Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim Cenâbı Hak tarafından,bizlere hidâyet rehberi,nur, şifa ve rahmet olarak indirilmiştir. Bu büyük nîmetten insanların nasıl istifâde edeceği de yine âyeti kerimeler,hadis-i şerifler ve bunlardan mülhem ulâmanın fetvâları ile belli esaslara bağlanmıştır. Biz burada bu hususlardan bâzılarını mümkün mertebe arz etmeye gayret edeceğiz.
1- Kur’ân-ı Kerimin nüshaları, temiz,bakımlı,ciltli,kaplanmış (mümkünse en güzel ve sağlam kağıda basılmış) olmalı. İçersine başka harflerle başka şeyler (hatta isim bile) yazılmamalı. (sadece işaret şeklinde baş harfleri olabilir.) Kütüphanemizde diğer kitaplardan daha üst yerlerde olmalıdır. Kur’ân-ı Kerim veya âyet yazılı olan levhâlara karşı ayak uzatıp yatmak hürmetsizliktir. (Yatmak gerekirse üstüne bir bez örtülmeli veya başka odaya alınmalıdır.) Olur olmaz yerlere âyet levhaları (hatta Kâbe ve Ravza manzarası) asılmamalıdır. Asılırsa dikkat ve bakım şarttır. Kur’ân-ı Kerim ve dînî kitapların bakımsız olması (birde ekmek kırıntılarına riâyet etmemek) süfliyâta ve nice hastalıklara sebep olur. (Allah korusun)
2- Kur’ân-ı Kerime abdestsiz el sürmek haramdır. Ancak ezberden okunabilir. Cünüp kimseye ezberden okumak da haramdır. ( Cünüp kimse tesbih,dua,istiğfâr, salavât okuyabilir,besmele çekebilir. Duâ kastıyla duâ âyetlerini hatta Fâtiha-ı şerifeyi okuyabilir. Ö. N. Bilmen Büyük İslam İlmihali.) Abdestsiz olanlar ancak kılıf ile tutabilirler. Kur’ân-ı Kerimi okuyacak kimse,iki eliyle tutar ve tâzimle göğüs hizâsına alır. Göbekten aşağıya indirilmez.
3- En güzel şekli, kıbleye karşı diz çöküp oturarak okumaktır. ( tabî ki zaman ve zemin müsâitse. Masa ve sandalyede oturarak okuyanda ellerini dizlerinin üstüne koyabilir.) Okumaya başlamadan, Eûzü besmele, Fâtiha-ı şerife,sonra tekrar besmele okunup devam edilir. Bitince de “SadakAllahülazîm” denip,tekrar besmele ve Fâtiha okunur.
4- Kur’ân-ı Kerim tecvit ve tâlim kâidelerine riâyet edilerek “Tertil üzere” ağır ağır, okunmalıdır. Bütün dikkatini mahârici hurûfa hasretmek doğru değildir. Tecvit ve tâlimi hafife almak ise daha büyük hatadır.
Efendimiz (S.A.V.) bir Hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
“Kur’ân-ı Arap usûlü ve sesleriyle okuyun. Kitap ehlinin ve fâsıkların şîveleriyle okumayın. Benden sonra bir takım insanlar gelecek ; Kur’ân-ı şarkıya ve ruhbanların ilâhilerine benzer ve ölülerin başında yakınıp ağlayanların nağmelerini andıran bir şekilde okuyacaklardır. Okudukları Kur’an boğazlarından kalplerine inmeyecek, fitne oların kalplerini sarmış bulunacak”
(Ramuz Sh.1086 A.Erol 33.Risâle Sh. 11)
5- Kur’ân-ı Kerimi hüzünlü okumalıdır.(H.Ş. Kur’ân-ı Kerim hüzünle nâzil oldu. Onu okurken kusurlarınızı ve ilerdeki tehlikeleri düşünerek hüzünleniniz.) İhya C.1 Sh. 785)
Kur’ân-ı Kerim dikkatli,hüzünlü,derli toplu okunduğu zaman çok te’sirlidir. Ve büyük mânevi terakkî vardır. Ancak dağınık bir kalple,dikkatsiz,usûlüne riâyet etmeden okununca faydası azalır,biter, hatta zararı bile olur. Efendimiz (S.A.V.) bir hadis-i şeriflerinde :
“Kalblerinizi toplayabildiğiniz kadar Kur’ân okuyun; dağıldı mı bırakın.” Buyurarak bizleri îkâz etmektedir. (Râmuz 78/ 14)
(Eğer o gün bitirmemiz icâp eden bir yer varsa biraz mânevi hazırlıktan sonra yeniden okunabilir.) Mahzun ve kırık gönülle okumanın bir ileri mertebesi de ağlamaktır. Kur’ân-ı Kerim okurken ağlamak müstehabtır Peygamberimiz (S.A.V.) “Kur’ân-ı okuyun ve ağlayın. Ağlayamazsanız da ağlamaklı olun. Kur’ânı usûlüne uygun olarak okumayan bizden değildir.”buyurmuştur. (İhya C 1 Sh. 785)
Allah dostlarından Sâlih-i Merri Hz.leri diyor ki “Rüyamda Kur’ân-ı Kerimi Rasûlü Ekremin huzurunda hatmettim. Rasûlü Ekrem (S.A.V.) “Ya Sâlih! Kur’ân-ı okudun, fakat gözyaşın hani” buyurdular. (İhya C1 Sh. 785)
6- Kur’ân-ı Kerimi güzel sesle okumalıdır. (H.Ş. “ Kur’ân-ı Kerimi seslerinizle zînetleyiniz.”) hele cemâate okuyan kişilerin daha yanık,daha güzel okuyanlardan olması mühimdir. Efendimiz (S.A.V.) “Allah’u Teâlâ hiçbir şeyi,güzel sesle okunan Kur’ân gibi dinlememiştir.”buyurdular. (İhyâ C 1 Sh. 791 – Buhâri Müslim)
7- KUR’ÂN-I KERİMİ DİNLEMEK
Kur’ân okunurken dinlemek farzdır. Bu hususta Allah’ımız
“ Kur’ân-ı Kerim okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki merhamet olunasınız.” buyurmuştur. Âraf Sûresi Âyet 204
Bu bakımdan Kur’ân-ı Kerimi dinlemekte farz sevâbı vardır. Dinlememek,hürmetsizlik etmek de günahtır. Hatta Kur’ân-ı Kerim okuyan kişiye selâm bile verilmez,meşgûl edilmez. Ayrıca Kur’ân-ı Kerimi güzel ve te’sirli okuyan kimse için “Ne güzel Kur’ân okuyor.” demek doğru değildir. Doğru olan “Güzel Kur’ân-ınızı güzel okuyor, okudu.”demektir.
Efendimiz (S.A.V.) de güzel Kur’ân-ınızı güzel okuyan oldu mu onu huşû ile dinlerdi. Güzel Kur’an-ınızı güzel okuma hususunda Eshâbı Kiramın önde gelenlerden İbn-i Mes’ud (R.A) anlatıyor.
“Bir gün Rasulullah (S.A.V) “Ya İbn-i Mes’ud benim için Kur’an-ı Kerim okur musun?” dedi. Ben de “ Ey ’ın Rasûlü o Kur’ân-ı Kerim size nâzil oluyor, ben onu sizin huzurunuzda nasıl okuyayım?” dedim. Efendimiz (S.A.V.) “Ya İbn-i Mes’ud ben onu başkasından duymayı da çok severim, biraz okuyuver.” Buyurdular. Bende Nisâ Suresinden okumaya başladım.
MEÂLİ: Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak ? (Nisa Suresi Ayet 41)
Âyetine geldim ve bu âyeti de okudum. Bana “Ya İbn-i Mes’ud bu kadar kâfi” dedi. Okumayı bıraktım, baktım ki iki gözü iki çeşme olmuş mübârek gözlerinden dökülen yaşlar âdeta sakalı şerifini ve elbisesini ıslatıyordu.”
(İmanın Şubeleri Sh.106)
Kur’ân-ı Kerim, dinleyende böylesi te’sir yaptığı için ârif olan kimseler buna çok dikkat etmişlerdir. Kur’ân-ı Kerimi huşû içinde dinlemekte büyük mânevi tecelliyât vardır. H.Ş. “ Kim Rabbine müştâk ise kelâmullah’ı dinlesin !” Hadis-i şerifi bizim için büyük bir müjdedir.
incemeseleler.com