İstanbul’umuzun manevi bekçisi Eyüb Sultan Hazretleri'ne esasen Ebu Eyyüb demek lazımdır. Ebu Eyyüb, "Eyyüb'ün babası" demektir, doğrusu budur. Kendisinin esas ismi ise Halid'dir. Eyüb Sultan denile denile öylece yerleştiği için, herkes gibi biz de öyle kullanır olmuşuz. Peygamberimiz'i Hicret'ten sonra, 6 ay kadar evinde misafir eden bu mübarek zat, daha sonra İstanbul'un fethi için Yezid'in kumandasında gelen orduda bulunuyordu. Harekat esnasında vefat edip burada kalmıştır.

Bu zat anlatıyor:

Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem'in kabri başına gelen bir kişi şöyle dua ediyordu:

- Ya Rabbi, burada yatan zatın hürmetine bana dört bin dirhem ver.

Ben adamın bu duasına hayret ettim ve kendisine:

- Hayrola? Dört bin diye rakam da söyleyerek Allah'la pazarlığa mı kalkışıyorsun? Allah verecekse istediği kadar verir. Rakam söylemek neyin nesi?

Adam dedi ki:

- Dört bin dirhemi şunun için istiyorum. Binini borcumu ödemek için. Binini evlenmek için. Binini nafakam için. Binini de bir at alıp Allah yolunda cihad etmek için.

Bunun üzerine adama ben dört bin dirhem verdim. Sonra da adamı orada bırakıp mescide gittim. Baktım, mihrapta bir kese var. Aldım, açtım. Baktım içinde paralar, saydım tam dört bin dinar. (Dinar, dirhemden daha değerli olan para birimidir.)

Ayrıca şöyle bir yazı vardı:

"Siz bir şeyden Allah için verirseniz, O Allah size daha iyisini verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. Ey Eba Eyyüb, bu verdiğin sadakanın dünyadaki karşılığıdır. Ahirette verilecek olan yed-i eminde seni beklemektedir.”

.

.

Ali Eren - Dini Hikayeler

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com