Sahih ve meşhur bir hadiste "La İlahe illallah diyen cennete girer." buyuruyor Peygamberimiz s.a.v.
Bazı kimseler; burada, -Muhammedün Rasülüllah- kaydı yoktur. O halde Allahtan başka ilah olmadığına itikad etmek kafidir, sonucu çıkarıyorlar.
Peki biz bu hadisi şerifi nasıl anlamalıyız ?

Bu hadiste sadece "Lâ ilâhe illallâh" cümlesinin zikredilmiş olmasındaki incelik şudur: Cehennem'den çıkarılacak olanlar, sadece Ümmet-i Muhammed (s.a.v)'den olanlar değildir; diğer peygamberlerin ümmetlerinin –iman ettiği halde ameli bulunmayan– fertleri de bu manaya dahildir. Bunların Cehennem'den çıkarılmaları, herhangi bir peygamberin ümmeti olmaları cihetiyle değil, "kullukta Tevhid" (Tevhid-i ubudiyet) cihetindendir. Dolayısıyla burada münasip olan, bunların hepsi arasındaki müşterek hususiyetin zikridir.

Öte yandan "Lâ ilâhe illallâh" cümlesi, öncelikle "kullukta şirk"in kökünü kazımaya yöneliktir. Çünkü Allah Teala'nın zatına şirk koşan müşrikler, şirkin diğer çeşidini irtikap edenlere oranla oldukça azınlıktadır. İslam'ın ilk dönemlerinde "Lâ ilâhe illallâh" cümlesiyle, "kullukta şirk"in reddi kastediliyordu. Nitekim Allah Teala, müşriklerin, "Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz" (39/ez-Zümer, 3) dediğini bildirmektedir. Dolayısıyla müşrikler, Allah Teala'nın tek olduğunu ikrar etmekle birlikte, putları O'na yaklaşmada aracı olarak kabul etmişlerdi ki, bu, "kullukta şirk"ten başkası değildir.

Hz. İbrahim (a.s), Nemrut ve kavminin "kullukta şirk"i ile mücadele etmiştir. (Ondan önce Hz. Nuh (a.s) küfürle mücadele etmişti. Hz. Nuh (a.s) öncesinde ise sadece iman vardı.) Dolayısıyla "İbrahim milleti"nin ayırt edici vasfı, "kullukta şirk" ile mücadeledir.

Hz. Peygamber (s.a.v)'in bi'seti dönemine gelindiğinde ise, "Lâ ilâhe illallâh" inancının izinin kalmadığı görülmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v)'in bu inancı ihya etmesiyle onu söyleyenler, Hz. Peygamber (s.a.v)'e ittibaen söylemişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.v)'in "Millet-i İbrahim" üzere bulunmasının anlamı budur. Dolayısıyla "Lâ ilâhe illallâh" sözü, Hz. Peygamber (s.a.v)'in peygamberliğinin ikrar ve tasdikini de tazammun etmiştir.

Şu halde "Lâ ilâhe illallâh diyen Cennet'e gider" hadisinin, "Peygamber'e inanmasa da böyledir" tarzında anlaşılması doğru değildir. Aksine bu hadisin anlamı, "Bu sözü, Hz. Peygamber (s.a.v)'e ittiba ve iktida ederek söyleyen kimse Cennet'e gider"dir.

"Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Benden başka ilah yoktur; onun için sırf bana kulluk edin." (21/el-Enbiyâ, 25) ayeti (ki benzer muhtevada pek çok ayet mevcuttur) bu noktada ilgi çekici ayetlerden biridir.

Zira bu ayette bir taraftan insanların "kullukta şirk"ten sakınmaları emredilirken, diğer taraftan "Peygamber'e iman" unsuru yer almamaktadır. Acaba bir peygambere iman ve ittiba olmadan onun, "Sadece Allah'a kulluk edin" tarzındaki telkin ve tebliğinin makes bulması söz konusu olabilir mi?

Hasılı, bahsimizin konusu olan rivayet tek başına ele alındığında, burada "zikru'l-cüz' iradetu'l-küll" (parçayı zikrederek bütünü kasdetme) tarzında bir anlatım olduğu görülmektedir.

Öte yandan pek çok sahih rivayette Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Cennet'e gidiş/Cehennem'den kurtuluş için "Allah Teala'ya iman" yanında kendisine de imanı şart kıldığı nakledilmiştir. Durumu bu rivayetlerle birlikte değerlendirdiğimizde ortada herhangi bir işkâl kalmaz.

Ebubekir SifiL

   
© incemeseleler.com