Şahı Nakşibend (k.s.) Hazretleri, Buhara köylerinden birinde Hüsrev isimli bir zatın evine misafir olmuştu. Akşam sohbet sırasında ev sahibine:

- Bak bakalım. dışarda kim var? dedi.

Ev sahibi dışarı çıktığında, kapının önünde elinde bir tabak armut olan bir şahısla karşılaştı. Köy halkından Yusuf ismindeki bu şahıs, elindeki armutları Şeyh Hazretleriyle müridlerine hediye olarak getirdiğini söylüyordu. Adam içeri alındı ve armut dolu tabak Hazret'in önüne konuldu. Şahı Nakşibend Hazretleri tabağın içindeki armutları karıştırıp birini armutları getiren adama verdi. Arkasından:

- Bu armutları bize getirmenin sebebi nedir? diye sordu.

Adam:

- Köyümüze veli bir zatın geldiğini duydum. Bu armutları aldım ve içinden birini işaretledim. Eğer gerçek bir veliyse, benim armutlardan birisini işaretlediğimi bilir diye düşündüm. O maksatla getirmiştim, dedi. Bahaüddin Nakşibend Hazretleri:

- Bak bakalım eline verdiğim armut senin işaretlediğin armut mudur? diye sordu. Adam baktı ki, işaretlediği armut elinde.

- Evet, odur diye karşılık verdi.

Bunun üzerine Muhammed Bahaüddin Hazretleri:

- Allah’ın velilerini imtihan etmeye kalkışmayınız. Bu işaretlediğin armudu eline vermem, keramet göstermek için değildir. Senin, bizim hakkımızda kötü bir düşünceye sahip olmaman içindir. Eğer öyle yapmasaydık, sen bizim hakkımızda yanlış düşünlere sahip olur ve zarara uğrardın. Senin zarar görmemen için böyle hareket ettik, buyurdu.

* * *

Hz. Şeyh'in müridleri birgün kendilerine balık ikram etmişlerdi. Müridleriyle beraber yemeğe başladıklarında baktılar ki birisi yemiyordu. Onu da sofraya davet ettiler. O, "Oruçluyum" diye gelmedi. Hz. Şeyh, "Gel bizimle sen de ye" diye ısrar et tiyse de o şahıs kabul etmedi. Halbuki Ramazan ayı olmadığı için, tuttuğu oruç nafileydi. Muhammed Bahaüddin Hazretleri:

- Gel bizimle ye. Onun yerine sana Ramazan günlerinde tutulmuş bir oruç sevabı bağışlayayım, dediyse de adam kabul etmedi. Bunun üzerine Şeyh Hazretleri,

- Bu adam Allah'tan uzaktır. Bu adamdan uzak durunuz buyurdu.

Gerçekten de, adam önceleri takva birisi gibi gözüküyorsa da sonradan yavaş yavaş her şeyi bıraktı ve sonunda namazı niyazı da bırakarak namazsız bir kimse olarak ölüp gitti.

Unutmamalıdır ki, Allah dostlarının her sözlerinde bir hikmet gizlidir. O şahıs, nafile orucunu bozmalı ve sonra kaza etmeliydi.

.

.

Ali Eren - Dini Hikayeler

Bu eser incemeseleler.com ile internete müsadeli olarak kazandırılmıştır.

Eseri başka sitelerde yayımlamak yasaktır !

   
© incemeseleler.com