Bir sitede üyenin biri, ilmi olan bir gazete yazarından nakil yapar. Yaptığı nakil de birkaç zat tarafından (çoğunluk nefse uyularak) eleştirilir. Biz o yazarın avukatı değiliz, fakat ibarelerin tabii ki.

 Yazar şöyle diyor:

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
”Yapacakları değişiklikle, dini düzelteceğini sanıp dinin noksanlığını tamamladığını söyleyenler çıkıyor. Halbuki din noksan değildir. Kur’an-ı kerimde, (Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum) buyuruldu. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [reform yapmaya] çalışmak, bu âyeti inkâr olur.” [m.260]


• Yorumcu zatın yorumu da şu şekilde:

“Bendeki Mektubat'ın son mektubu 122. 260. mektup ne anlama geliyor? Yani bu yazı ve alıntı gerçekten Mektubat'ta var mı diye merak ettim de..”

• Bizim ilavemiz:

Mektubat bir adet değil, birkaç adettir. Said-i Nursi’nin, Muhammed Masum’un, Seyfuddin Arif’in, Muhammed Said’in, Ahmed Said-i Faruki’nin, Abdulaziz Dihlevi’nin, Abdulkadir Geylani’nin olmak üzere daha birçok eser “Mektubat” adı altında yazılmıştır.

Yukarda zikredilen Mektubat’ın, “Mektubat-ı Rabbani” olduğu yazarın “İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki…” cümlesinden kolayca anlaşılıyor.

Mektubat 3 ciltlik bir eser olup, elimizde bulunan nüshalarda 2. ve 3. ciltler birleştirilmiş vaziyette matbudur.

Mektubat’ın 1. cildi toplam 313 mektuptan ibarettir.
Mektubat’ın 2. cildi toplam 99 mektuptan ibarettir.
Mektubat’ın 3. cildi toplam 122 mektuptan ibarettir.

İkinci cildin son mektubu, 122. mektup olduğu için, yorumcu zat hata etmiş ve bu talihsiz yorumu eklemiş.

Şimdi de, gazete yazarı zatın alıntı yaptığı bölümü içeren ibareye bakalım:



Kaynak: Mektubat-ı Şerif, Cild 1, Sahife 253, Mektup 260

Görüldüğü gibi hususla alakalı bir sorun yok. Böyle bir mektup mevcud. Nakilde kusur da yok.

Gelelim ikinci hususa..

• Yazar şöyle diyor:

“Bid'atler yayılıp, bu ümmetin sonra gelenleri, öncekilere lanet edince, ilim sahipleri bunu herkese bildirsin! Bildirmeyip ilmini gizleyen, Kur'an-ı kerimi gizlemiş sayılır.” [İ.Asakir]

• Yorumcu zatın yorumu da şu şekilde:

“Bu adamın hayatında İbn-i Asakir gördüğünü sanmıyorum. Çünkü ben de henüz görmedim.”

• Bizim ilavemiz:

Bu ne biçim mantıkdır? Nasıl Allah rızası için çalışmaktır? Okumadığını “okunmamış”, görmediğini “görülmemiş” zannetmek aklı başında insanın işi midir?

Biz Abdulaziz ed-Debbağ Hazretlerinin Kitabu’l-İbriz’inden nakil yapsak, okumadığı için, görmediği için yaptığımız nakil yalan mı olacak? Mevlana Halid Hazretleri’nin Mecmuatu’l-Cevahir’inden nakil yapsak, o okumadı diye bizde mi okumamış olacağız? Şeyhulislam İbni Kemal Hazretlerinin Risale-i Müniresi’ni görmüş ve okumuş olsak, o okumadı diye bizimki sayılmayacak mı? Bu dünyada ilim bu yorumcu zata mı bağlıdır?

Yukardaki yorumun islam ahlakı ile alakası yoktur. Allah’tan korkmadan, bilmeden etmeden yazmaktır. Cahilliğin daniskasıdır. Berika-i Mahmudiyye (Tarikat-ı Muhammediyye Şerhi) kitabında Muhaşşi’den naklen “Bilmediğini bilmeyen” insanların ahmak olduğu ve bu insanlardan uzak durulması gerektiği yazmaktadır.

Selam ve dua ile..


incemeseleler.com / Muallim Abi

   
© incemeseleler.com