İma, rüku ve secdeleri sadece başını eğerek yapmaktır. Rüku ve secde namazın rükünlerinden olup bütün namazlarda farzdır. Kıyam da aynı şekilde farz ve vacip namazlarda rükün olup farzdır.
Özürsüz olarak bunlardan birini veya hepsi terk edilse namaz caiz olmaz. İma ile namaz kılan bunların üçünü de terk ettiğine göre hiçbir şekilde secde yapma imkanı olmaması lazımdır. Eğer bir şekilde secde yapması mümkün olursa ima ile namaz caiz olmaz. Secde yapamazsa kıyam ve rüku yapması mümkün olsa bile kıyam ve rüku lazım gelmez. Çünkü secdeden aciz olan kimseden Hanefi mezhebine göre kıyam ve rukunun farziyyeti düşer. Diğer mezheplere göre düşmez. İma ile namaz kılacak kimsenin ayağa kalkması gerekmez. Nasıl mümkün olursa o şekilde yere oturur. Ayakta veya sandalye üzerinde oturarak ima ile kılması da caizdir. Lakin yere oturması eftaldir.
Rükuda başını biraz eğer, secdede daha çok eğer. Kendisini eğmesine lüzum yoktur. Eğer rüku ve secdede başını aynı miktar eğipte secdeyi rükudan daha aşağı yapmazsa namazı caiz olmaz. Yere secde yapamayan kimse sandalyeye oturarak önüne bir tabure koyup onun üzerine secde etse caiz olmaz. Çünkü ayaklarını koyduğu yerden yarım zira (takriben 35 cm.) yüksek yere secde etmek caiz değildir.
Secde yapabilen bir kimse ayakta
durması zor olsa bile mutlaka durabildiği kadar ayakta durup ondan sonra
oturması lazımdır. Hatta dayanıp durması mümkünse dayanıp durmalıdır, aksi
halde namazı caiz olmaz.
Kaynaklar:
(Kuduri S.18-Nurul izah s:5 0 -
Tahtavi
S.351 -
Reddül muhtar C.2 S.97 -
El fıkh alel mezahibil erbaa C.1 S.499)