Kadın erkek ilişkisi, her iki cinsin birbirine karşı olan kuvvetli ilgisinden dolayı vücud bulur.
Bu husus, neslin devam etmesi için insanda zaten bulunması gerekir. Kadın olsun erkek olsun, her normal insanda bu temayül bulunmaktadır. Zira aksi düşünüldüğünde ne neslin devamı olur ve ne de bundan elde edilecek olan faydalar husüle gelir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim de buyuruyor ki:
"Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salınan güzel atlara, (deve, sığır, koyun, keçi gibi) hayvanlara, ekinlere olan ihtiraskarane sevgi insanlar için bezenip süslenmiştir. Bunlar, dünya hayatının (geçici) birer faidesidir. Allah (a gelince) nihayet dönüp varılacak yerin (Cennetin) bütün güzelliği O'nun nezdindedir."
(Ali İmran Süresi, ayet: 14)
Görülüyor ki, bu ayet-i celilede hırsla sevgi beslenilen şeylerin başında kadınlar olduğu zikredilmektedir. Ayet-i celilede kadınlar ilk olarak zikredildiğine göre insanın hırsla sevgi beslediği şeylerin başında da kadın gelmektedir. Her şey çift yaratıldığına göre, bu arzunun de karşılıklı vuku bulup çift olması gerekir. Çünkü karşılık görmeyen alakanın devamlılığı düşünülemez.
Erkek ve kadın arasında bulunan bu cinsi temayül, meşru yollarla olması şartıyla, İslam dininde kötü ve çirkin sayılmamaktadır. Bilakis İslam dini bu cinsi temayülün sonuçlandırdığı erkek-kadın birleşmesini nikah müessesesiyle teşvik etmektedir ki, buna evlilik denir. İslam dininin insanları men'ettiği, işleyenlerin mutlaka ceza göreceklerini açıkladığı husus ise, evlilik dışı kadın-erkek birleşmesini sağlayacak olan işlerdir. Evlenmek suretiyle erkek ve kadın birleşmesini Peygamber aleyhisselam teşvik buyurmuşlardır. Kadına verdiği kıymeti müslümanlara bildirmek için şöyle buyurmuştur:
"Dünya bir meta'dır. Dünya meta'ının en hayırlısı ise iyi kadındır."
Kötü niyetli ve tavırlarıyla erkeği yoldan çıkaran veyahut kötü hareketleriyle erkeğin başına türlü türlü felaketler getiren kadın hakkında da Peygamber Aleyhisselam buyurmuştur ki:
"Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı fitne ve fesad (amili) olarak hiçbir şey bırakmadım."
Kadınların bir fitne kaynağı olduğunu beyan etmek üzere Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler, eşlerinizin, evladlarınızın içinde hakikaten size düşman (olanlar) vardır. O halde onlardan sakının. (Cihad gibi, hicret gibi hayırlardan geri kalmak hususunda onların sözünü tutmaktan kaçının. Bununla beraber) affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, örterseniz şüphesiz Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir."
(Tegabün Suresi, ayet: 14)
Tefsirlerde beyan edildiğine göre Resulüllah (s.a.v.) Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere'ye hicret ettikten sonra, bazı kimseler Mekke’den hicret etmek arzusunda bulundukları halde, eşleri ve evladlarının kendilerine: "Siz gidiyorsunuz ama bizi de burada perişan bırakıyorsunuz", demeleri üzerine onlara acıyarak hicret etmeyi tehir ettiler. Kendilerinden önce hicret edenlerin dinde çok yüksek derecelere mazhar olduklarını görünce, kendilerini hicret etmekten alıkoyan eşlerini ve çocuklarını cezalandırmak istediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hak bu ayet- i kerimeyi gönderdi.
Bu ayetlerde olsun, hadislerde olsun, kadınların fitne olduğu hususunun zikredilmesi, bütün kadınlar için değildir. Bunlardan maksat huysuz ve geçimsiz olan bazı kadınlardır. Yoksa şüphesiz bütün kadınlar geçimsiz ve kötü olamaz.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !