Evlenmek için nikah yapılırken, karı-koca birbiriyle devamlı olarak geçinecek olduklarına dair sözleşirler. Bunun içindir ki, nikahda asıl olan devamlılıktır. Bir müddet için yapılan nikah haramdır. Bununla beraber zaruret halinde, karı-koca arasındaki geçimsizlik had safhaya ulaşıp, artık bir arada yaşayamayacakları anlaşılması halinde birbirinden ayrılmaları da meşru kılınmıştır.
Karı ile koca arasındaki bulunan manevi üç bağ, boşanma yolu ile koparılabilir. Bunun içindir ki, bir erkeğin, karısını boşarken üç bağı birden koparması İslam dininde doğru görülmemiştir. Erkek, karısını boşarken boşamanın sınırlı olduğunu bilirse, boşarken, ayrılmaktan vazgeçmek istediğinde bunu yapabilecek şekilde boşama işini icra eder.
Erkek karısını boşarken, boşama usul ve kaidelerine riayet etmeden üç bağı birden koparacak şekilde üç talakla karısını boşarsa, kadın ile erkek artık birbirine yabancı olurlar. İslam dininin emirlerine göre, tekrar evlenemezler, ta ki boşadığı karısı başka bir erkekle normal bir şekilde evlenip ondan da boşanmış olsun.
Bir erkeğe en güç gelen şey, karısının başka bir erkekle evlenmesidir. Böyle bir durumu erkek görmek istemez. Hatta bunu düşünmek bile erkeğe azab verir.
İslam dininin boşamayı sınırlandırması, evliliğin devamlılığını temin etmek içindir. İslam, koyduğu sınırı aşan ve karısını gelişigüzel boşayan erkeğe ceza olarak, üç talakla boşadığı karısını boşadıktan sonra, karısı başka bir erkekle evlenmedikçe onu tekrar nikahlamayı kendisine haram kılmıştır. Bu ona verilen bir cezadan ibarettir.
Bu hususta Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:
''Yine erkek karısını (üçüncü defa olarak) boşarsa, ondan sonra kadın kendinden başka bir ere nikahlanıp varıncaya kadar (ve o erkek onunla cinsi münasebette bulununcaya kadar) ona (birinci kocasına) helal olmaz. Bununla beraber, eğer bu (yeni) koca da onu boşar da, onlar (birinci koca ile aynı karı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutucaklarını (tatbik edeceklerini) zannederlerse (iddet bittikten sonra) tekrar birbirine dönmelerinde, (evlenmelerinde) her ikisi hakkında da vebal yoktur. Bunlar, bilir, anlar bir kavim için Allah'ın açıkladığı sınırlardır. "
(Bakara Süresi, ayet: 230)
Bu ayet-i celile açıkça ifade ediyor ki, kocasından üç talakla boşanan kadın, kendisini boşayan erkekle, ancak başka bir erkekle evlendikten sonra boşanıp tekrar evlenebilir. İşte bu işe hulle denir.
Geçen konularda da temas edildiği gibi, üç talakla boşanan
kadın, başka bir erkekle nikahlandığı vakit, kendisini boşayan ilk kocasına helal olabilmesi için ikinci kocası ile mutlaka cinsi münasebette bulunması lazımdır. Ondan sonra aralarında geçimsizlik olur veya kocası ölürse, birinci kocasıyla tekrar evlenebilir. Bu hususda varid olan hadis-i şerifler yine yukarıda zikredilmiştir. Konuyu tedkik etme bakımından hadis-i şerifi burada da zikretmeyi münasip gördük. Şöyle ki:
Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) in zamanında, Rifaa adında bir sahabi, karısını üç talakla boşamıştı. Bu kadın sonradan Abdurrahman bin Zebir ile evlenmişti. Ancak kadın ikinci kocasından memnun kalmamış ve durumunu arzetmek için Peygamber aleyhisselama gelmiş ve;
- Ey Allah'ın Resülü, ben Rifaa'nın nikahı altında bulunuyordum. O, beni üç talakla boşadı. Onu takiben Abbdurrahman ile evlendim. Onun beraberinde ki şey (cinsi uzvu) şu elbisenin saçağı gibidir (iş görmez bir vaziyettedir), dedi.
Resülüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümseyerek kadına şöyle buyurdu:
- Sen (ilk kocan) Rifaa'ya dönmek mi istiyorsun?
Hayır, sen onun (ikinci kocanın) balcağızından tatmadıkça, o da senin balcağızından tatmadıkça (siz cinsi münasebette bulunmadıkça) bu olmaz.
Hadis-i şerifin ravısi Hazret-i Aişe validemiz diyorlar ki: Bu sırada Ebü Bekir (r.a.), Peygamber aleyhisselamın huzurunda bulunuyordu. Halid bin As da kendisine izin verilmek için kapıda bekliyordu. Kadının bu tarzdaki konuşmasına tahammül edemeyerek:
- Ey Ebü Bekir! Şu kadının Peygamber aleyhisselamın huzurunda açıkça ifade ettiği bu tarz konuşmasını işitmiyor musun? diye seslendi.
* * *
İslamdaki hulle meselesi birçok kimselerin yanlış olarak anladıkları ve din düşmanlarının dillerine doladıkları gibi değildir. Yuvası yıkılan adama yardım etmek için, bir adam bulup, şeklen kadınla nikahlayıp evlendirmek, gerdeğe girmeden nikahın kıyılmasından birkaç saat sonra boşatmak ile olmaz. Bu, Peygamber aleyhisselamın lanetlediği bir ahlaksızlıktan başka bir şey değildir.
Nikah, geçici değil daimi evlilik için yapılır. Geçici nikah nikah olmaz. Onun için, hulle yapmak düşüncesiyle nikah yapılmış olsa; bu düşünce (hulle yaptıran veya hulle yapan adam veya kadın) üçünün birinin kalbinden geçse, o nikah batıldır.
.
.
Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.