Selam vermek sünnet, almak farzdır hadisi şerifini hepimiz biliriz. Ama bazı hallerde selam vermek uygun olmayıp mekruhtur. Peki bu halleri biliyor muyuz? Yoksa selam verip sevap alacağız derken günah almayalım..

Selâm ziyaretçilerin tehıyyesidir. Mescitte kıraet, tesbih için veya namaz vaktini beklemek için oturanlar gelecek kişiler için oturmadığından (ve ibadetle meşgul olduklarından) selâm zamanı değildir. Bunlara selâm verilmez. Bunun için ulema “ Şayet onlar üzerine gelenler selâm verse cevap vermeyebilirler” dediler. Kınye’de de böyledir. Sesli olarak Kur’an-ı Kerim okuyana ve ilim müzakere edene selâm vermek, ezan ve kamet okunurken selâm vermek mekruhtur. Eğer bu sayılan yerlerde biri gelip selâm verirse sahih olan, cevap verilmemesidir. Gıyasiye’de de böyledir. Tilâvet halinde olana selâm verilirse muhtar olan cevap vermenin vacip olmamasıdır. Kerderî’nin Veciz’inde de böyledir. Bu, Sadrı Şehid ve Fakih Ebu Leys’in ihtiyarıdır. Cuma ve bayram hutbesi okunurken selâm verilmez. Yemek yiyen kişilerin yanına geldiğinde, eğer yemeğe ihtiyacı olur ve onların kendisini çağıracağını bilirse selâm verir. Eğer onu davet etmeyeceklerini bilirse selâm vermez. Kerderî’nin Veciz’inde de böyledir. Dilencinin selâmını cevaplandırmak vacip olmaz. Hulasa’da da böyledir. Mahkemede kadıya verilen selâmı kadının cevaplaması da vacip olmaz. Fetavilkazıhan’da da böyledir. İlim müzakeresi yapan veya biri ders anlatıp diğerleri dinleyen bir topluluğa da selâm verilmez. Eğer selâm verirse günahkâr olur. Tatarhani’de de böyledir. (1) Aynı mecliste iki defa selâm verirse ikincisini cevaplandırmak vacip olmaz.(2) Şu mevzilerde selâm vermek mekruhtur. Aleni fısk-ı fücura devam eden fasıka selâm vermek mekruhtur. Eğer aleni işlemezse mekruh olmaz. Selâmı cevaplandırmaktan aciz olanada selâm verilmez, mesela yemek yiyen, namaz kılan, Kur’an-ı Kerim okuyana ve zikir ile meşgul olan gibi. Ebu Yusuf’a göre kıraat ve zikrini bitirince selâm cevaplandırır. Hutbe okuyan ve onu dinleyenlere, fıkıh müzakere edenlere ve şeri ilimleri müzakere edenlere, mahkemede dava ile meşgul iken hakime, ezan ve kamet okuyana, ders veren müderrise. Mescitte namaz için veya tespih vs. için duranlara, telbiye okuyan ihramlı kişiye ve genç kadınlara selâm vermek mekruhtur. Mubah olmayan, eğlence ile meşgul olana, insanları gıybet edenlere, güvercin uçuranlara, yalan söyleyen, durmadan alay eden, fuzuli ve manasız konuşan yaşlı kişiye, halka sövüp küfür edene, sokakta gelip geçen yabancı kadınların yüzlerine bakanlara tövbe ettikleri bilinmediği müddetçe, masiyet ve günah işleme halinde olanlara, satranç oynayanlara İmâm-ı Azam Hazretlerine göre bu kişileri meşgul etmek için selâm verilir. Lakin İmâmeyn’e göre mekruhtur. Çünkü bunlar selâma laik değildir. Hanımıyla meşgul olana, avret yeri açık olana, def’i hacet yapana, uyuyana ve uyuklayana ve hamamda yıkanana selâm vermek mekruhtur.(3) 

Teganni (şarkı, türkü) ile meşgul olana da selâm verilmez. Fasıklara selâmda ihtilaf olundu. En sahih görüş fasıka iptidaen selâm vermeyip verirse iade etmektir. Timurtaşi’de de böyledir. Eğlence için satranç oynayan kimse kendisine selâm verince terbiye icabı onu bırakacaksa o şahsa selâm vermekte beis yoktur. Eğer zekâsını geliştirmek için oynarsa ona selâm vermekte beis yoktur. İmâm-ı Azam Ebu Hanife satranç oynayana selâm vermekte beis görmedi. İmâm-ı Ebu Yusuf ise onları tahkir için selâm vermemeyi uygun gördü. Selâm vermeyi mekruh gördü. Zehire’de de böyledir.

 Yabancı bir kadın bir erkeğe selâm verirse, eğer yaşlı koca karı olursa o kadının selâmını lisanıyla işitilecek bir sesle cevaplandırır. Eğer genç bir kadın olursa içinden cevaplandırır. Eğer yabancı kadına bir erkek selâm verirse yaşlı kadın lisanıyla sesli olarak cevaplandırır. Kadın genç olursa içinden sessizce cevaplandırır. Fetavilkazihan’da da böyledir.(4)

Hangi mahalde selâm vermek meşru değil ise orada selâmı cevaplandırmak vacip olmaz. Ancak fasık selâm verirse onun selâmını cevaplandırmak vacip olur. Çocuğun, sarhoşun ve delinin selâmını cevaplandırmak vacip olmaz. Mimin cezmiyle “Selâm aleyküm” diyenin veya “áØîÜÇ éÜÛaâ5Ž” diyenin selâmını cevaplandırmak vacip olmaz. Çünkü bu selâm değil, duadır. “Aleykesselâmü” “â5ŽÛa ÙîÜÇdiyenin selâmını cevaplandırmakta vacip olmaz. Câbir bin Süleyman’dan rivayet olundu: “Ben Allah’ın resulüne vardım ve “â5ŽÛaÙîÜÇdedim. Peygamber efendimiz bana “Sakın aleykesselâm deme çünkü o ölülere verilen selâmdır dedi”.(5)

Dilencinin selâmını cevaplandırmakta vacip değildir. Selâmın cevabını verme farziyyetinin düşmesi için verilen cevabı selâm verene duyurmak lazımdır. Gıyasiye’de de böyledir.

 Başka bir yerde bulunan birine selâm göndermek:

 Bir kişi diğerine “Falana benim selâmımı söyle” dese. Emredilen kişinin o selâmı söylemesi vacip olur. Giyasiyye’de de böyledir. İmâm-ı Muhammed şöyle dedi “Bir kimse hazırda olmayan bir şahsın selâmını bir adama tebliğ ettiğinde kendisine selâm gönderilen şahıs önce selâmı kendisine getirene sonrada gönderene iadei selâm eder.” Zahîre’de de böyledir. Şahadet parmağıyla (veya her hangi bir işaretle) selâm vermek mekruhtur.(6)


(1) Fetavilhindiye C.5 S.324 - 325 - 326

(2) Dürrülmuhtar C.1 S.216 

(3) Dürrülmuhtar - Reddülmuhtar C.6 S.415 - 416

(4) Fetavilhindiye C.5 S.326

(5) Dürrulmuhtar - Reddülmuhtar C.6 S.416

(6)Fetavilhindiye C.5 S.326


F.A. / incemeseleler.com

   
© incemeseleler.com