Hz. Ali Radıyallahü Anh Efendimiz'in torunu ve Hz. Hüseyin (r.a.) Efendimiz’in oğlu olan İmam Zeynelabidin Hazretleri bir harpte yaralanmış, ayğına bir ok saplanmıştı. Okun demiri ayağında duruyor fakat son derece acı veriyordu. Doktorlar, çıkarmak için çok uğraştılarsa da bir türlü çıkaramadılar. Çünkü çıkarmak için zorlamak icap ediyor, İmam Hazretleri de buna dayanamıyordu. Zeynelabidin Hazretleri'nin ailesi, ondan habersiz olarak doktorlara dediler ki:

- O, namaz kılarken hiç birşeyin farkında olmaz. Demir parçasını, o namaza durduğu zaman çıkarınız.

Öyle yaptılar. İmam Hazretleri namaza durunca doktorlar zorlaya zorlaya demir parçasını çıkardılar. Namazdan sonra İmam Hazretleri:

- Ayağımdaki ağrı gitti, rahatım, deyince, yakınları:

- Siz namazdayken doktorlar çıkardılar, dediler. Hz. İmam:

- Hiç farkında olmadım, buyurdular.

İşte, gerçek namaz budur. Namazda Allah'tan başka hiç bir şeyle ilgilenilmezse, insan hakiki manada namaz kılmış olur.

***

Hırsızın biri, namaz kılmakta olan birisini kollamış. O namaza durduğu zaman namaz postunu alıp kaçmış. Gelip arkadaşlarına söylemiş: Arkadaşları:

- Sen ne yaptın! Madem çalacaktın, başkasının postunu çalsaydın. O çok mübarek bir zattır. Keşke onun postunu çalmasaydın, demişler.

O da bunun üzerine yaptığına pişman olmuş. Geri götürüp vermek istemiş. Götürmüş ve o zattan özür dilemiş:

- Kusura bakmayın, sizin postunuzu siz namaz kılarken almıştım. Az önce siz namazdan henüz çıkmadan, getirdim. İşte postunuz, demiş.

Derviş demiş ki:

- Ben, sizin ne postu götürdüğünüzden haberdarım, ne de getirdiğinizden. Madem öyle

yaptınız, hakkım helal olsun.

***

Nakledilir ki bir gün Peygamberimiz'e bir arabi gelir. Der ki:

- Ya Rasülüllah ben bir günah işledim. Onun cezasının ahirete kalmasını istemiyorum. Çünkü ahiret azabına dayanamam. Benim cezam, şimdi siz verin. O sırada öğle vaktiymiş. Bilal-ı Habeşi Hazretleri ezan okuyormuş. Peygamberimiz (s.a.v.) namaza durmuş. Namazdan sonra o zat tekrar, kendisinin cezalandırılmasını istemiş. Peygamberimiz buyurmuşlar ki:

- Biraz önce kılınan namazı sen bizimle beraber kılmadın mı?

- Kıldım Ya Rasülüllah.

- Öylese Allah senin günahlarını affettiği gibi, tevbeni de kabul etti.

Ve buyurdular ki:

- Kul, günde beş vakit namaz kılmakla, beş defa Allah'ın deryasına dalmış olur. O insanda hiç günah kiri kalır mı?

.

.

Ali Eren - Dini Hikayeler

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com