Hizmetçileriyle beraber, saz çalarak, şarkı söyleyerek, orası senin burası benim diye her tarafta gezen, Şağvane isminde bir kadın vardı. Yine saz çalıp şarkı söyleyerek para kazanmak için, beraberindekilerle beraber giderken, kulağına bir ağlama sesi gelir. Kadınlardan birini, "Bak bakalım nedir?" diye gönderir. Kadın gider, ama gelmez. İkinci birisini gönderir, o da gelmez. Kimi gönderdiyse gidiyor fakat gelmiyor. Merak edip kendisi gider. Bir de bakar ki, bir zat topluluğa nasihat ediyor. Dinleyenler de ağlıyorlar. Meğer gönderdiği kadınlar konuşmanın tesirine kapılıp kalmışlar. Vaiz, cehennemin azabından bahsetmektedir. Şağvane de konuşmaya kapılıp, sorar:

- Ya Şeyh, ben kötü ve günahkar bir kadınım. Tevbe etsem kabul olunur mu?

- Ey kadın, Allah'ın rahmetinin ve affının hududu yoktur. Tevbe eden, isterse Şağvane olsun, tevbesi yine kabul olunur.

- Ey Şeyh, ben Şağvaneyim. Sen şahit ol ki ben tevbe ediyorum. Bundan sonra Rabbime isyan etmeyeceğim.

Şağvane, dediği gibi yapar. O zamana kadar yaptığı fenalıkları terkeder. Ondan sonra 40 sene daha ömür sürer. Ömrünün sonuna kadar ibadetle meşgul olur. O zamana kadar kötülükleri ve günahlarıyla meşhurken, ondan sonra da ibadet ve iyilikleriyle tanınır. Hatta o kadar mübarek bir kadın olur ki, birçok insanlar gider, ondan dua isterlermiş.

.

.

Ali Eren - Dini Hikayeler

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com