İnsanoğlu mahlukatın en şereflisidir. Ancak insan şehevi isteklerin, nefsani arzuların etkisi altında kalarak zaman za­man bir takım zaafların esiri olur. Haklı haksız öfkelendiği gö­rülür. Kocalık vasfını taşıyan erkeğin, hanımlık vasfını taşıyan kadının bu öfkeyi yenebildikleri zamandır ki, ikisi el ele verip kurdukları yuvanın huzurunu temin edebilirler.

Erkek, karısında herhangi bir kusuru gördüğü zaman, dik­kat eder; eğer karısının işlediği hata, ibadetini ihmal, haram işlemek, namusuna leke getirecek dereceye ulaşan bir davranış değilse, karısının bu hatasını müsamaha ile karşılamalıdır. Hemen öfkesine mağlub olup yaygara koparmamalıdır. Kadın da böyle yapmalı, eğer kocasının işlemiş olduğu hata, İslami esaslara aykırı olan bir hata değilse, kendisini hoş karşılamalıdır. Kocasının hareketinden dolayı kızgınlığını yenmesini bilmelidir.

Aile yuvasını kuran karı-kocanın iyi geçinmeleri için, karşılıklı fedakarlıkta bulunmaları, birbirine karşı kötü dav­ranıp birbirini kırmamaları lazımdır. Ancak Cenab-ı Allah'a asi olunacak bir konuda kadın kocasına itaat etmemesi ge­rektiği gibi, koca da böyle meselelerde, karısının istediğini ye­rine getirmez.

Erkekler, kadınların halinden, isteklerinden ve huylarından haberdar olmaları lazımdır. Her kadın aynı düşüncede olmaz. Kadın vardır zevk kadınıdır, kadın vardır sokak kadınıdır, kadın vardır ev kadınıdır.

Ev kadını, değerine paha biçilemeyen bir mücevher gibi, kendisini ve iffetini korumak için en müsait vasatı yuvasında bulur. O ipek böceğinin kendi ağı içersinde hayatın surlarını ör­mesi gibi, halini ve istikbalini tanzim için yuvasında didinir.

Koşu atı ile beygir, cins bakımından aynı olsa bile, soy ve değer itibariyle nasıl aynı değilse, ve yine av köpeği ile, kasap dükkanlarının önünde sabahtan akşama kadar bir kemik için bekleyen sokak köpeğinin değeri nasıl aynı değil ise, ev hanımı ile sokak ve zevk kadınını aynı terazide tartmak da asla doğru değildir.

Ev hanımı, ayağının altında cennet bulunan "Anne" dir.

Sokak ve zevk kadını ise, iffet düşmanlarının elleriyle didikle­nen, gözleriyle temaşa edilen ve ayaklar altında çiğnenmişcesine değer kaybına uğrayan bir zavallıdır. Dolayısıyla, Allah sevgisine layık olmayan ve evine bağlılığı midesinin ihtiyaçlarını aşamayan birisidir, ideal bir hanım örneği olamaz. Allah ve Resülü'nün muhabbetine layık ve kocasına sadık olan kadının kalbinde iman, elinde Kur' an, kafasında ir­fan, göğsünde vicdan ve ruhunda iz'an vardır. Bu hasletleri ile ulvileşen kadında zevk, gaye değil, hayatın zahmetlerine karşılık verilmiş ilahi bir lütuftur.

.

.

Ali Eren - İzdivaç ve Mahremiyetleri

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eserin başka sitelerde yayımlamak yasaktır! Link verilebilir.

   
© incemeseleler.com