Medine-i Münevvere’de kaymakamlık yaptı.
Tebük gazvesine katılmayışından ve Benî Kurey-za’nın tazyiklerinden sonra, Sa’d bin Muaz Hz.’nin hükmü üzere vazifeden alındığında, öldürüleceğinin kendisine îmâ edilmiş olmasından suçlanarak, kendisini Mescid-i Nebevi’nin direğine zincirle bağlattı ve “Beni Rasûlüllah çözüp âzat ve af etmedikçe bu bağdan çıkmam” diyerek yedi gün yemeden içmeden bağlı durdu. Sonunda baygın düştü ve hakkında âyet-i celîle nâzil oldu. Tevbesinin kabul olduğu anlaşıldı. Ve bu müjdeyle kendisini çözmek istediler. O, Rasûlüllah çözmedikçe başkasını kabul etmedi ve Rasûlüllah Efendimiz mübârek elleriyle, Ebû Lübâbe’nin bağını çözdü.
Ebû Lübâbe Hazretleri:
-“Ya Rasûlüllah! Tevbemin tamam olması için günâh işlediğim Medine-i Münevvere’yi terk ve malımın tamamını tasadduk edeyim” demişse de, Efendimiz üçte birinin tasaddukuna izin vermiştir...