Şu anki gündem malum. İsraili heşeratı la yuflihunun zulmü ile
yüreklerimiz yanıp kavruluyor. Zamanında, terörist saldırısında kalbine
mermi saplanıp şehit olan kundaktaki bir bebeğin resmi, yine
Filistinde, oğlunu duvar kenarında muhafaza ederken çocuğunun, gözü
önünde acınmadan vurulması, yıllarca internet ve sair medya da
"insanlık bu kadar düştümü?" nün simgesi olarak dönüp dolaştı.
Şimdi
ise ne biri ikisi; her dakika başı, normal zamanda görülse yıllarca
hafızalardan çıkmayacak karelere şahit oluyoruz. Şehadet getirerek
ölürken kameraya çekilenler, Babasının önünde yatan 3 çocuğun
cesedi...Hele havadan yağdırdıkları bombaları canlı yayınla sunacak
kadar rahat bir katliam.
Biz müslümanlar olarak tabiki vicdan
azabı duyuyoruz ve tabiki elimizden geleni ardımıza koymamalıyız amma
velakin yapacağımız şeyler de bireysel bazda sınırlı. Yani mesela,
forumca bir cihat grubu oluşturarak Filistin yolunu tutamayız bu
şartlarda ve bu imkanlarda.
Bizim yapacağımız pskolojik ve manevi tedbirlerdir.
Pskolojik
olarak mitinlerle meydanlarda; sessiz olmadığımızı, onlara yapılan
saldırının bize yapılmış gibi yüreğimizi yaktığını, şu anda imkansızlık
neticesinde bir şey yapamamıza rağmen, eğer ki bir imkan bulursak
hadlerini en ala şekilde bildireceğimizi ihtiva eden bir durumda
olduğumuzu, kısaca müslümanların uyumadığını duyurmak. Türkiyede de bir
çok dernek çok güzel organizeler yapıyorlar bu anlamda. Hepsine
teşekkür ediyor ve gurur duyuyoruz.İmkanı olanlarımızda iştirak
ediyorlar.
Ancak bu arada fırsattan istifade, mitingleri ve
sosyal tepkileri ideolojik bir kimliğe dönüştüren grupları gördükçe
rahatsız oluyorum. Bu gruplaşmalar şu ya da bu parti adı altında değil,
mutlak mana da müminlerin ortak bir mitingi olmalı. Din siyasete alet
edilmemeli.
Manevi tedbirler olarakta ki bizim en önemli
yapacağımız yardım budur diye düşünüyorum. Halis ve samimi olarak,
kabul olacağını ümit ederek dua etmek. Zira müminin silahının dua
olduğu hakikatini bilmeyenimiz yoktur. Ve bazı zamanlar vardır ki
duaların makbul olması daha muciptir.
Kur’an ve ezan okunurken, düşman ordusuyla karşılaşınca, yağmur yağarken, zulme uğrayınca dualar kabul olur.) (Taberani)
Ben
en önemli yardımın dua olduğunu düşünüyorum. Bir çok siteler açılıyor.
Filistine yapılan katliamı kınıyoruz, siz de kınıyorsanız adınızı
soyadınızı e mail adresinizi yazarak kayıt olun ve tepkinizi ortaya
koyun. Yine mail gruplarından sayısız e mailler, smsler. En az 10
kişiye göndermezseniz şöyle şöyle olun ?
Mutlak mana da saf
duygularla yapılan bu tür aktivitelere kızmıyorum, sonuçta
duyarlılığın bir alameti belki ama, bunlarla yardım yaptığımızı düşünen
bizler duaya ne kadar ehemmiyet veriyoruz. Tepkiyi güzel veriyoruz
sosyal anlamda ama tedbir hususunda gevşek mi kalıyoruz? Ve asıl olan
tepki midir, tedbir mi?
Her namazın arkasından ihmal etmeden
"Kahhar" ismi Celili ile düşmana muamele etmesini Rabbimizden niyaz
ediyor muyuz? Ya gahhiru ya gahhar Ya muhliku ya mumitu ya zar...
Ve yine kaçımız seher vakitlerinde kalkıp teheccüd namazı ve akabinde iltica ediyoruz? Zira seher vakitlerinde Hz. Allah:
İstiğfar eden yok mu, affedeyim. İsteyen yok mu, vereyim, duasını kabul
edeyim? diye bizlere her gün sesleniyor. Bundan daha büyük yardım mı
olur?
Hasılı kelam; yaptığımız tepkiyi ve yardımı bilinçli yapalım. Özde ve samimi bir tepki ve tedbir ile onları mağlup edelim.
Bütün
bu dualarımıza rağmende herşeyde bir hayır vardır düşüncesi içerisinde
olalım. Dualarımız kabul olmuyor, bak İsrail hala devam ediyor? gibi
düşünceler, itikadi açıdan doğru olmayan düşüncelerdir. Her şeyin hak
ve hakikatini en iyi bilen yüce Rabbimizdir. Nasıl ki düşmanın bir
programı planı varsa Hz. Allah onların planından tasavvur bile edilmeyecek surette güçlü planı vardır.
Cenab-ı
Hak onlara bir ruhsat verdi. Günahlarımıza keffaret teşkil edecek kadar
Filistinde ve başka yerlerde zulme uğrayan Müslümanlar ümmet namına
bedel ödüyorlar. O bedel mutlak ve muhakkak bir gün dolacaktır. Allah bir şeyi murad ettimi sebepleri halk etmeye kadirdir.
“VE KUL CÂEL HAK… YAKIN!..”
BAŞLAMAK ÜZRE AKIN!..
MÂNİLER KALKACAKTIR,
PUTLAR YIKILACAKTIR!..
BELKİ ÇOĞU KUCAKTA
OYUNDA, OYUNCAKTA
YARINKİ SÜVARİLER,
DAVRANMA VELİLER..
FECR-İ SÂDIK ÂNIDIR,
HAZIRLIK ZAMANIDIR…
GELİYOR DEVR-İ SEFÂ…
BELDEMİZİN BU DEFA,
FETHİ “TEKBİR” İLEDİR!..
FETHİ “TEKBİR” İLEDİR!..
Kadir Mısıroğlu
Miftahulkuluub- incemeseleler.com- editörü