Evlenecek erkeklerin hepsi, kadını seçmede aynı düşüncede olmazlar. Erkeklerin kiminde, zengin olma fikri, kiminde, kadının güzelliğine ve cinsi cazibesine tutku vardır. Çok az kimsede ise dindarlık her türlü iyiliğe tercih edilir.
Dindarlığı tercih şuuruna sahip bulunan bir erkek, evleneceği kadını dindar hanımlar arasından seçer. Bu anlayış içindeki kimse, güzelliği arasa da birinci derecede dindarlık arar. Dindarlık ile dilberliği aynı kadında göremezse, fakat dindar az güzel bir kadını, dine bağlılığı olmayan ve fakat çok güzel kadına tercih eder.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bizi ikaz etmektedirler:
"Kadın, dört (hasleti) için; malı, şerefi, güzelliği ve dini (ne bağlı olduğu) için nikahlanılır. A iki eli tozlanası, sen dindar olanla zafer bul"
(Müslim c. 4, s. 175).
Erkeklerin bu tercihi ön planda tuttuğunu öğrenen kadınlar, kendilerine bu istikamette çeki-düzen verir ve dindarca yaşama yolunu tutarlar. Erkeklerin bu hareketleri biraz da kadınların hidayetine vesile olur. Kadınların bozulmasında görülen ilerlemenin sebebini biraz da erkeklerin dindar kadınla evlenmeyi arzu etmemesinde aramalıdır. Zira sarmaşık; sırık bulmadıkça boyunu yükseltemez.
Allah'ın Resulü (s.a.v.) buyurmuştur:
"Saliha ve dindar bir hanımın kadınlar içersindeki durumu, karnı beyaz bir karganın, yüz karga içersindeki durumu gibidir."
Güzeller yaşlanmakla deri buruşup kırışmakta, renk sararıp solmakta ve servi gibi boylar iki büklüm olmaktadır. Sırf bunların cazibesi altında verilen kararların yanlışlıkları, neden sonra anlaşılmakta ise de iş işten geçmektedir.
Bir kadının mal ve servetinin tesiri altında kalarak evlenmeye kalkan bir erkek, alacağı kadının malına sahip olmak için, kendine sahip olamamakta ve neticede paraya uşak, kadına köle durumuna gelmektedir. Zenginliği sebebiyle tercih edilen bir kadın, ideal bir zevce değil, iş veren patron ve emir veren amir mevkiinde bulunur. Kendisi ile evlenen bir erkeği bu istikamette kullanır.
Mal ve zenginlik saadet sebebi olsaydı, birbirleriyle evlenen zengin çocukları soluğu kısa zamanda boşanma davaları açmakta almazlardı. Cebi dolu, kalbi boş insanlar, daima boşluktadırlar.
Kadında esas olarak dindarlık aranmalıdır. Çünkü kadın nefsinin ve namusunun korunması hususunda zayıf ise kocasını rezil edip halk arasında yüzünü karartır. Bu hareketinden ötürü kocasının kalbi daralır. Hayatı karmakarışık bir hal alır. Eğer bu durum karşısında kalan koca, kıskanma yolunu takib ederse, daimi bir şekilde felaketten felakete sürünüp gidecektir. Eğer müsamaha yolunu tercih ederse, o vakit dini ve namusu hakkında gevşek davranmış olur. Eğer kadın fasık ahlakıyla beraber güzelde olursa, o zaman ondan gelen felaket daha da şiddetli olur.
Eğer kadın, kocasının malını telef etmek suretiyle veya başka bir şekilde dini zafiyete sahipse, yine kocasının bu durumda hayatı bulanır. Eğer koca, kadının bu durumuna göz yumar ve ses çıkarmazsa kendisi de günahta kadının ortağı olur.
Başka bir hadis-i şerif:
"Herhangi bir kimse, kadını malı ve güzelliği için nikah ederse o kimse, kadının hem güzelliğinden, hem de malından mahrum olur. Ve herhangi bir kimse, sadece kadını dindarlığından ötürü nikah ediyorsa, Cenab-ı Hak ona hem kadının malını ve hem de güzelliğini ihsan eder."
(Tebaranı, Enes'den)
Oğlunuza alacak olduğunuz kızın ve kızınızı verecek olduğunuz erkeğin, evvela imanlı ve ahlaklı olmalarına bakın .. Allah korkusu ile dolu bulunmalarına dikkat edin. Çünkü. oğlunuzun ye kızınızın mes'ud olabilmeleri için, bunlardan başka hiçbir şey yoktur. Ne damadınızın diploması, ne de gelininizin zenginliğinin, iman, ahlak ve din duygusu olmadıkça hiçbir faydası olmaz. Haramı bilip kaçınan, helali bilip sımsıkı sarılan ve Allahü Teala'nın emirlerini yerine getiren gelinler ve damatlardır ki, evlere huzur, saadet, sevinç ve neşe getirirler.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !