Zengin bir ailenin fakir bir komşusu varmış. Fakirin evindeki saadet ve neşe dalgaları zenginin evine kadar taşar, bu saadeti gören, zengin komşu, diğerine imrenir dururmuş.
Bir gün karısına.
- Bir bu kadar zengin olduğumuz halde onlar gibi neşeli değiliz, nedendir? Yarın komşu kadına sor bakalım bu kadar saadetli olmalarının sebebi neymiş? Biz de onlar gibi yapalım da biz de neşeli olalım, demiş.
Yarın olup bunun sebebi kendisine sorulan fakir komşunun karısı şu cevabı vermiş:
- Bizim küçük bir altın topumuz var. Akşam olunca ben kocama, kocam bana bu topu atıyoruz ve eğleniyoruz, demiş.
Bu cevabı alan zengin komşu, doğru kuyumcuya gidip altın bir top yaptırmış. Akşam olunca topu karısı kocasına, kocası karısına atmış, biraz oynamışlar ama arzu ettikleri neşeyi bulamamışlar. Üstelik top oralarına buralarına değdiği için vücutlarında morarmalar olmuş.
İkinci gün komşularına durumu anlatmış ve
- Bir altın top yaptırdık, oynadık ama maalesef neşelenemedik, demiş.
Komşusu o zaman:
- A komşum. O bildiğin altın top değildir. Bizim masum bakışlı bir yavrumuz var. Biz ona altın top diyoruz. Akşam olunca kah benim kucağıma, kah babasının kucağına gider ve bizi eğlendirir, onunla meşgul olurken herşeyi unutur, neşeleniriz, demiş.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !