Yavuz: 1516'da Memlüklüleri yenmiş ve kendisine Hicaz yolu açılmıştı. Bir cuma günü Şam'da bulunuyordu. Cuma namazında okunacak hutbede, artık kendisinin ismi okunacaktı. Hatip hutbeye çıktı Yavuz için "Hakimül Haremeyn" ifadesini kullandı. Bu, "Haremeyn'in - Mekke ve Medine'nin hakimi" manasına gelmekteydi.

Oturduğu yerden hatibe hitap eden Yavuz, "Orası hakimül haremeyn değil, hadimül haremeyn olacak" dedi. Hadimül haremeyn, iki haremin hizmetçisi demektir.

 

Yavuz'un alçak gönüllülüğüne bir misal de şudur:

Mısır fethinden sonra İstanbul'a dönmekte olan Yavuz için, şehirde karşılama merasimleri tertip dilmekte ve adeta kıyametler kopmaktadır. Bütün İstanbul ayaktadır. İstanbullular, en samimi hisleriyle padişahlarını alkışlarla karşılamak için sabırsızlanmaktadırlar.

Halbuki Yavuz, gösterişi sevmeyen, hususi yaşayışında son derece mahcup, sakin bir adamdır. Geceleri gözlük takıp kitap okurken, bir ilim adamından farkı yoktur. Son derece sade giyinirdi. İstanbul'da kendisi için yapılması düşünülen merasimi duyunca son derece sıkılmıştı. Bir gün sonra şehre girmesi lazımken, daha önce, geceden birkaç kişiyle beraber kayığa bindi. Gizlice Topkapı Sarayı'na çıktı.

Ertesi gün halk, padişahın saraya geldiğini anlayınca, hiçbir merasim yapılamadı.

Yavuz'un bu hali, Türk-İslam ahlakına güzel bir numüne olduğu gibi, tören hastası olan ve merasimsiz bir yere gitmeyenlere de çok güzel bir ders mahiyetindedir.

.

.

Ali Eren - Dini Hikayeler

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com