İsmail kızı (Şamlı) Rabia Hatun, Ahmed bin Ebil Havari 'ye evlenme teklifinde bulundu. Ahmet ise ibadetle meşgul olduğundan bu teklifi hoş karşılamadı ve Rabia'ya şöyle dedi:
- Vallahi ben kendi halimle meşgul olduğum için kadınlara karşı herhangi bir isteğim yok.
Bunun üzerine Rabia, kendisine şu karşılığı verdi:
- Ben de kendi halimle meşgul olduğum için sana ihtiyacım yoktur. Benim şehvetim de kalmamış, fakat kocamdan bol bol servet edinmiş bulunuyorum. Seninle hayat birliği yapıp o serveti ihvanına hayır olarak dağıtmanı ve senin vasıtanla salih kimselerle tanışmak istedim. Belki böyle bir tanışma, benim için Allah'a götürücü bir yol olur.
Rabia'nın bu beyanına karşılık olarak Ahmed:
- O halde hocamdan izin isteyinceye kadar bana mühlet ver.
Böylece Ahmed, hocası Ebu Süleyman ed-Darani Hazretlerine müracaat etti. Ahmed diyor ki: "Mürşidim Ebu Süleyman beni evlenmekten men eder, "Bizim arkadaşlarımızdan kim evlenmişse onun hali muhakkak bozulmuştur" derdi. Fakat Rabia'nın bana söylediklerini kendisine naklettiğim zaman: 'Onunla evlen. O, Allah'ın veli kullarındandır. Bu konuşma, sıddikların konuşmasıdır' buyurdu. Mürşidimin emri üzerine Rabia ile evlendim.
Ahmed devamla diyor ki:
"Rabianın üzerine üç kadın daha getirdim. Rabia bana kuvvetli yemekler yedirip güzel kokular sürdükten sonra şöyle derdi:
- Keyifli ve kuvvetli olarak kadınlarının yanına git."
Bu hadisede ismi geçen Rabia Hatun, Şamlılar arasında Basra'da bulunan Rabiatül Adeviyye'ye benziyordu. (Allah ikisinden de razı olsun).
İnsanı saadete gark edecek, saliha kadından daha iyi bir şey bulunmaz. Çünkü o, kocası yanında bulunduğu vakit onu memnun eder, gönlünü asla kırmaz, her istediğini yerine getirmeye çalışır, onu hoş yaşatır. Kocası kendisinden uzaklarda bulunduğu zaman da onun malı ve canından daha aziz saydığı ırzını, namusunu ifade eden, kendi nefsini korur. Bununla da yetinmez, kocasının malını muhafaza eder.
Böyle olan kadın, kocasını daima kötülükten, günah işlemekten korur. Çünkü kocasının gıyabında bir günah işlemediği gibi, kocası yanında bulunduğu vakit de onun rızasını almak için elinden geleni yerine getirmeye çalışır. Bu vesile ile kocasının sevgisini kazanır, kocasının kendisine karşı iyi davranmasına, hatta kendisini sevmesine sebep olduğu için kocasını sevaba sokar.
Eve huzur gelmesi, neslin iyi olması ve ailenin devamlı olarak saadet içinde bulunması için evlenen erkek ile kızın, İslami terbiye görmeleri ve Allah'tan korkmaları lazımdır.
Ey müslüman kızı! Sen, müslüman kadına yakışır İslami bir terbiye ve ahlak üzere bulunmalısın. Küçük yaşından İtibaren İslami esaslara riayet ederek tüm hayatın tertemiz geçmeli, iffet, nam us ve haysiyetine leke getirecek hareketten kaçınmalısın. Hayatın boyunca sana dokunan el, ancak senin helalin olan eşinin eli olmalı. Sabah kalkarak el ele verip, kol kola girip sokak sokak dolaşmamalısın. Öyle bir hayat yaşamalısın ki, evleneceğin erkeğin helali olup ağuşuna kendini attığında vicdan azabı içinde inim inim inlemeyesin. Helalin olan eşine, "Hayatımda bana dokunan el ancak senin elindir" demek saadetini tadabilesin.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !