Burada çıkıp o haklı bu haksız kavgasına girecek değiliz. Çıkıp mesele ile ilgili kaynakları da tartışacak değiliz.
Hazreti İsa'nın inmesi ne kadar hak ise, Mehdi aleyhisselamın zuhur etmesi bir o kadar haktır. Birini inkar eden kafir, diğerini inkar eden sapık olur. Her müslümanın bu hususta inancı bellidir. Akaid kitaplarında dahi yer alan bu meseleler hakkında, horoz kavgası tarzında tartışmalara girmek abesten ötedir.
Bu başlık altında sadece değinmek istediğim iki nokta var ki, belki müslüman kardeşlerimizden takip eden olmuşsa, gözlerinden kaçmıştır.
1. Geçen haftaki programda (9.11.2006) Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Dr. Suat Arusan'ın bahsettiği MEHDİ hadisleri hakkında "hepsi uydurmadır" demişti. Bunun ardından, sözlerini teyit edecek ümidiyle, seyircilerinde bilgisizliğe güvenerek "İmam Suyuti bu uydurma hadisler hakkında 2 cilt kitap yazmıştır" demişti.
Öncelikle şunu belirtelim ki, İmam Suyuti kendi kafasından bir MEVZUAT kitabı yazmış değildir. Hazreti İmam'ın bu konuda yazmış olduğu kitaplar:
• Leali'l-masnua fi'l-ehadisi'l-Mevzua (Bu eseri, İbnü'l-Cevzi'nin Mevzuatu'l-Kübra kitabının muhtasarıdır)
• Zeylü'l-Leali (Bu da üstteki eserin zeylidir)
• Tahziru'l-havass (Bu kitabı İbnu'l-Cevzi ve El-İraki'nin eserlerinden faydalanarak yazmıştır)
• Nüketu'l-bediat(Bu kitabı İbnu'l-Cevzi'nin kitabının tenkididir. Hatalı hükümlerini belirtir.)
İmam Suyuti hakikaten çok büyük bir alim ve müctehiddir. Hadis sahasında eserleri pek çoktur. Hazreti İmam başta İbnü'l-Cevzi gibi "Mevzuat" kitabı yazarlarını, birçok hatalı hükümlerinden dolayı tenkit etmiş, eserlerini bu sebeble kullanmıştır.
İşte Obektif programında, Prof. Dr. Zekeriya Beyaz'ın "Onlar uydurma hadis" deyip ardından "Suyutinin de uydurma hadisler konusunda eseri var" çıkışına karşılıl Dr. Suat Arusan, Ali el-Muttaki'nin, İmam Suyuti'nin konu ile alakalı eserinden faydalanarak hazırladığı "Kitabu'l-Burhan" kitabını gösterip, Profesör Doktoru rezil etti.
Evet mevzu hadisler hususunda eser yazmış bulunan İmam Suyuti, bilakis Mehdi hakkında eser yazmış ve zuhurunun hak olduğunu ispat etmiştir. Bu husustaki hadislere artık herhangi bir hadis otoritesinin karşı gelip, sırf kendi beynine girmiyor diye inkar etmesi sapıklıktan beri değildir.
2. Bu hafta (16.11.2006) yayınlanan bölümde "Mevzu Hadis Uzmanı" bir ilahiyatcı daha vardı. İsmi aklımda değil, seciyyesiz bir insan olduğu suratındaki nursuzluktan belli. Güya Dr. Suat Arusan'a cevap vermek, onu köşeye sıkıştırmak amacıyla "Sen İmamı Azam'a inanır mısın? Fıkhı Ekbere inanır mısın?" sorusuna Dr. Suat Arusan'ın cevabı "Tabii inanırım" demek oldu.
Ardından Aliyyul-Kaari'nin "Fıkhı Ekber Şerhi" nden İsra'yı inkar edenin kafir olup, Miracı inkar edenin kafir olmayacağını okudu.
Öncelikle ifade edelim ki, sapık insanın "Fıkhı Ekber" dediği kitap, Fıkhı Ekber değil, bunun şerhidir. Sapla samanı karıştırmamak gerekir. Dolayısıyla mezkür ibare İmamı Azam'a değil, Aliyyulkaari'ye, daha doğrusu "el-Fetava" kitabına aittir. Bu, sapık insanın ilk kelime oyunudur.
Meselemiz bu olmadığı için, bu husustan ziyade, bizi ilgilendiren kısma geçelim. Ancak akaid kitaplarında bunu inkar edenin en azından BİDAT SAHİBİ ve SAPIK ilan edildiğini de belirtelim. Aliyyulkaari der ki "Bu kişi hem bidat sahibidir ve hem de sapıktır, ikisininin birleşimidir yani". İtikadda bidatın ne demek olduğunu müslümanlar bilirler.
Aynı eserin (Fıkh-ı Ekber Şerhi Aliyyu'l-Kaari) bir sayfa ilerisinde, biraz önce (nereden çıktıysa) Mirac meselesi için delil gösterilmeğe çalışılan eserde bile MEHDİ ve İSA meselesi geçmektedir.
Sapık insan inkara yeltenmeden önce, o okuduğu sayfayı bir çevirseydi ya. Eserleri neden başta sona okumazlar. Biri sırf ismini ezberler (Zekeriya Beyaz gibi), diğeri sırf bir sayfasını okur.
İşte bu kitabın mezkür sayfasında İsa aleyhisselamın nüzulunun HAK olduğu belirtilmektedir. Zaten hak olmadığını belirten bir kitap yoktur. Hususla alakalı olarak da Aliyyul-Kaari, Zuhruf Suresi 61. ayetini "Gerçekten o (İsa) saat için bir ilimdir (kıyametin yaklaştığım gösteren bir bilgidir)" ve Nisa Suresi 159. ayetini "Andolsun, kendilerine kitap verilenlerden ölümünden önce ona iman etmeyecek hiç bir kimse yoktur. Kıyamet gününde de aleyhlerine şahit olacaktır" delil gösterir. (Not: Mealler Elmalılı'dan alınmıştır)
Bu ayetleri Dr. Suat Arusan okuduğunda "Onlar delil olmaz" demişti sapık insan.
Bundan sonra Aliyyul-Kaari, Mehdi'nin zuhurunu da açıklar. Bu hususlarda birçok kaynak da belirtir.
Yine gerek İmam-ı Azamın "Fıkh-ı Ekber" metninde ve gerekse bunu diğer şerhi olan "Ebu'l-Münteha" kitabında Hazreti İsa'nın inmesinin hak olduğu vurgulanmıştır. Diğer akaid kitaplarından Tahavi ve Nesefi'de ve Emali'nin 31. beytinde bu husus zikrolunmuştur.
SONUÇ
Eskiden müslümanlar kerih görülen şeyi yapmaktan sakınırlardı. Hele ashab devrinde ve sonraki devirlerde müslümanlar bırakın akaid ile ilgili hususları, mekruh olacak diye çaya-çorbaya üflemeyi terkederlerdi. Bu zamanda ise akaidin en ince meselerine karşı geliniyor ve "Efendin inkar eden kafir olmaz" deniyor.
Diyelim ki kafir olmuyor, acaba BİDATCI ve SAPIK olmak, kafir olmaktan iyi midir? İslam dininde "Sapık olmak kafir olmaktan iyidir" veya "Kafir olmak sapık olmaktan iyidir" veya "Bidatcı olmak kafir olmaktan iyidir" şeklindeki bir cümlenin bilerek telaffuzu caiz midir?
Biz deriz ki "Kafir olmak, sapık olmaktan kötü gibi görünse de, sapık ve bidatcı olanın dine zararı daha büyüktür. Bu sebeble kabahatleri de daha büyüktür. Bidatcı tabii ki kafirden daha şerlidir, daha tehlikelidir."
İslam dinini inkar etmek başka şeydir, içinde bazı değişikliklere gitmeğe çalışmak başka şeydir. Birinci kişiyi kafir ederse de, ikinci daha nice insanların dinden çıkmasına vesile olacaktır.
Bu sebeble bu tür programlara dikkat etmek, izleyen cahil kardeşlerimizi bilgilendirmek gerekir. Bu, bilen kardeşlerimizin önemli bir vazifesidir.
Selam ve dua ile..
Muallim_abi
İncemeseleler.com editörü