İslam dininde zina, haram bir fiil olduğu için, bir kimseyi bu suçla suçlamak caiz değildir. Bir kimseyi zina ile suçlamaya kazf denir. Zina için dünya hayatında verilen cezaya "Hadd-i zina", "kazf' için verilen cezaya da "Hadd-i kazf' denil­mektedir.

Lian ise, karı-kocanın karşılıklı lanetleşmesi demektir. Lian boşanmayı gerektirir.

Aclan oğullarından Uveymir, Asım bin Adiyy'e gelerek der ki:

Bir kimse karısıyla bir kişiyi zina halinde bulsa, kadının ko­cası zina yapanı öldürmeli, siz de kısas olarak onu mu öldür­melsiniz? Yoksa bu kimse ne yapmalı? Kadının kocası zinayı göstermek için dört şahid getirmeye gitse, adam işini görüp savuşacaktır. Sussa, namusla ilgili bir şeye sükut etmiş ola­caktır. Lütfen bu müşkül meseleyi bir kez Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) e benim için sorunuz, der.

Bunun üzerine Asım, Resülüllah (sallallahü aleyhi ve sel­lem) e giderek, "Ya Resülallah" diye söze başlayıp sordu. Fakat Peygamber aleyhisselam bu sorulardan hoşlanmayıp ayıpladı. (Peygamber aleyhisselamın hoşlanmayıp ayıplaması, böyle bir şey olmadığı halde neden bunu soruyorlar düşüncesindendir. Sonra müslümanların ırzıyla, namusuyla ilgili böyle sözler ya­hudilerin ve münafıkların dedikodusuna sebep olur endişesin­dendir.)

Uveymir, Asım bin Adiyy'e, "Resül-i Ekrem (s.a.v.) ne söyledi?" diye sordu. O da: "Peygamber böyle meseleleri çirkin gördü ve ayıpladı" diye cevap verdi. Bunun üzerine Uveymir:

"Vallahi ben çekinmem, bunu kendim Peygamber aleyhisselama sorarım" dedi ve gidip:

- Ey Allah'ın Resülü! Bir kimse karısıyla bir kişiyi zina halinde bulsa, kadının kocası o adamı öldürse sonra siz de (kısas olarak) onu öldürür müsünüz? Bu adam ne yapmalı? diye sordu. Resülüllah (sallallahü aleyli ve sellem):

- Ey Uveymir! Senin ve karının hakkında Allah Teala Kur'an (da ayet) gönderdi, buyurdu. Ve karı ile kocanın, Allahü Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de talim buyurduğu şekilde lanetleşmelerini emreyledi. İlk önce erkek karısına karşı lanetle yemin eder. Sonra kadın da şu şekilde dört kere Allah adına yemin etmekle recm olmaktan kurtulur: "Allah adına yemin ederim ki, bu kocam yalancıdır." Beşinci şehadette de kadın, "Eğer bu kocam doğru ise Allah'ın gazabı benim üzerime olsun", diye yemin eder.

Sonra Uveymir, Peygamber aleyhisselama:

- Ey Allah'ın Resülü! Bu kadını nikahımda tutarsam ona zulmetmiş olurum, deyip kadını boşadı. Sonra Peygamber aleyhisselam meclis de bulunanlara şöyle buyurdu:

"Bakınız, eğer bu kadın vücudu siyah, gözlerinin siyahı koyu, kaçının iki yanı büyük, baldırları kaba şekilde bir çocuk doğurursa muhakkak ben Uveymir'in bu kadına zina isnadında doğru olduğunu sanırım. Eğer kadın keler fasilesinden kızılca kurt gibi kızıl bir çocuk doğurursa, bu defa da ben şüphesiz kocasının kadına iftira ettiğini sanırım."

Sonra çocuk doğdu. Aynen birinci tarifi tutuyordu. Ve bu cihetle çocuk, anası Havle kadına nisbet edilerek Havlenin oğlu diye çağrıldı.

(Buharı c. 6, s. 3)

İbni Abbas'dan (r.a.) rivayet edilmiştir: Hilal bin Ümeyye, Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) in huzurunda karısına, Şerik bin Sehma ile, zina yaptı diye isnadda bulundu. Bunun üzerine Resulüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hilal'e:

- Dört şahidini hazırla, yahut sopa vurulur, bu­yurdu.

Peygamber aleyhisselamın böyle buyurması üzerine Hilal:

 - Ey Allah'ın Resulü! Bir kimse karısının üzerinde bir adamı görürse, şahit aramaya mı gidecek? (Şahid bulup geti­rinceye kadar adam işini bitirip savuşmaz mı?), dedi. Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem):

- Sen şahitlerini hazırla. Aksi takdirde sırtına if­tira cezası olarak seksen değnek vurulur, demeye devam buyurdu.

Bunun üzerine Hilal,

- Ey Allah'ın Resulü! Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ben kesin olarak doğru söylüyorum. Ve eminim ki, Allah benim arkmnı hadden kurta­racak bir vahiy, bir ayet gönderecektir, dedi. Bu sırada hemen Cebrail geldi ve Peygamber aleyhisselama, "Zevcelerine zina isnad eden ve kendilerine, kendilerinden başka şahitleri de bulunmayan ... " mealindeki ayet-i celileyi ge­tirdi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselam kadına haber gönderdi. Kocası Hilal da hazır bulundu. İlk önce Hilal karısının zina yaptığına dair şehadet ve yemin eyledi. Resulüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

- Allah muhakkak bilir ki, sizin biriniz elbette ya­lancıdır. Şu halde ikinizden tövbe eden bu lian yemi­ninden dönen var mıdır? buyurdu.

Sonra Hilal'in karısı ayağa kalkarak ve (dört kere) lian şehadetiyle Allah'ı şahit tutarak yemin edip beşinci yeminine sıra geldiğinde, meclisde hazır bulunanlar kadını durdurarak:

- Bak kadın, bu beşinci yemin, azaba sebep olur, ihtarında bulundular. Gerek meclisde bulunanların kadına bu ihtarı, ge­rekse Peygamber aleyhisselamın bunlardan önce "lian yemi­ninden dönen var mıdır?" diye sorması, kadının yalan yere ye­min etmesini önlemek içindi.

Ravi İbni Abbas (r.a.) diyor ki: "Bu ihtar üzerine kadın biraz ağırlaşıp durakladı. Hatta biz kadını yemin etmekten vazgeçe­cek ve geriye dönecek sandık. Sonra kadın kendini toparlayıp:

- Şimdiye kadar şerefle yaşamış kavim ve kabilemi ben bundan sonraki günlerde rezil ve rüsvay etmem, diyerek lian yeminini yerine getirdi. Sonra Peygamber aleyhisselam:

- Bu kadına bakınız. Eğer gözleri sürmeli, iki kıçı iri, baldırları kalın bir tipte çocuk getirirse, çocuk kadının kocasına değil, Şerik Bin Sehma'ya aittir, bu­yurdu. Kadın da hakikaten böyle bir çocuk doğurdu. Bunun üze­rine Peygamber aleyhisselam:

"Eğer Allah kitabının (lian) hükmü infaz edilmiş ol­saydı benimle bu kadın için bir macera vardı. Yani ben o kadına zina cezası icra ederdim." buyurdu.

(Buhari c. 6, s. 4)

Karı-koca lanetleştikten sonra artık birbirlerine bakacak yüz bırakmadıkları için hakim onları ayırır. Mahkemede karı-ko­cadan her ikisi lanetleşmekten kaçınılırsa kanuna boyun eğmediklerinden dolayı hakim her ikisini de hapseder.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

İddet: Boşanmış, yahut kocası vefat etmiş bir kadının, başka bir erkekle evlenebilmesi için bekle­yeceği muayyen zaman demektir.

Erkeğin de, bazı dini sebeplerden dolayı muayyen bir müddet içinde evlenemeyip beklemesi icab ettiği yerler vardır. Bu bakımdan iddet, erkek ve kadının evlenebilmeleri için beklemek zorunda kaldıkları müddetten ibarettir, de denilebilir. Ancak ne var ki, din örfünde iddet, bir kayıt ve sıfatla zikredilmediğinde kadınların başka bir erkekle evlenebilmeleri için beklemek zorunda kaldıkları müddet olarak anlaşılır.

Bir erkeğin, karısı ile birlikte, nikahı caiz olmayan ikinci bir kadınla evlenmesi için, o kadının boşanıp iddetini bitirmesi ge­rekir. Ve yine dört karısı bulunan bir kimse, karılarından birisini boşadığı vakit, başka bir kadınla evlenebilmesi için boşamış olduğu karısının iddeti bitmiş olması lazımdır. Çünkü kadın, iddeti içinde bulunduğu müddetçe onun nikahlı karısı olmak­tan çıkmamıştır.

Boşanan veya kocası ölen kadının iddet çekmesinin hikmeti, kadının boşandığı veyahut vefat ettiği kocasından hamile olup olmadığının bilinmesidir.

Aynı zamanda erkeğin, boşamadan pişman olarak karısına dönmesiyle çiftlerin eski aile hayatına dönmeleri umulur. Bu itibarla, iddet esnasında erkeğin cinsi arzusunu çekip, kendi­sine dönmesini temin etmek için, kadının güzel giyinmesi ve tuvaletine ihtimam göstermesi müstehabdır.

Talak-ı bayin ile boşanan bir kadın, süslenmeyi terk eder.

Talak-ı ric'ide ise, böyle değildir. Az önce zikredildiği gibi, bu talakta kocasının kendisine müracaatta bulunması ümit edildiğinden kadının ziynet takınması, süslenmesi müste­habdır. Çünkü talak-ı bayin ile boşanan kadın aradaki nikah ortadan kalktığından kocasına görünmez, onun için süslenmesi doğru değildir. Fakat ric'i talakta nikah ortadan kalkmadığı için kadın kocasına görünebilir. Onun kendisine müracaat et­mesini temin etme bakımından cazip olmak için süslenir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

Adet görmeyen kadın, doğru ve sahih bir nikahla evlenmiş kocası kendisiyle hakiki olarak veya hükmen gerdeğe girmişse boşandığı zaman bu kadın üç ay iddet bekler. Büluğ çağına ulaştığı halde, henüz adet görmemiş bir kadının iddeti de yine üç aydır.

Fakat evvelce adet görmüş bir hanım, hayızdan kesilme yaşına ulaşmadan bir yıl veya daha fazla bir müddet hayızdan kesilse, üç adet göresiye kadar iddet beklemek mecburiyetindedir. Böyle bir kadın adet görmüş olduğu halde hamile kalmak veya sinn-i iyâs’a ulaşmaktan dolayı değil de, bir arıza sebebiyle adet görmesi uzamış bulunan kadın demektir.

Yaşlanmak sebebiyle adet görme yaşına sinn-i iyâs denilir.

Sinn-i iyas hakkında ihtilaf olunmuştur. Fetva verilmeye daha uygun görülen bir beyana göre bu yaş, elli beş senedir. Bu yaştaki bir kadın sinn-i iyasa ulaşmış sayılır. Bu yaşa ulaşmış bulunan bit kadın, en az altı ay hayız görmemelidir ki, sinn-i iyasa ulaşması kesinleşmiş olsun. Bu çağa ulaşmış kadının id­deti de ''Üç ay'' dır.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

Kadınların iddetlerinden söz açmadan önce, erkeğin bekle­yeceği iddetten bahs açmayı faydalı bulmaktayız. Erkeğe ait olan iddetleri şöyle sıralayabiliriz:

1- Bir erkek, kadının iddeti dolmadan onun kız kardeşini, teyzesini veya halasını nikahlayamaz. Bunun sebebi, kendile­riyle evlenilmesi geçici olarak haram olan kadınlar bahsinde açıklandığı üzere, bunların aynı erkeğin nikahı altında toplan­maları caiz değildir. İddet dolmadıkça nikahın eseri devam edi­yor demektir.

2- Dört kadınla evli bulunan bir erkek, bunlardan birini boşamış olsa, boşadığı kadının iddeti son bulmadıkça beşinci bir kadınla evlenemez. Onun iddetinin dolmasını be­lemek zorundadır.

Müslüman bir erkek; mürted, putperest, mecüsik bir kadınla evlenemez. Bunlardan birini nikahlayabilmesi için bunların Müslüman olmalarını beklemesi gerekir.

4- Zinadan, gebe bir kadını nikahlamış bulunan bir erkek, kadına cinsi mukarenette bulunabilmesi için, doğum yapasıya kadar beklemesi gerekir.

Bir erkek, dar-ı harbten esir alınmış bir kadınla evlenmiş olsa, bir adet görmedikçe o kadına yaklaşamaz. Kadın adet halde ise, bir ay geçmedikçe ona cinsi mukarenette bulnamaz.

Dar-ı harbten, İslam diyarına Müslüman olarak hicret eden hamile bir kadını, doğum yapmadıkça Müslüman bir erkek nikahlayamaz.

Bayin veya ric'i talakla veyahut nikahı feshetmek suretiyle kocasından boşanan ve hamile olmayan kadının iddeti tam ­hayız görüp temizlenecek kadar olan müddettir. Erkek karısı ­aybaşı halinde iken boşarsa, o hayız sayılmaz. Ondan Sonra görmüş olduğu hayızdan itibaren iddet beklemeye başlar. Onun içindir ki, hayızlı iken kadını boşamak, ona daha fazla iddet ­çekme mecburiyeti getireceğinden doğru değildir.

Erkeğin boşadığı kadın ehl-i kitaptan (Hırıstiyan veya yahudi) olsa dahi, hür ise tam üç hayız iddet bekler. Bunun birincisi, kadının hamile olup olmadığının bilinmesi, ikinci hayız ­nikah nimetinin açıklanması, üçüncü hayız ise hürriyetin fazileti içindir. Eğer boşanan kadın hür değilse iki hayız görmekle iddet bekler. Bu kadar beklemedikçe başka erkek ile evlenmesi caiz değildir.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

Sahih bir akit ile nikahlanmış olup da, hamile bulunmayan kadınların, kocaları vefat edince, vefat tarihinden itibaren dört ay on gün iddet beklemeleri gerekir.

Kocasının ölümü dolayısıyla beklenen iddette gereken şey, kadının bu müddet içinde evlenmemesi, kocasının öldüğü evden başka bir yere çıkmaması süslenmeyi, terk etmesidir. Hazret-i Aişe validemizin rivayet ettiği bir hadis-i şerifde şöyle buyurul­maktadır.

"Allah ve ahiret gününe inanan bir kadının, ölü için üç günden fazla ziyneti terk etmesi, helal olmaz. Fakat kocası ölürse dört ay on gün ziyneti terk eder."

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com