayı bâkî âhirete satan içindir. Aksini yapan aldanır, sonra eli boş kalır.
Geçmişlerin yerine sizler geldiniz, Sizlerin yerine de başkaları gelecek. Görüyorsunuz gelenler gidiyor ve dönmüyor. Bu arzû dışı gidiş, cümlenin gideceği Cenâb-ı Hakk’adır.
Âhiret evine gidenleri her gün uğurluyoruz. Onları kabre götürüp kara toprak altında yataksız yorgansız ve yastıksız bırakıp dönüyoruz.. Ölüm evine giden o fânîlerin hâli ne kadar düşündürücüdür; tanımadıkları bir âleme sefer etmiş, sevdiklerinden ayrılmışlar. Dünya hayatının gafletinden uyanıp işi anlamışlar; lâkin fırsat elden gitmiştir. Fânî dünya mallarından uzak, gönderdikleri hayır amellere muhtaç, o dar ve korkunç kabirde işlediklerinin karşılığını görmek üzere haşır günü olan kıyâmetin gelmesini beklemekteler.
Bu haller uyarıcı şeylerdir: Hisse ve ibret almaz mısınız?
İncemeseleler.com / Arşiv