Müslümanlar, Allah'a samimi olarak bağlanmalı ve dinlerine gereği gibi değer vermelidirler. Böyle yaparlarsa, hem kendilerine hem de Allah'ın diğer kullarına faydalı olurlar. Samimi ve bağlı müslümanlar, müslüman olmayan diğer insanlar tarafından da takdir olunurlar. Müslümanlığa bağlılığıyla, müslüman olmayanların da takdirlerini kazananlardan birisi de Sultan İkinci Bayezid'dir.
Bayezid devrinde bir hıristiyan vardı. Bir müslüman ona bir gün müslüman olmasını teklif etti:
- Müslüman ol da, cehenneme girmekten kurtul, dedi.
Hıristiyanın cevabı şöyle oldu:
- İyi söylüyorsun ama, ben de şöyle düşünüyorum. Ben Bayezid gibi müslüman olamam, senin gibi müslüman olmak da istemem. Sizin müslümanlığınıza bakan insanın, müslüman olmaması geliyor içinden.
Demek ki değerli okuyucular, eğer samimi ve dürüst müslüman olmazsak, müslüman olmayanların da İslamdan soğumasına sebep olmaktayız. Müslümanların her şeyleri güzel olması gerektiği gibi, Kur'an okuyan hafızlarının ve ezan okuyan müezzinlerinin sesleri bile güzel olmalıdır.
Sesi çok çirkin olan bir müezzin vardı. Müslümanlar onun müezzinlik yapmasını istemiyorlardı. Onlar bu meseleyi konuşurlarken, bir kafir elinde bir paketle geldi. Kendisinden bahsedilen sesi çirkin müezzini soruyordu. Niçin sorduğunu öğrenmek istediler. Adam dedi ki:
- Okuduğu ezanla bana çok büyük bir iyilik yaptı. Ona bir hediye vermek istiyorum.
- O, sesi çok çirkin olan bir müezzindir. Sesi güzel değil ki, ezan okumakla sana iyilik yapmış olsun?
- Hayır mesele sizin bildiğiniz gibi değil. Benim bir kızım var. Kendisi çok güzeldir. Müslüman olmayı kafasına koymuştu. Ne yaptıysam vazgeçiremedim. Geçenlerde bu size sorduğum müezzinin sesini duymuş. Bana, "Baba bu çirkin ses nedir?" diye sordu. Ben de kendisine "Müslümanların ezanıdır" dedim. Başkalarına da sordu, hakikaten ezan olduğunu öğrendi. O müezzinin sesinden dinlediği ezandan sonra müslüman olmaktan vazgeçti. Dolayısıyla o müezzin bana bilmeden bir iyilik yapmış oldu. Kızımın, dininden dönmesini önledi. Onun için ona bir hediye vermek istedim.
Buna benzer bir hadise de şudur:
Avrupalı bir hıristiyan, hanımıyla beraber Türkiye'ye gelir. Ayasofya'nın cami olduğu yıllardadır. İkisi beraber Ayasofya'ya girerler. Çok güzel sesli bir imam Kur'an okumaktadır. Onu dinleyip camiden çıkarlar. Avluda çirkin ve bed sesiyle Kur'an okuyan başka birisine rastlarlar. Adam, ona yüklü bir para verir. Karısı, "İçerdeki adam daha tatlı okuyordu.
Niçin ona yüklü bir şey vermedin de buna veriyorsun?" deyince, adam şöyle der:
“İçerdeki adam güzel sesiyle nerdeyse beni dinimden döndürecekti. Bu imdadıma yetişti.”
.
.
Ali Eren - Dini Hikayeler
Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.
Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !